Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İdlib’de rejimin saldırganlığını sona erdirip Soçi muhtırası sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz. Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde, gerek Rusya’da, gerekse sahada yapılan görüşmelerde şuana kadar arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz. Daha açık bir ifade ile İdlib harekatı bir an meselesidir” dedi.

TBMM’de AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadele, Gezi olayları, Suriye, Libya ve ekonomi konularına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yargının FETÖ’nün tasallutundan kurtarılması için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve tersi göstermeye çalışan herkesin FETÖ’cü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk kuruluş yıllarından itibaren bu yapıyı organize eden akıl, öyle bir sistem kurmuş ki, en kritik isim üzerinden dahi en fazla birkaç kademe geriye gidebiliyorsunuz. Bunun ucu Türkiye’de değil, dışarıda. Böylesine karmaşık bir yapının kendi kendine doğup gelişmediği açıktır. Bizi en çok da ülkemizin her köşesine ve dünyanın dört bir yanına sosyal ve ekonomik bir örümcek ağı gibi yayılan bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı. Devlet FETÖ’yü her yerde elbette izlemiştir ama CHP Genel Merkezi’ne yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor. Son dönemde tedavüle sürülen en sinsi oyunlardan birisi de FETÖ’nün istismar ettiği, kendi amaçları için kullandığı bir takım düzenlemeler bahane edilerek doğrudan milli iradenin, milletvekillerinin ve Meclisin hedef alınmasıdır. Bu büyük bir tehlike. Kılıçdaroğlu ve CHP ekibiyle kimi eski askerlerin koçbaşlığını yaptığı bu oyun, geçmişte darbecilerin ve cuntacıların milli iradeyi ipotek altına alma yöntemlerinin bir başka versiyonudur. TBMM’nden çıkan her kanun, her karar beğensen de beğenmesen de tüm Meclisin, tüm milletvekillerinin namusudur, buna saygı duyacaksın. Kılıçdaroğlu ve avenesi milli iradeye saldırarak kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır. Yargının FETÖ’nün tasallutundan kurtarılması için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve tam tersi göstermeye çalışan herkes hükmen FETÖ’cüdür. Şayet 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından yargıda verilen mücadele olmasıydı, 15 Temmuz dahil diğer saldırıları hukuk devleti sınırları içinde göğüsleyemezdik. FETÖ’cülerin kendi çıkarları ve hedefleri için her kılığa, hatta CHP’li kılığına bile girdiklerini düşündüğümüzde siyasette ve bürokraside bu örgüt mensuplarının teşhisi ve tasfiyesinin zorluğu daha iyi anlaşılacaktır. Şayet 10 yıldan beri CHP’ye rağmen yürüttüğümüz mücadele olmasaydı bugün FETÖ ülkemizi tümüyle işgal edecek güce çoktan ulaşmıştı. Biz FETÖ ile mücadeleyi başlattıktan sonra bırakınız geri adım atmayı, her geçen gün çıtayı daha da yükselttik. FETÖ’nün 40 yıllık birikimini riske atarak başlattığı 15 Temmuz darbe girişiminin sebebi bizim kararlığımız değil midir? Tespit ettiğimiz her yerde ve her durumda örgütün tepesine bine bine muvazenelerini bozduk. Mücadelenin nispeten yavaş yürümesinin sebebi her işimizi hukuka uygun yapmamızdan kaynaklanıyor. Bunların bir kısmı Amerika’da, Almanya’da, Fransa’da, her yere serpilmişler. Kendi ifadesi ile ‘dünyanın 160 ülkesinde varız’ diyor. Bunu FETÖ kendisi söylüyor. Böyle bir çalışma, böyle bir adım ve böyle bir serpilme olayı. Biz de bu 160 ülkede bunları kovalıyoruz. Ulaştığımız bütün liderlere ‘bunları bize verin’ diyoruz. Birçoğunu da aldık, alıyoruz. İşte en son Pakistan’dakileri de aldık, orayı da temizledik. Eğer 15 Temmuz yapılmasaydı, hukuki alt yapısını oluşturduğumuz tedbirlerle bir süre sonra FETÖ’nün tasfiyesini hızlandırmış olacaktık. OHAL uygulaması sadece hukuki zemini oluşturulan bu çalışmaların daha pratik şekilde yürütülmesini sağlamıştır. Hala ’15 Temmuz neydi, ne değildi’ tartışması yapan, hala anlayamamış gibi davranan zihniyet bizzat bu işin parçasıdır. ByLock listelerinin, HTS kayıtlarının, darbe gecesi görüntüleri ve görüşmelerinin yargının elinde olduğunu bildikleri halde sırf kafa karıştırmak için bunları dile getirenler de bizzat işin parçasıdır. Biz kimin ne dediğine bakmadan bu kervanı yürütecek, FETÖ ile mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. FETÖ’nün eline tutuşturduğu malzemelerle bizim karşımıza çıkanların ömürleri çakmak taşının çıngısının ışığı kadar olur” diye konuştu.

