2019-2010 Adli Yıl açılışı nedeniyle Eskişehir Barosu ve üyelerinin de hazır bulunduğu, Adliye önünde bir basın açıklaması yaptı.
Çağdaş demokrasilerde özgürlüğün güvencesi, sadece ve sadece bağımsız yargı organı olduğunu vurgulayan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, "Tarafsız ve bağımsız yargı bu nedenle tarihsel ve güncel olarak çok önemli bir göreve sahiptir. Siyasal iktidar ve farklı baskı guruplarının etkisinde kalmayan, ideolojik kaygı taşımayan yargı, kuvvetler ayrılığının yaşamsal dayanağıdır. Hukukun üstünlüğü ile sağlanacak huzur, barış ve kardeşlik ortamında yargı diğer iki erkten bağımsız ve adil olmak zorundadır" dedi.
Bağımsız olmayan bir yargının süreç içerisinde siyasallaşacağı gibi tarafsızlığını da yitireceğini vurgulayan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz şunları söyledi:
"Bu sonuç en çok da vicdanlarda kabul gören ve üst değer niteliğindeki adaleti ortadan kaldıracaktır. Yargı; özgürlük felsefesi ile donatılmış, siyasal baskılarda8n yılmayan yargı mensupları ile hukukun üstünlüğünün teminatı olabilir.
Bu kapsamda gündemimizi epece meşgul eden Yargıtay Başkanlığının daveti üzerine kamuoyuna da yansıyan Adli Yıl Açılış Töreninin, yürütmenin makamında yani Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılacak olmasını da yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından sakıncalı ve yanlış bulduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını korumakla mükellef olan Yüksek Yargı temsilcilerinin, bu konuda gerekli hassasiyeti göstermelerini beklerdik. Çünkü şanlı yargı tarihimiz bu beklentiyi doğurmaktadır.
Geldiğimiz bugün itibariyle aynı hassasiyeti gösteremeyen Yargıtay'ın davetine Eskişehir Barosu olarak katılmamız hukuka ve yargı bağımsızlığına olan inancımız karşısında beklenemeyeceğinden,
1-Öncelikle Yargının yürütmenin kontrolünde olması gerektiğine inanan bir yürütme anlayışının varlığı,
2-Hakim ve savcı teminatlarının rafa kaldırılması ile hakimler ve savcılar üzerindeki yürütme baskısı,
3-Kanunların yapılması esasında gerekli görüş ve önerilerin dikkate alınmayarak yasama tekniğinde aykırı ve toplum gerçeklerine uygun olmayan yasal düzenlemelerin 'torba yasası(!)' yapılması,
4-Her köye bir okul kampanyası gibi her ile ve neredeyse ilçeye bir hukuk fakültesi açılması,
5-Hukuk Fakültelerinde sayı fazlalığından dolayı nitelikli bir hukuk eğitiminin verilemeyişi,
6- Nitelikli bir hukuk eğitimi almayan hukuk fakültesi mezununun hakim, savcı ve avukat olarak göreve başlatılması,
7-Özellikle hakim ve savcı alımlarında gerçek anlamdaki liyakat sisteminin devre dışı bırakılarak, siyasal liyakatın esas alınması,
8-Hakim ve savcılarımızın siyasi baskı ile vicdanları arasında sıkıştırılması gibi ana sebeplerle Türk yargısı maalesef kötü bir sınav vermektedir.
Yargı reformu strateji belgesi Mayın ayında açıklanmasına rağmen maalesef henüz yasalaşmadı. Artık kaybedecek zamanımız kalmamıştır.
Yargı reformu strateji belgesi adı altında sunulan düzenlemede hukuk fakültelerinin eğitim kalitesinin artırılacağı, mesleki yeterlilik sınavının getirileceği gibi düzenlemeler öngörülürken ve bu paketin yasalaşması beklenirken, yeni hukuk fakültelerinin açıldığını üzülerek görüyoruz ve siyasi iradeden samimiyet bekliyoruz.
Avukatlık Kanunu'na acilen ihtiyacımız olduğu ortadır.
Yargının kurucu unsurlarının birlikte çalışmasına, adil yargılama yapılmasına, gerçeği, gerçek olmayandan, suçluyu suçsuzdan, haklının haksızdan ayırt edilmesine ihtiyacımız vardır. Yani ülkemizde adalete ihtiyaç vardır.
Yeni adli yılın; savunmaya saygı, yargımızda adalet, bağımsız, tarafsız ve daha uygar bir hukuk düzeninin esas alındığı bir yıl olmasını diler; yeni adli yılın meslektaşlarımıza yargı camiamıza, ülkemize ve adalet bekleyen tüm yurttaşlarımıza hayırlı olmasını dilerim.