1 kg kumu 20 cente satabilirsiniz ama bu kumdan cam üretirseniz 2 dolara satarsınız, bu kumdan mikroçip üretirseniz 20 bin dolara satarsınız. İşte bu katma değer üretmektir. Yeraltı kaynaklarınızı, hiçbir üretime tabi tutmadan yabancıların işletmesine verir ve madenlerinizin hammadde olarak yurt dışına çıkartılmasına izin verirseniz 20 cente sattığınız toprağı size 20 bin dolara satarlar.

Türkiye elektrik ihtiyacının tamamını hem de yüzlerce yıl yenilenebilir kaynaklardan karşılayabilir. Ama Türkiye enerji ihtiyacı için yabancı ülkelere her yıl 60 milyar dolar ödeme yapıyor!

Türkiye yeraltı zenginlikleri bakımından petrolden daha değerli kaynaklara sahiptir.

Ama bu kaynaklar yabancı şirketler tarafından hammadde olarak yurtdışına çıkartılıyor.

Yeraltı kaynaklarımızı eğer bugün işleyip katma değere dönüştüremiyorsak, gelecek nesiller kendi zamanında işleyip katma değer yaratabilirler. Bu nedenle madenlerimizi bir avuç kum satar gibi satmak, gelecek kuşaklara ve bu ülkenin geleceğine haksızlıktır. Üstelik bu madenleri, ormanlara zarar verecek kadar bir gözü dönmüşlükle hoyratça çıkarmak ve bunlara göz yummak tepkisiz kalmak insanlık suçudur.

Petrol zengini ülkelerin hepsi küresel güçler tarafından sömürülüyor. Suudi Kralı koltuğunda rahat etmek için petrol kaynaklarını küresel şirketlere peşkeş çekmiş. 1982 yılına kadar Suudi Arabistan da bir petrol rafinerisi bile yoktu. Türkiye’de petrol olmadığı halde Tüpraş, Ataş, Aliağa, Orta Anadolu Petrol Rafinerisi ve Petrol Ofisi rafinerisi olmak üzere 5 petrol rafinerimiz varken Suudilerin bir tane bile yoktu, biz ham petrol ithal edip benzin dizel üretiyorduk. Petrol zengini Suudiler ham petrol satıp benzin satın alıyordu. Şimdi bizim hiç rafinerimiz kalmadı çünkü hepsi özelleştirildi satıldı. Neyse ki artık Azerbaycan’ın socar’ından akaryakıt alıyoruz, hiç değilse yerli ve milli sayılır.

Çağımızda ülkeleri işgal ederek sömürmüyorlar, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını çalarak, insanları tüketime özendirerek sömürüyorlar. Buna günümüzde “Modern Kölelik” deniyor.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hitabesinde söylediği gibi; “Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.” Olmayabilir, hepsinde yine bayrağımız dalgalanıyor olsa da bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız “yabancı sermaye çekiyoruz” ayaklarıyla “cebren ve hile ile” sömürüye açılıyor olabilir. İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifemiz Türk istiklal ve cumhuriyetini korumaktır.

Yeraltı kaynaklarımızın yağmalanmasına tepki gösterenleri hiç kimse “vatan haini” diye suçlayamaz, hem eşyanın tabiatına uymaz hem de akla mantığa insanlığa uymaz ancak dün ABD filosuna “defol” diyenleri vatan haini ilan edenlerin, bugünün modern köleliğine karşı duruş gösterenlere tepkisi maskeleri düşürür, at izi ile it izini ayırmaya yarayabilir.

Sağlıklı günler dileğiyle