Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "(İdlib) Bizim haklarımıza, egemenlik ilkelerimize, güvenlik ve bekamıza saldıran ve kumpas kuran hangi güç veya ülke olursa olsun karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır" dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) partisinin grup toplantısında konuştu. 28 yıldır Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabasının Türklüğün vicdanında bir sızı, milli yüreklerde sancı olduğunu kaydeden Bahçeli, "Hocalı dinmeyen çığlık, bitmeyen acı, tükenmeyen bir Türk sevdasıdır. Hocalı’nın yaraları derindir, yamaçları serindir, yanakları engindir. Tam 28 yıldır Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabası Türklüğün vicdanında bir sızı, milli yüreklerde bir sancıdır. Karabağ, Azerbaycan’daki Kür ve Aras nehirleriyle Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasında yer alan, batıda Ermenistan sınırına, güneyde İran sınırına yaklaşan bölgenin adıdır ve burası kadim bir Türk yurdudur. Dağlık Karabağ, Karabağ’ın kuzeyden güneye 120 kilometre, doğudan batıya 35-60 kilometre uzunluktaki dağ ve ovalardan oluşan kısmıdır" ifadelerini kaydetti.

"ERMENİ ÇETELERİ VE 366.RUS MOTORİZE ALAYI’NIN HOCALI’DA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KATLİAM GEÇTİĞİMİZ YÜZYILIN EN VAHİM OLAYLARINDANDIR"

Dağlık Karabağ bölgesinin hukuken Azerbaycan toprağı olduğunu ancak 28 yıldır Ermenistan işgalinde olduğunu ve Dağlık Karabağ’ın Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birisi olduğunu hatırlatan Bahçeli, şöyle konuştu:

"1992 öncesinde Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ, Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birisidir. 1826’da Karabağ Hanlığı’nı işgal eden Rusya, bölgede Ermeni nüfusun arttırılmasını devamlı teşvik etmiş, Türklüğü sindirmeye ve tasfiyeye uğraşmıştır. 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecesi, Ermeni çeteleri ve 366.Rus Motorize Alayı’nın Hocalı’da gerçekleştirdiği katliam geçtiğimiz yüzyılın en vahim olaylarındandır. Büyük şairimiz merhum Şehriyar, ’Kurt kurtla dolaşır, itler itle’ derken haksız mıdır, yalan mıdır, asılsız mıdır? Elbette kurt kurtla, it de itle gezip tozacak, emel ve hedef birlikteliği yapacaklardır. Resmi verilere göre 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı olmak üzere 613 soydaşımız Hocalı’da şehit edilmiş, 76’sı çocuk 487 soydaşımız ağır yaralanmıştır. Bin 275 soydaşımız esir alınmıştır. Bunların 150’sinden hala haber yoktur. Gayri resmi verilere göre de şehit olan soydaşımızın sayısı bin 300’dür. Hocalı katliamı, Karabağ Savaşı’nın yaşandığı bölgelerde büyük yankı uyandırmış, soydaşlarımız Karabağ ve çevresindeki yerleşim yerlerini boşaltmak durumunda kalmışlardır. Bunun sonucunda Ermeniler haksız ve hayasız şekilde, Kubatlı, Zengilan, Cebrail, Fuzuli ve Ağdam’ı ele geçirmişlerdir. 1 milyon Azerbaycan Türk’ü işgal edilen topraklardan göç etmiştir. Sovyetler Birliği çöktükten sonra Büyük Ermenistan hayaline kapılan Levon Ter-Petrosyan Türk düşmanlığını geçim kapısı haline getirmiştir. Sonuç itibariyle Dağlık Karabağ’ın istilası dünyanın gözü önünde vuku bulmuştur."