“BİR MANEVRAYLA DÜN ONU BERAAT ETTİRMEYE KALKTILAR”

Konuşmasında Gezi olaylarına değinen Erdoğan, “Taksim’deki Gezi Parkı’nda güya ağaç ve çevre hassasiyeti ile başlayan olaylar kısa sürede büyüyerek devlete ve millete karşı sivil bir kalkışma halini almıştı” diyerek salonda bulunanlara Gezi olaylarına ilişkin videoları izletti. Erdoğan, “Gezi olayları aslında tıpkı askeri darbeler, tıpkı muhtıralar, tıpkı terör örgütlerinin saldırıları, tıpkı FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bay Kemal, zannediyorum dünkü konuşmasıydı ‘aydınlık gençler’ diye vasıflandırıyor. Bunlar başta şahsı olmak üzere aldatılmış gençlerdir. Bu aldatılmış gençlere orada çevreci sıfatı verilmek suretiyle bu ülkede milyonlarca fidan diken bir iktidara ağaç sökme yaftası yapıştıranlara ben sadece lanet okurum. 12 tane ağaç bir yerden kaldırılıp başka yere taşınacak, bunu PKK terör örgütünün oyuncağı durumunda olan bir kişi orada gelip yapacağı bir artistik şov ile maalesef gençlerin de oraya toplanması suretiyle bir süreç başlatılacak. Çağrıyı Bay Kemal yapıyor, oraya avenesini topluyorlar. Yaklaşık 3 ay boyunca İstanbul başta olmak üzere kimi büyükşehirlerimizin meydanlarının, sokaklarının işgal edildiği, yakılıp yıkıldığı bu hadisenin en küçük bir masum tarafı yoktur. Milletime sesleniyorum, kimin ne olduğunu bilmeniz açısından bu çok önemli, bunlar masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Bunlar ciddi manada perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı malum içerideydi. Bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bu işin içinde. Bütün bu olaylar boyunca 46 kamu binası ile 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılamaz hale getirilmiştir. Vatandaşlarımıza ait 326 iş yeri, 201 araç tahrip edilmiş, yağmalanmıştır. Kamu hizmetinde kullanılan 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakılmıştır. Tüm bu maddi zararların ötesinde 697 güvenlik görevlisi yaralandı ve bir polisimiz şehit oldu. Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolarken, dolaylı maliyeti yüzlerce milyar doları bulmuştur. Faizler ilk defa Gezi olayları ile tırmanmaya başlamış, 4,6’dan 13 küsüre ulaşmıştır. İşsizliğin çift haneye çıkması da, enflasyonun zıplaması da aynı dönemde gerçekleşmiştir. Başbakanım, Dolmabahçe’deki ofisim ne yazık ki işgale yeltenmek suretiyle çatılara tırmanmaya kalkmışlar, dozerlerle Dolmabahçe’deki ofisimizin önü Bezmialem Valide Sultan Camii önünden Beşiktaş’a doğru kanallar açılmıştır. Tıpkı Güneydoğu’daki kanal açan teröristler gibi bunlar da aynısını İstanbul’un göbeğinde, Beşiktaş’ta, orada yaptılar. Ne var orada? Orada Başbakanlık ofisimiz, Dolmabahçe Sarayı ve onun bitişiğinde de bizim ofisimiz, biz de orada çalışıyoruz. Bunlar yapıldı. Kim bunlar, aydınlık gençler. Sevsinler senin aydınlık gençlerini. Bunlar tamamıyla sayenizde aldatılmış gençler. Siz değil misiniz bu ülkede yıllarca terörist olarak tescil edilmiş olanların posterlerini Atatürk Kültür Merkezinin duvarlarına asanlar siz değil miydiniz? Hani Atatürkçüydünüz? Adı Atatürk Kültür Merkezi olan AKM’nin Taksim’e bakan cephesinde bu posterleri görmedik mi? Bu teröristlerin posterlerini oraya kimler astı, Taksim Meydanı’ndaki anıta bu posterleri kimler astı? Bay Kemal işte senin takımın bunları yaptı. Bunları siz yaptınız. Eğer sizin aydınlanmış gençleriniz bunlarsa yandık. Bizim aldatılmış gençlere ihtiyacımız yok, bizim bu vatan için feda-i can edecek gençlere ihtiyacımız var. Bu olayları bitirmek için öne sürülen talepleri hatırlıyorsunuz. Türkiye’nin İstanbul Havalimanı dahil tüm büyük projelerinin, yol, köprü, kanal, baraj yatırımlarının durdurulmasını istiyorlar. Yabancı medya örneği görülmedik şekilde bu olayları aylarca canlı yayınladı. Tamamı yalan olan nice haber Gezi olaylarını destekleyen medya organlarında fütursuzca dolaşıma sokulmuştur. Bu süreçte Taksim Meydanı’nda boy gösterenlere baktığımızda işin gerisinde kimlerin olduğu hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde anlaşılmaktadır. Her kim bu olayları masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa ya gafildir ya da taammüden bu milletin ve ülkenin düşmanıdır” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Gezi olaylarına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Hukukun her kararına elbette saygımız var. Ama bizim ve milletimizin gözünde Gezi’nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir. Milletimiz müsterih olsun, ülkemizin her davası gibi bu meseleyi de sonuna kadar takip edecek, adaletin tecellisi için son nefesimize kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.”

