UĞUR MUMCU’DAN….

Abone Ol

Katledilen gazeteci-yazar Uğur Mumcu, 8 Aralık 1976 yılında kaleme aldığı  ‘KADRO ‘ başlıklı yazısında aslında kapitalizm bir ülkeyi nasıl ele geçirip sömürdüğünü anlatıyor.

“"Devleti ele geçirmek her zaman tankla tüfekle olmaz. Devlet bürokrasisi içinde, önemli köprübaşlarının tutulması, karar organlarında egemenlik kurulması da bir bakıma devletin ele geçirilmesidir."

Kapitalizm, faşizm ve onların tetikçileri; ele geçirmek istedikleri ülkenin aydınlarını, yazarlarını, gazetecilerini, sanatçılarını, bilim adamlarını, yurtsever, devrimci, sosyalist insanlarını öldürürler. Kimisi faili meçhul cinayetler adına.

“Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı, bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile insanların gözleri önünde bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldü. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.”

Ülkemizin katledilen gazeteci-yazarlardan birisi olan Uğur Mumcu ‘Vurulduk Ey Halkım, Unutma Bizi’ yazısında neler anlatmıştı, ama ülkemin insanlarının çoğunluğu bu yazıyı bir türlü algılayamadılar.  Mumcu’nun bu güzel yazısından birkaç alıntı:

“(…)yoksulluğun bükemediği bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı.

İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez,isteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.

Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu.

Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.

Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.

Bizleri yok etmek istediler hep.

Öldürüldük ey halkım, unutma bizi…(…) Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük.

Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük.

Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük.

İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük.

Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.

Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi...(…) Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.

Mezar taşlarımıza basa basa, devleri yönetenler gizli emellerle, başlarımızı ezmek kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.

Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

 Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler.

Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze.

Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız.

Bir kez dinlemediler bizi.

Bir kez anlamak istemediler.

Vurulduk ey halkım, unutma bizi...(…) Bir gün mezarlarımızda güller açacak

ey halkım, unutma bizi.

Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak

Ey halkım unutma bizi...

 Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi..”

“Kalemler vardır, yıkılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazarlar” diyen Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyorum.