İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Mehmet Ektaş, bir hafta önce Hükümetin teklifini “komik” bularak GREV’i gündeme getiren Türk İş’in, bir hafta sonra hemen hemen aynı teklifi imzalayarak, bir kez daha işçiyi masada bıraktığını söyledi.
Önümüzdeki dönemlerde toplu sözleşme masasına oturacak özel sektör işçileri ile kamu çalışanlarının pazarlık masasının önüne de duvar ördüğünü ifade eden Ektaş, “Hatırlanacağı gibi Türk İş masaya birinci yılın ilk yarısı için 300,00 TL seyyahen zam ve yüzde 15, ikinci yarısı için %4 zam talep etmiş, hükümet kanadı ise yılın ilk yarısı için 80,00 TL seyyahen zam ve % 7, ikinci yarısı için ise %4 teklif etmişti. Bu teklifleri komik bulduğunu belirten Türk İş Başkanı, GREV kararı dahil her türlü kanuni haklarını kullanacakları restini çekmişti.
Ancak, daha bu sözlerin üzerinden kısa bir süre geçmeden Türk İş kendisine teklif edilen ilk rakamlarla anlamlı hiçbir farkı olmayan 150,00 TL seyyahen zam, %8 + %4 zam teklifine imza atarak kendine inananları hayal kırıklığına uğrattı” dedi.
Türk İş’in imzaladığı bu sözleşmenin vahim, sefalet yüklü ve işçi aleyhine olduğunu kaydeden İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Mehmet Ektaş şunları söyledi:
“Gerçekleşen enflasyon rakamları, Sayın Cumhurbaşkanının maaşına yapılan yıllık %26, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Sayın Bülent ARINÇ ve arkadaşlarına yapılan %50 artış, özel sektör sendikalarından Tek Gıda İş’in ETİ Bisküvide imzaladığı %33, Kristal İş’in Şişecam’da imzaladığı %30 oranlı toplu iş sözleşmeleri ile karşılaştırıldığında daha net anlaşılabilmektedir.
Diğer yandan her toplu sözleşme döneminde, tüm çalışanlar ve emekliler enflasyon farkı kavramıyla uyutulmaktadırlar. Birincisi yayınlanan enflasyon rakamları gerçek enflasyon rakamları değildir, hele hele dar gelirlinin yaşamsal ihtiyaçlarındaki enflasyon hiç değildir. İkincisi yapılan artışlarda refah payı yoktur. Büyüyen ve gelişen ekonomiden her kesimin pay alması gerekir. Bunun göstergesi ise gini katsayısındaki değişim, zengin ve fakir arasındaki gelir makasındaki daralmadır. Bu göstergelerde bırakın iyileşmeyi sürekli gerileme vardır.
Peki hükümet kanadının ilk teklifinde anlamlı bir değişiklik olmadığına göre ne değişmiştir de işçi aleyhine bu sözleşme imzalanmıştır.
Bunun nedeni, ne yazık ki Türk Sendikal hareketinin siyasi partilerin güdümünde ve yönetiminde yürüyor olmasıdır. Mevcut sendikalar siyasetle iç içedir. Sendika ve konfederasyon yöneticilerinin seçimlerine siyaset etki etmekte ve destekleriyle göreve getirdikleri sendika yöneticilerinden diyetlerini almaktadırlar.
Türk İş Genel Başkanlığına gelmesinde Sayın Cumhurbaşkanına yakınlığının etkisi olduğu bilinen ve her fırsatta bu yakınlığıyla övünen Sayın Türk İş Başkanının kendine verilen talimatla birkaç günde yoldan döndüğünü düşünmekteyiz. İmza töreninde mikrofonlara yansıyan ‘Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle’ sözcükleri de neye hizmet ettiğini göstermektedir. İmzadan hemen sonra Sayın Atalay’ın ‘önümüzdeki dönem Demiryol İş başkanlığına aday olmayacağı’ yönündeki açıklaması da oldukça manidardır.
TÜRK İŞ yönetimi sabıkalıdır.
Bu Türk İş yönetimi geçmişte açlık sınırı altında kalan asgari ücretin altına imza atarak Türk Sendikal hareketine kara harflerle yazılmıştır. İmzaladığı tüm sözleşmelerinde kamu işçilerini boynu bükük bırakmıştır. Türkiye’de işçilerin %90’un sendikasız ve %93’ünün toplu sözleşme kapsamı dışında olmasında sorumluluk sahibidir.
Siyasi partilerin yandaşlığında ve müdahalesine açık yürüyen sendikal oluşumlarla, kamu çalışanları dahil tüm çalışanların hak ettikleri kazanımları elde etmesi, gelir adaletsizliğinin düzelmesi mümkün değildir. Söz konusu olan mücadele olduğunda işçiler sadece kendi talepleri etrafında birleşerek, başka bir şeyle sınırlanmayan bir mücadeleye girdikleri ölçüde başarılı olabilirler. İşçiler ve kamu emekçileri böyle bir mücadele yoluna girerlerse, kendilerine dayatılan ve dayatılacak sefalet sözleşmelerini aşarak, kendi taleplerine yakın sözleşmeler yapmayı başarabilirler.
Bu yaşananların ışığında, tüm işçi kardeşlerimizi siyasal farklılıklarını bir tarafa bırakarak emek mücadelesinde yol katedecek isimler etrafında birleşerek Türk Sendikal hareketine sahip çıkmaya davet, Sayın Ergün Atalay’ı ise istifaya ediyoruz.”