“İDLİB HAREKATI BİR AN MESELESİDİR”

Son günlerde kasıtlı bir kampanyanın yürütüldüğünü, Türkiye’nin ve Türk milletinin aleyhine olan her iş gibi bu kampanyanın da öncülüğünü CHP’nin yaptığını söyleyen Erdoğan, “Bizim gündemimizde bölgemizdeki gelişmelerden ekonomiye kadar nice hayati mesele var. Sadece sınır güvenliğimiz değil, aynı zamanda 83 milyon vatandaşımızın her birinin evinde huzurla uyuyabilmesi bakımından kritik öneme sahip Suriye’de destansı bir mücadele yürütüyoruz. Harekat bölgemize yönelik tacizlere en sert şekilde cevap veriyoruz. Şayet bu bölgelerde muhatap ülkeler Türkiye’nin güvenlik kaygılarını karşılayamazsa kendi başımızın çaresine bakmak zorunda kalacağımızı her fırsatta açıkça kendilerine söyledik. İdlib’de rejimin saldırganlığını sona erdirip Soçi Muhtırası sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz. Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde gerek Rusya’da gerekse sahada yapılan görüşmelerde şuana kadar arzu ettiğimiz netice ulaşamadık. Her ne kadar görüşmeler devam edecek olsa da masada bizim istediğimiz yerin çok uzağında olduğu bir gerçektir. Türkiye İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlüğü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz. Daha açık bir ifade ile İdlib harekatı bir an meselesidir. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını hala anlamamış olan rejimi ve onu cesaretlendirenlere özellikle İdlib’i bırakmayacağız. Cumartesi günü Sayın Trump ile bu konuyu görüştük, onunla bu tespitlerimizi paylaştık. Bu bölgedeki gelişmelerin ülkemizin üzerine getireceği yükü göz göre göre omuzlamaya asla niyetimiz yoktur. Ne pahasına olursa olsun İdlib’i hem Türkiye hem de bölge halkı açısından güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız” dedi.