"HOCALI’DA, ULUSLARARASI HUKUKUN SOYKIRIM SUÇU, İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR, SALDIRI SUÇU VE BARIŞA KARŞI SUÇLAR ALENEN İŞLENMİŞTİR"

Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal eden Ermenistan’ın Türk yurdundan halen çekilmediğini, buna hiçbir zaman yanaşmadığını ve Hocalı’da soykırım yapıldığını bildiren Bahçeli, "Dağlık Karabağ inim inim inlemektedir. Ne Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), ne MİNSK grubu, ne de diğer uluslararası oluşum ve çözüm girişimleri fayda sağlamamış, sonuç vermemiştir. Hatta 1993 Mart ayında, Ermeniler Kelbecer’e saldırasıya kadar uluslararası toplum Hocalı katliamına tepki bile göstermemiştir. Hitamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 822 Sayılı kararıyla Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi istenmiştir. Ermeni zulmü bu çağrıya riayet etmemiştir. Karabağ sorununun çözümü için tesis edilen MİNSK Grubu görüşmeleri de bilhassa 2011 yılında kilitlenmiştir. Hocalı’da, uluslararası hukukun soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, saldırı suçu ve barışa karşı suçlar alenen işlenmiştir. Yani Hocalı’da soykırım yapılmıştır. Bu soykırımın sorumlularına henüz cezai yaptırım uygulanmamış, Hocalı katliamı uluslararası ortamda soykırım olarak tanınmamıştır. Elbette Hocalı katliamı Uluslararası Ceza Mahkemesi, Savaş Suçları Mahkemesi, İnsan Hakları Mahkemesi gibi hukuk zeminlerinde tescil edilmeli, suçlular hakkında gereken ne varsa yapılmalıdır. Sözde Ermeni soykırımıyla avunan, bunu Türkiye’ye karşı siyasi ve diplomatik tehdit aracına dönüştüren ülkelerin adalete biraz olsun saygıları varsa, insan haklarına az da olsa bağlılıkları bulunuyorsa Hocalı’da akan kanın hesabını insanlık kasaplarından sormaları tarihi bir mecburiyettir. Hocalı Türk’tür, Dağlık Karabağ Türk’tür, Azerbaycan Türk’tür, her türlü mütecaviz ve mütehakkim teşebbüs ihanettir, rezalettir, Türklüğün vicdanında yok hükmündedir" şeklinde konuştu.

"HOCALI TÜRK’ÜN ONURUDUR, TÜRK’ÜN KADERİDİR, TÜRK’ÜN YURDUDUR, İŞGALCİLER SONSUZA KADAR LANETLENMİŞTİR"

Dağlık Karabağ’ın her karışında Türk’ün hatırası, çıkmayacak ayak izleri olduğunu söyleyen Bahçeli, "Ermeniler ve destekçileri bu tarihi gerçekleri silahla, zor kullanarak, kan dökerek asla değiştiremeyeceklerdir. Yanlış hesap günü geldiğinde Türk milletinin kudretinden dönecektir. Bir yanımız Kerkük ise diğer yanımız Karabağ’dır. Bir yüzümüz Kıbrıs ise diğer yüzümüz Kırım’dır. Bir tarafımız Kaşgar ise diğer tarafımız Keşmir’dir. Dost ve gardaş ülke Azerbaycan yalnız değildir. Merhum şairimiz Bahtiyar Vahapzade’nin dize dize haykırdığı Türkiye-Azerbaycan arasındaki can, kan ve kardeşlik bağı ebediyyen var olacaktır. Vahapzade diyordu ki; ’Bir ananın iki oğlu, Bir amacın iki kolu. O da ulu, bu da ulu, Azerbaycan-Türkiye. Dinimiz bir, dilimiz bir, Ayımız bir, yılımız bir, Aşkımız bir, yolumuz bir, Azerbaycan-Türkiye. Bir milletiz, iki devlet Aynı arzu, aynı niyet. Her ikisi cumhuriyet Azerbaycan-Türkiye. Birdir bizim her halimiz, sevincimiz - melâlimiz. Bayraklarda hilâlimiz, Azerbaycan - Türkiye’ 9 Şubat 2020 tarihinde Azerbaycan’da huzur içinde yapılan Milli Meclis Seçimlerinin sonuçları itibariyle hayırlı olmasını temenni ediyor, sandıkta başarı gösteren Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i ve lideri olduğu Yeni Azerbaycan Partisi’ni tebrik ediyorum. Hocalı katliamında şehit olan soydaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Hocalı Türk’ün onurudur, Türk’ün kaderidir, Türk’ün yurdudur, işgalciler sonsuza kadar lanetlenmiştir" diye konuştu.

