CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer; Meclis’in kabul ettiği Yargı Reformu’nun haber ve eleştiriyi suç olmaktan çıkarmakta başarılı olamadığını söyledi.

Sözcü Gazetesi’nin, T24 yazarı Mehmet Yılmaz’ın, Zonguldak Halkın Sesi Yazı İşleri Müdürü Cevdet Akgün’ün, yazar Aslı Erdoğan’ın yargı reformuna rağmen sadece yazıları, manşetleri nedeniyle teröristlikle veya teröre yardımla suçlandığını belirten Çakırözer, “Cumhuriyet davasında Yargıtay’ın ‘Habercilik yaptılar’ diyerek hepsi için beraat istediği gazeteciler ve yöneticiler alt mahkemelerde ısrarla ve inatla terörle suçlanıyor. Osman Kavala örneği, işte Wikipedia örneği. Anayasa Mahkemesinden, AİHM'den çıkan ihlal kararları mahkemeler tarafından tanınmıyor” dedi ve Meclis’e “Meclisin iradesine, yargı reformuna, AİHM’e, Anayasa Mahkemesi’ne kim, hangi gerekçeyle direniyor; bunu hep birlikte sorgulamalıyız” çağrısını yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın demokratik ve şeffaf toplum çok sesli medyanın varlığına bağladığını anımsatan Çakırözer, “Gerçekten demokratik, gerçekten şeffaf toplum isteyenlerin ilk yapması gereken basının üzerinden ellerini çekmeleridir” dedi.

  Çakırözer, konuşmasına, TBMM Genel Kurul salonunda yazılı olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadelerini anımsatarak başladı. Meclis’te millet adına çıkarılan yasaların uyulmadığını belirten Çakırözer, 2019 yılında çıkarılan yasal düzenlemeler içinde en çok tartışılanın yargı reformu olduğunu dile getirdi.

‘YİNE GAZETECİDEN TERÖRİST ÇIKARACAKLAR’ DEMİŞTİK

Yargı reformunun tartışmaları sırasında, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının tam olarak sağlanmadan haber ve eleştirinin suç olmaktan çıkmayacağını dile getirdiğini anımsatan Çakırözer, “Bu kürsüde ‘Bu kanun çıktıktan sonra da savcılar ve hâkimler haberden, eleştiriden terör, gazeteciden terörist çıkarmaya devam edecek’ dediğimi çok iyi hatırlıyorum” dedi.

GAZETECİYE FETÖ’DEN CEZA, İŞADAMINA DAMADA BERAAT

Çakırözer, yargı reformunun 17 Ekim 2019’da Meclis tarafından kabul edildiğini anımsatarak, “Üç ayda neler yaşandı? Sadece manşet ve köşe yazıları delil gösterilerek Sözcü gazetesine, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz’a, yazarları Emin Çölaşan’a, Necati Doğru’ya, Gökmen Ulu’ya ‘Fetullahçı terör örgütüne bilerek yardım’ suçundan hapis cezaları verildi. Bir yandan Sözcü’ye, Cumhuriyet’e ve daha birçok basın organına asla yapışmayacak FETÖ’cü çamuru atılmakta, diğer yanda adliyelerde kurulan FETÖ borsalarında bu örgütün en üst noktalarında yer alan bürokratlar, iş adamları, damatlar beraat etmekte, aklanmakta. Bu yaşananlar akıl tutulması değil de nedir?” ifadelerini kullandı.

CUMHURBAŞKANI BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN BAHSEDİYOR AMA…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde yayımladığı mesajı anımsatan Çakırözer, “Ama aynı gün Zonguldak’ta Halkın Sesi Yazı İşleri Müdürü Cevdet Akgün yazdığı yazı nedeniyle hapse giriyor; yazdığı yazı da Bank Asya’nın avukatının bu iktidar tarafından sınavsız hâkim yapılması. İşte, daha dün, savcılar yazar Aslı Erdoğan için, hak savunucusu Eren Keskin için dokuz yıl, on beş yıl hapis cezası istediler. Bugün, T24 yazarı, gazeteci Mehmet Yılmaz hâkim karşısındaydı; dört yıl hapsi isteniyor yazdığı yazı nedeniyle. Sadece Cumhuriyet yazarları, muhabirleri, yöneticileri hakkında şu anda devam eden 90 tazminat davası, 37 ceza davası var, hepsi haberler manşetler nedeniyle” dedi.

KİM DİRENİYOR, SORGULAMALIYIZ

Çakırözer, tarafsızlığını yitiren mahkemelerin sadece kanunlara değil, uluslararası hukuka, yüksek yargıya da direndiğini belirtti. Çakırözer, “Cumhuriyet davasında Yargıtay’ın ‘Habercilik yaptılar’ diyerek hepsi için beraat istediği gazeteciler ve yöneticiler alt mahkemelerde ısrarla ve inatla terörle suçlanıyor, hapis cezası isteniyor. Osman Kavala örneği, işte Wikipedia örneği. Anayasa Mahkemesinden, AİHM'den çıkan ihlal kararları mahkemeler tarafından tanınmıyor. Meclisin iradesine, yargı reformuna, AİHM’e, Anayasa Mahkemesi’ne kim, hangi gerekçeyle direniyor; bunu hep birlikte sorgulamalıyız” ifadelerini kullandı. 

HEPSİ YAZILMASIN, KONUŞULMASIN DİYE

Çakırözer, “Gazeteciler sokak ortasında dayak yiyorlar, mahkemeler saldırganları cezalandırmıyor bile. Basına baskının çeşidi sınırsız. Birgün, Cumhuriyet, Evrensel gazetelerine resmî ilan ambargosu uygulanıyor. Anadolu’da yüzlerce yerel gazete üç kuruş borçları gerekçe gösterilerek susturuluyor. Gazetecilerin en temel hakkı olan basın kartları bile baskı aracı olarak kullanılıyor yazamasınlar, konuşamasınlar, halk gerçekleri bilmesin diye” dedi.

ELİNİZİ ÇEKİN!

Çakırözer, şöyle konuştu:

“Tüm bunlar olup biterken 10 Ocak’ta Saray’dan mesaj geliyor ‘Çok sesli, etkin, herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmayan medyanın varlığı demokratik ve şeffaf toplumun olmazsa olmaz koşuludur’ deniyor. Gerçekten demokratik, gerçekten şeffaf toplum isteyenlerin ilk yapması gereken basının üzerinden ellerini çekmeleridir” diye konuştu.  

Editör: TE Bilişim