Yine geldim anne…
Bazen oturup konuşurduk, gözlerin dalıp gider; “Ben gidince sen yalnız nasıl yapacaksın” diye mırıldanırdın.
“Yalnız değilim” deyip sevdalımı anlatırdım.
Bakışlarımdaki ışığı gördükçe senin de yüzün gülerdi.
“O yüreğimin nefesi “ dediğimde “Nefesiniz hiç bitmesin” deyip dua ederdin.
Hani Ankara’ya her gittiğimde “O’na mı gidiyorsun” tümcesinin arkasından sırtımı sıvazladığın günleri hiç unutmadım, sevdamı unutmayacağım gibi..
Yıllarca bekledin, götürülmeyi…
Çok istediğin Mevlana’ya götürmüştüm.
Şems-i’nin mezarında namaz kılarken seni seyrettim anacağım…
Ne kadar da huzurluydun.
Konya’yı gezdik taksiyle..
Senin için Konya’yı, Mevlana’yı görmek  bir kutsal ziyaret gibiydi.
Ben ise Konya’yı seyrederken; “Benim sevdalım bir zamanlar bu topraklarda çalıştı”,  hani olur ya ayak izini görebilir miyim diye düşünüp, kaldırımlara bakardım.
Hatırlıyor musun anacağım…
Seni denize götüreceğimi söylemiştim, götüremedim be anacağım…
Götürseydim, denizi ilk kez görecek  ben, sana denizi anlatırken aslında yüreğimdeki Okyanus’u anlatacaktım.
“Ne büyük sevdadır Okyanus” diyecektim.
Bak anacağım dalga, martı sesleri iyi dinle; duyuyor musun Okyanus’un sesini.
Hadi dalgalara uzat ellerini; Okyanus öpüyor avuçlarını
Rüzgar nasıl da sıcak sıcak esiyor değil mi anne?
O sıcaklık sevdamızın yüreği anne diye anlatacaktım….
Yıllarca sana hiç gelmemiştim anne… Kimbilir kaç kez pencereye ve kapıya baktın.
Seninle şöyle oturup uzun uzun konuşamadık anne…
Ben biraz fazla konuşmaz, hep içime atardım.
Bakışlarımdan anlardın anne.
Bak şimdi sık sık geliyor; toprağını, taşını okşuyorum.
Çiçeklerini suluyorum. Çam fidanı büyümeye başlamış anne..
Şimdi seninle uzun uzun konuşuyorum. Sesimi duyuyor musun anne?
Sen gidince Okyanus’a sığındım; O uzaklara gitti anne…
Elimi uzatıyorum ufka doğru, gözlerimden akan yaşlar yağmur olarak Okyanus’a  damla olarak düşüyor.
Ben senin için ‘oğlum’; Okyanus için “Dildar”ım anne…
Başını ağrıtmıyorum değil mi anne…
Konuşacak, anlatacak bir yanım kalmadı…
Yine geleceğim anne…
Ama bu kez kollarını aç anne; sarmala beni, bırakma…
Üşürüm bilirsin…
Sessizce toprağınla ört üstümüzü.
ŞABAN BAĞCI