“TRABLUS YÖNETİMİNİ ÜLKENİN TAMAMINDA HAKİMİYET KURMASI İÇİN DESTEKLEYECEĞİZ”

Türkiye’nin Libya’da Trablus yönetiminin yanında yer almayı sürdürdüğünü belirten Erdoğan, “Ülkemizin Libya’ya ayak basması ile birlikte darbeci Hafter’in ilerleyişi zaten durmuştu. Şayet uluslararası toplumun da dahil olduğu görüşmelerden adil bir anlaşma çıkmazsa ki, şuanda Trablus’un meşru yönetimi masadan çekilmiştir ki, olumlu, haklı, isabetli bir karardır. Çünkü tezgah farklı dolaşıyor. Farklı yöne doğru gidiyor. Meşru Trablus yönetimini ülkenin tamamında hakimiyet kurması için destekleyeceğiz. Akdeniz’de Libya ile yaptığımız anlaşmanın ardından ülkemiz lehine değişen dengeleri giderek güçlendiriyoruz. AB’nin Libya ile ilgili olarak herhangi bir karar alma yetkisi yoktur. AB durumdan vazife çıkarmanın gayreti içinde. Neye göre, bu yetkiyi nereden alıyorsun, böyle bir yetkin yok. Türkiye’nin konumu farklı, bu konuda sergilediğimiz kararlı duruş sayesinde Akdeniz’de ilan ettiğimiz statü Yunanistan başta olmak üzere konuya müdahil ülkeler tarafından yavaş yavaş kabullenilmeye başlamıştır. ABD Başkanı Trump ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma hedefimizi, ülkelerimiz arasındaki diğer sorunlardan ayrı tutma kararına vardık. Türkiye’nin ileri teknoloji başta olmak üzere geleceğin ekonomisinin alt yapısını kurma çabalarına Amerika ile tesis edeceğimiz ticari işbirliğinin büyük katkısı olacaktır” diye konuştu.

“SON 1,5 YILDA EKONOMİ ALANINDA BÜYÜK VE TARİHİ MÜCADELE VERİYORUZ”

“Hala ekonomi üzerinden bizi vurmaya gayret eden densizler” ifadesini kullanan Erdoğan, ekonomik gelişmelere değindi. Erdoğan, “Bunlar buradan bir şey çıkarma gayretindeler. Ekonomi bizim gündemimizin değişmez ve ilk sıralarında yer alan başlığıdır. Diğer alanlarda ne yaşarsak yaşayalım ekonominin dinamiklerini güçlü tutmaya özen gösterdik. Son 1,5 yılda ekonomi alanında büyük ve tarihi mücadele veriyoruz. Bu mücadeleyi sınırlarımız ötesinde yürüttüğümüz harekatlar kadar önemli kabul ediyoruz. 2018 Ağustos ayında tarihin en sinsi ekonomik saldırılarından birine maruz kaldık. Bu saldırılar daha sonra da farklı yol ve yöntemlerle devam etti. Aldığımız tedbirlerle spekülatif kur saldırılarının öncüsü olduğu bu tuzağı bozduk ve sebep olduğu tahribatı önemli ölçüde giderdik. Ekonomik göstergelerde Ağustos 2018 dönemi öncesini yakaladık. Hatta pek çok alanda daha iyiye gittik. Bizi kur-faiz-enflasyon şeytan üçgenine hapsederek teslim almaya çalışanları bir kez daha hüsrana uğrattık. Bu tablo dünyanın önde gelen finans kuruluşları başta olmak üzere herkesin Türk ekonomisine olan bakışını olumlu yönde değiştirdi. Ülkemizle ilgili büyüme tahminleri sürekli olarak yukarı yönde revize ediliyor. Enflasyonu ve faizleri düşürme konusundaki kararlılığımızı mevcut uygulamaları geliştirerek ve gerektiğinde yeni tedbirleri devreye sokarak sürdürüyoruz. Merkez Bankası yüzde 24’e kadar çıkan politika faizini yüzde 11,25 seviyesine kadar indirdi. Bu Ağustos 2018’in bile gerisinde bir seviyedir. Bir dönem yüzde 40’ların telaffuz edildiği piyasa faizleri bugün yüzde 8-10 civarında. Piyasa faizleri bakımından Mayıs 2013, yani Gezi olayları seviyesinin dahi gerisine ulaşmış durumdayız, Geziciler bunu iyi öğrenin. Ekonomide sağlanan güven ortamı, özel sektör yanında kamu borçlanma maliyetlerini de fevkalade düşürmüştür. Önceki hafta yapılan kamu borçlanma ihalesinde son yıllardaki en düşük maliyetli ihraçlar gerçekleştirildi. Dolar tahvillerinin tamamını Euro cinsi yükümlülüğe dönüştürerek maliyetleri daha da azalttık. Ocak ayında ekonomi güven endeksi ve reel kesim güven endeksi artarken, büyümenin önemli göstergelerinden olan satın alma yöneticileri endeksi uzunca bir aradan sonra 50 eşik değerinin üzerine çıktı. Sanayi üretimimiz 2019 yılının Aralık ayında yüzde 8,6 artarak son dönemlerin rekorunu kırdı. Katma değerli üretim, ihracat ve istihdama dayalı büyüme modelimizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Özellikle tüm veriler 2019 yılını pozitif bir büyüme ile kapatacağımıza işaret ediyor. Geçtiğimiz yılı uzun yıllar sonra ilk defa cari fazla vererek kapattık. Türkiye’nin küçüleceğini, yıkılacağını iddia edenlere en güzel cevabı büyüme oranımız ve cari fazlamızla verdik. 2020 yılında hedefimiz olan yüzde 5’i de aşarak herkesi şaşırtan çok daha güçlü bir büyüme oranına ulaşacağız. Vatandaşlarımızın uzun zamandır şikayetçi olduğu bankaların aldığı ücret ve komisyonlarla ilgili gereken adımlar atıldı. Bankaların verdiği hizmetlerin karşılığı olarak müşterilerden aldığı ücret ve komisyonlara bir standart getirildi. Ticari müşterilerden alınabilecek masraf, komisyon sayısı 2 bin 400 çeşitten 51 adede, finansal tüketicilerde 20’den 16’ya düşürüldü” açıklamasında bulundu.

