Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın da katıldığı iftar yemeği Gar Düğün Salonu’nda gerçekleştirildi.

İftar yemeğinde bir araya gelen Demokrat Partililere, CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da katıldı. İftar ardından bir konuşma yapan CHP Milletvekili Utku Çakırözer, “Ben ülkede yaşananlara karşı ortaya koyduğu net tavır için Genel Başkan Gültekin Uysal’a teşekkür ediyorum. İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun haksız ve hukuksuz yere tutuklandıktan hemen sonra ilk arayan isimlerden biri de Gültekin Uysal Bey’di. Kendim, partim ve Enis Berberoğlu’nun ailesi adına minnetimi sunuyorum. Umut ediyorum Genel Başkan kısa da olsa sizlerle birlikte Adalet yürüyüşüne katılır. Çünkü bu yürüyüş sadece CHP’nin adalet arayışı değil. Demokrat Parti’nin ve CHP’nin birlikteliği önümüzdeki dönemde de siyasetin önünü açacaktır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana toplumun iki ana damarının birlikte olması beklide çıkışı gösterecektir” dedi.

İftarda konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç kendilerini de davet ettikleri için teşekkür ederek sözlerine başladı. Ataç, “Bana göre hayır şimdi başlıyor. Referandum sürecinde yaptığımız çalışmalar, gerçekten meyve verdi. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun göstermiş olduğu üslup örnek oldu ve diğer muhalefet partilerini bir araya topladı. Ama önemli olan birlikte yan yana olup birlikte mücadele etmekti. Tepebaşı belediye seçimlerinde siz dostlarım her zaman yanımda oldunuz, bana destek verdiniz, seçim kazanma sürecinde bana büyük destekleriniz oldu. Hepinize tek tek teşekkür ediyorum” diye konuştu.

GENEL BAŞKAN UYSAL

Devlet Eski Bakanı Muhammet Kelleci ile eski Bakanlardan İbrahim Yaşar Dedelek’in de hazır bulunduğu iftar yemeğinde konuşan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal,

Kurucu Genel Başkan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i rahmetle anarak sözlerine başladı. Genel Başkan Uysal şöyle konuştu: “Bunca yıl varlıklarını, bu büyük ülkenin geçmişine sırtını dayayacakları yerde bir devri sabık yaratarak, nimetlerini cebe atan, külfetlerini başkalarının hanesine yazan bir anlayış içerisindeler. Zaman zaman Cumhurbaşkanımızın da bu iktidar sahipleri tarafından anasıl acımasızca, üslupsuzca, eleştirildiğini, tenkit edildiğini ve husumet odağı haline getirildiğini de hepimiz biliyoruz.

Refarandum zemininde Türkiye’nin birlik siyasetine ihtiyacı varken, yine müşterek değerlerimizi yerine getirmemiz gereken, siyasi alanda rekabet unsur olmaktan çıkarmak mecburiyetinde olduğumuz Cumhuriyetimizin, Demokrasimizin başta değerleri olmak üzere milli, dini bütün değerlerimizi seçim meydanlarında acımasızca suiistimal edildiği bir referandum sürecinin içinden çıkarak bu dönemlere geldik. Elbette milletimizin zihninde berraklaşan neticeyi hepimiz biliyoruz. Ama Türkiye’de demokrasinin işleyişi açısından uzun yıllar sonra tarihe ‘sopalı seçimler’ olarak geçecektir. Mühürsüz seçimler olarak yarınlarda adlandırılacak. Seçim neticesi ile bu referandumdan iktidar istediğini aldığını zannetmektedir. Oysa kendisini tüketerek bu referandum sürecinden çıkmıştır. Bugün hayati ve can alıcı pek çok meselemiz varken, tarihte yaşamadığımız pek çok meydan okumalarla karşı karşıya kalınmıştır. Türkiye kendi meselelerini demokrasi, hukuk devleti temelinde, millet ve devlet adına en az maliyetle çözmek mecburiyeti olduğu bir dönemdeyiz. Kademe kademe otoriterleştirmeye çalışmalarının son dönemlerini ve safhalarını yaşıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu ‘Adalet arıyorum’ diyerek yollara düşmüş ise bu ülkede iktidarın, demokrasinin sorumluluk   bilinci içerisinde, şapkasını önüne koyarak düşünmesi gereken gündeyiz. Sorumluluğu almak yerine, husumeti başkalarına yönlendirerek bu sürecin içinden çıkabilecekleri kanaati içerisindeler.

Bunun üzerine AK Parti genel Başkanı Erdoğan diyor ki; ‘bu yollarda yürümeniz iktidar partisinin bir lütfudur.’ Bende Eskişehir’de açık yüreklilikle söylüyorum, cumhuriyet rejimi bir lütuf rejimi değildir. Lütuf alan, lütuf veren rejimi değildir. Cumhuriyet, kimliğine, geçmişine bakmaksızın herkesin aynı haklara sahip olduğu bir rejimin adıdır. Demokrasiyi bir konjonktürel yapı olarak anlayanların, bir muhalefet olarak benimseyenlerin demokrasiyi sonradan keşfetmiş müftedi demokratların geleceği yer lütuf olarak görme noktasıdır. Bunu da aziz milletimiz görmek mecburiyetindedir. Meclis zeminde siyaset işlemiyorsa temayül işlemiyorsa sokağa taşar. Toplumsal muhalefetle birleşir ve orada kendini ifade etmek mecburiyetinde kalır. Gönlümüz ister ki temsili siyaset içerisinde karşılık bulsun. Bugün hukuk rejimimizin ne hale geldiğini, hukuk rejimi içerisinde nefes alıp veren hakimler ve yargıçlar kendileri itiraf eder haldedir. ”         

Uysal ilerleyen süreçte sık sık Eskişehirlilerle bir araya geleceklerini dile getirdi. Konuşmaların ardından partililerle uzun uzun sohbet eden Genel Başkan Gültekin Uysal bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.

Editör: TE Bilişim