"İDLİB’TE VERİLEN ŞEHİT SAYISI 16’YA ULAŞMIŞTIR"

Türkiye’nin olağanüstü bir süreçten geçtiğini, İdlib’in fokur fokur kaynayan, kaynadıkça taşan kanlı bir kazana dönüştüğünü belirten Bahçeli, Rusya destekli rejim güçlerinin hain ve hunhar saldırılarının devam ettiğini ve İdlib’de verilen şehit sayısının 16’ya ulaştığını anlatarak, "Hüznümüzü tarif edecek kelimeler boğazımızda düğümlenmektedir. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor; silah arkadaşlarına, ailelerine, milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Elbette şehitlerin ölmediği inancındayız. Dökülen şehit kanlarının yerde kalmayacağını biliyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Kahraman yetiştirebilmek milletler için paha biçilemez bir haslettir. Bu durum aynı zamanda sinesinden kahraman çıkaran milletlerin yaşama ve payidar olma azminin güvencesidir. Türk milleti kutlu varlığından kahraman yetiştirme konusunda üstün bir meziyet ve muvaffakiyete haizdir. Milli bekamızın kilit taşları olan, Türk vatanının muazzam teminatları kahramanlarımıza ne yapsak az, ne versek yetersizdir. Onların haklarını ödememiz de bu dünya gözüyle mümkün değildir. Kahramanı susmuş bir milletin hayat pınarları kurumuştur. Kahraman evlatlarımız İdlib’de insanüstü bir gayretle bekamızın haklı ve meşru savunmasını icra ederken dualarımız onlarladır. Hepsiyle övüyorum, hepsinin alınlarından öpüyorum. Gazaları mübarek, kılıçları da keskin olsun diyorum" ifadelerini aktardı.

"TÜRK ASKERİ İDLİB’DE ASTANA VE SOÇİ RUHUNA MÜZAHİR ŞEKİLDE BÖLGEDE KOORDİNASYON VE GERGİNLİĞİN AZALTILMASI HEDEFİYLE BULUNMAKTADIR"

İdlib’de altı çizilmesi gereken muammanın, bu ay sonuna kadar Suriye rejim güçlerinin Türk gözlem noktalarının gerisine çekilip çekilmeyeceği meselesi olduğunu bildiren MHP lideri Bahçeli, "Türkiye ve Rusya arasında Soçi Mutbakatına uygun hareket hususunda bir fikir ve görüş birliği vardır. Rusya Dışişleri Bakanı dün yaptığı açıklamada, Türkiye ile Rusya’nın İdlib’de tansiyonun nasıl düşürüleceği konusunu görüşmeye hazırlandıklarını dile getirmiştir. Cumhurbaşkanımızın 21 Şubat’ta Putin, Merkel, Macron ile yaptığı telefon diplomasisi, 5 Mart 2020’de dörtlü İstanbul Zirvesi’nin toplanacağını açıklaması İdlib merkezli gelişmelerin seyrini etkileme ve değiştirme ihtimali taşımaktadır. Elbette bütün ihtimalleri hesaba katmak, sahada ve masada yer tutmak, buna uygun stratejik planlamalar yapmak Türkiye için hayati olduğu kadar zaruridir. Sayın Erdoğan’ın İdlib’e harekâtı an meselesi olarak değerlendirmesi, buna karşılık Rusya’nın bu harekâtı en kötü senaryo olarak tanımlaması gergin bekleyişleri de körüklemektedir. Rusya Soçi Mutabakatına vurgu yaparken, taciz ve tahriklerini ısrarla sürdürmektedir. Karadan Esad güçleri, havadan Rus jetleri ölüm yağdırmaktadır. Yüksek yakıcı ve yıkıcı özelliğe sahip, patladığı yerde geniş bir alanda her canlıyı oksijensiz bırakan termobarik bombalarla belirlenmiş hedefleri vuran Rusya’dır. İdlib pek çok şeye gebedir. Türk askeri İdlib’de tek taraflı, işgal amaçlı ve dayatmacı bir anlayışla değil, Astana ve Soçi ruhuna müzahir şekilde bölgede koordinasyon ve gerginliğin azaltılması hedefiyle bulunmaktadır" dedi.