“KIYILARAK GETİRİLDİĞİ İÇİN GÖRÜNTÜSÜ SAMANA BENZİYOR”

Türkiye’de güzel işlere rağmen birilerinin milletin moralini bozmak için Türkiye’nin saman ithal ettiği gibi bir yalanı tekrarladığını söyleyen Erdoğan, “Ben burada çok ağır bir ifadede kullanabilirim de bu kürsüye yakışmaz. Neymiş efendim, aslında kaba yem ve saman konusunda net ihracatçı bir ülke olan Türkiye İsviçre’den saman ithal ediyormuş. Bunlar sapla samanı ayırt edemedikleri için önlerine konulan kağıtlardaki bilgilerin ne anlama geldiğini kavrayamıyor. İsviçre’den 32 kilosu yaklaşık 6 bin 500 liraya, yani kilosu 200 liraya ithal edilen ürünün adı Bay Kemal hububat kapçığıdır. Bu özel bitki tarım zararlılarına karşı yetiştirilen bir böceğin beslenmesi için kullanılıyor. Kıyılarak getirildiği için görüntüsü samana benziyor. Malum samanın kilosu 1 liradır. Hesap uzmanı olmasına gerek yok, akıl ve izan sahibi bir insan fiyatından hareketle ithal edilen bir ürünün saman olmadığını anlar. Bunların husumetleri gözlerini kör etmiş, kalplerini karartmış. Hayatları yalan olanların saman gibi bir konuyu dahi buna alet etmelerinin taktirini milletimize bırakıyoruz. Bu tür çapsızlıklarını gördükçe SSK’nin nasıl batırıldığını da çok daha iyi anlıyoruz. Hepsinin belgesi elimde Bay Kemal. Biz kurulduğumuz günden beri milletimizin karşısına eserlerimizle, başarılarımızla, icraatlarımızla, hizmetlerimizle çıktık. Şimdi de aynısını yapıyoruz. İstersen, hafta sonu İzmir’deyiz, orada bir açılış yapacağız, sende İzmir milletvekilisin galiba, gelebilirsin, isabetli olur, bu heyecanı sen de tat” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Millet Kütüphanesi’nin hizmete açılacağını da duyurdu. Erdoğan, Antarktika’ya gerçekleştiren bilim seferinden bahsederek, “Heyette yer alan 24 bilim insanımız 1 ay sürecek seferleri boyunca 15 farklı bilimsel çalışma gerçekleştirecekler. Hedefimiz orada aynı zamanla İngiltere ile ortak bir yer edinmek. Sabit yerimiz de orada inşallah olacak. Buradaki kalıcı üssümüzü kurduğumuzda Antarktika’da bayrağımızı daima dalgalandıracağız” diye konuştu.