İnandırıcılığı kalmasa da İdlib’de ateşkes rejiminin sağlanabilmesi ve çözüm yollarının aralanmasının Soçi kararlarının tatbikine bağlı olduğunu aksi takdirde İdlib’in patlayacağını, zalimler ve katillerin kaçtıkları yere kadar kovalanacağını vurgulayan MHP lideri Bahçeli, şunları söyledi:

"Bu şartlar altında Türkiye’nin geri adımı düşünülemeyecektir. Zalim Esad döktüğü kanların bedelini damla damla ödeyecektir. İdlib’de ateşkesin tesisi için zulüm bitmelidir, saldırılar durmalıdır, masumlara yönelik acımasızlıklar son bulmalıdır. Rusya’nın Türkiye’ye karşı Suriye’nin arkasında durması, Suriye’yi Türkiye’ye tercihi akla ziyandır ve stratejik hesaplarla bile izah edilemeyecektir. Dahası Putin’in ikili oynaması, önde Sayın Erdoğan’a sarılırken, arkada Esad’ı kucaklaması tam bir çelişkidir. Türkiye ile Rusya stratejik ortak değildir, müttefik değildir; ama iki ülke arasında siyasi, ticari, ekonomik ve diğer ilişki ağları gelişmiş ve güçlenmiştir. Ne var ki İdlib’deki sıcak çatışma ve gerilim ikliminin varlığı domates yüklü tırlarımızın Rusya sınırında bekletilmesine neden oluyorsa samimiyetsizlik ve güvensizlik zirve yapmış demektir. Aynı zamanda bu sorunlu tablo adil ve hakkaniyetli bir tavır sayılamayacaktır. Türkiye’nin İdlib’deki varlığı hakkıdır, haklıdır. Bu varlığımızı sorgulayanların önce işe Rusya’dan başlamaları, mazlumların katledilmesine kafa yormaları isabetli ve tutarlı bir yaklaşım olacaktır. Esad rejimi ile Rusya’nın İdlib ile Hama bölgesinde Ocak ayından bugüne kadar 369 sivilin ölümüne neden olmaları hangi vicdana sığacaktır? Ülkemizin sınırında büyük bir sığınmacı yığılması varken, Rusya’nın bunu inkar etmesi hangi akla hizmettir? Şunu herkes bilmelidir ki, bizim haklarımıza, egemenlik ilkelerimize, güvenlik ve bekamıza saldıran ve kumpas kuran hangi güç veya ülke olursa olsun karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Biz kuzu olup baş eğmeyiz, Bozkurt olur zalimleri tepeleriz."

"BİZİM YÖRÜNGEMİZ TÜRK’TÜR, TÜRK MİLLETİDİR, TÜRK DEVLETİDİR, TÜRK VATANIDIR, TÜRK BAYRAĞIDIR"

Aklı evvelin birisinin Türkiye’nin duruşunu yargıladığını, zaman zaman vatanseverlikten kopup ABD yörüngesine girdiğini söylediğini aktaran Bahçeli, "Bunu söyleyen şahıs daha düne kadar İmralı canisiyle sarmaş dolaştı, birbirlerinden gül alıp veriyorlar, dostluk pozuna giriyorlardı. Milliyetçi Hareket Partisi’nin yörüngesini tayin mercii, orak çekiç sevdasıyla yıllarını israf etmiş çevrelerin haddi ve harcı değildir. Bizim yörüngemiz Türk’tür, Türk milletidir, Türk devletidir, Türk vatanıdır, Türk bayrağıdır. Vatanseverliğimiz, milletperveliğimiz unutulmasın ki, arızi, afaki, konjonktürel veya dönemsel değil ebedidir, çiğnenmeyecek yemindir. Elinde ülkücü kanı olanlar da ne bunu anlayabilecekler, ne de bunu hazmedebileceklerdir" diye konuştu.

(Mevlüt Hasgül/İHA)

Editör: TE Bilişim