Fatih ve Yavuz’un ardından üçüncü sondaj gemisinin alındığını belirten Erdoğan, “Bu 11 bin 400 metre derinliğe kadar inebilen 6. nesil ultra deniz sondaj gemisidir. Mart aylında ülkemize ulaşacak gemimizin geliştirme ve test işlemlerinin ardından bu yıl içinde sondaja başlamasını planlıyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, konuşmasından sonra AK Parti’ye katılan Afyonkarahisar Bolvadin Belediye Başkanı Fatih Kayacan, Bilecik Pazaryeri Belediye Başkanı Zekiye Tekin, Bilecik Osmaneli Belediye Başkanı Münir Şahin, Sakarya Pamukova Belediye Başkanı İbrahim Güven Öğün ve Siirt Veysel Karani Belediye Başkanı Belediye Başkanı Murat Akgün’e rozetlerini taktı.

"RUSYA’NIN BU TÜR KÖTÜ SENARYOLAR İÇİNDE YER ALACAĞINA İNANMIYORUM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, “darbe söylentileri” ile ilgili, “Böyle bir şeye siz inanıyor musunuz? Bunlar tamamen bir kumpanya. Bu kampanyada maalesef doluşa gelip sizin gibi saygın olan gazeteci arkadaşlarımızın bu oyuna gelmelerini ben anlamakta zorlanıyorum. Bütün kampanyaların hepsi ülkeye, vatana, millete ihanettir. Kimsenin bu milletin hafızasını karıştırmaya hakkı var mı? Bunlar hain, böyle bir hava hissediyor musunuz? Herkes huzur içinde geziyor tozuyor, yiyor içiyor, her şey yerinde. Herhalde bunlar pek yiyip içemiyor, gezip tozamıyor. Bunları yapamadığı için de herhalde darbenin nal sesleri geliyor bunlara. Bizim böyle bir derdimiz yok. Bu ülke 15 Temmuz’u yaşadı ve 15 Temmuz’u yaşatanlara da gereken cevabı benim milletim verdi. Bundan sonra böyle bir şeyde bunun katbekat fazlasıyla bedelini öderler, böyle bir şey söz konusu değil. Bunun adını bile anmak bize haramdır” ifadelerini kullandı.

Gezi Parkı davasında tahliye edilen Osman Kavala’nın 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tekrar gözaltına alınması ve bu karar sonrası yargıya yapılan eleştirilerin sorulması üzerine Erdoğan, “Bunlar işine gelen yargının verdiği olumlu karara yargı iyi karar verdi derken, işlerine gelmeyen karar için niçin yargıyı eleştirme yoluna gidiyorlar. Yargı bir kısmını tahliye etti ama Kavala ile ilgili de bu kararı verdi. Saygı duymaları lazım” dedi.

Bir gazetecinin, “ABD Başkanı Donald Trump, Los Angeles’a hareketinden önce Joint Base Andrews Havalimanı’nda bir gazetecinin İdlib ile ilgili sorusuna ‘Erdoğan ile İdlib konusunda birlikte çalışıyoruz’ cevabını verdi. Türkiye’nin olası bir harekatında ABD nasıl bir destek sağlayacaktır?” sorusuna Erdoğan, “Her an her türlü dayanışmamız olabilir” cevabını verdi.

Bir başka gazetecinin “Harekatın bir adı olacak mı ve harekatta hava unsurları kullanılacak mı?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu işler bir gece ansızın gelebiliriz. Bir gece ansızın geldiğimizde adıyla sanıyla her şeyiyle geliriz” yanıtını verdi.

Kremlin’den olası İdlib harekatına ilişkin yapılan açıklamanın sorulması üzerine Erdoğan, “Bizim arkadaşlarımızın yaptığı görüşmelerde arkadaşlar bana böyle bir şey gelmiş değil ve Rusya’nın bu tür kötü senaryoların içinde yer alacağına inanmıyorum” cevabını verdi.

(Derya Yetim - İlker Turak/İHA)

Editör: TE Bilişim