Emperyalizm, kapitalizm,  barbarizm, ABD, faşizm, emek ve din sömürücüleri ve sistemin getirdiği uygulamalar benim ruh sağlığımı bozmaya başlamış.

Emperyalizm, bir ülkeye kendi sistemini yerleştirirken o ülkenin her şeyinden yararlanır. İşbirlikçilerinden, oluşturduğu terör örgütlerinden, din, mezhep, ırk ayrışımını didikler. Velhasıl bir bakarsın onların istediği sistemin içinde ülkeyi, yurttaşlarını ‘yaşama’ya alıştırırlar.

Ama bilsinler ki; Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi; “Düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm/ bizim de üstümüze güneş doğacak gülüm/ gülüşüne bir kurşun sıksa da ölüm/ Unutma ki umuda kurşun işlemez gülüm…”

Sömürüyle, kanla beslenenler şunu iyi bilirler.  Sessiz olan toplumlarda, koltuk uğruna her şeyi yapanlara karşı duyarsız kalan toplumlarda, okumayan, sorgulamayan toplumlarda beslenirler.

Bu ülke için, emperyalizme karşı savaşan, canlarını yitiren, yaralanan, işkencelerde ölen bu güzel insanlara borcunuzu ödediniz mi?

Borçlusunuz bilesiniz...

Bizi bu hale getiren kimlerdir?

Bırakın komşusunu, sokağındaki insanları tanıyan, selam veren, dertlerine derman olmaya çalışan bir toplum iken neden bu hale geldik. Birbirini koruyan bir toplum iken şimdi neden ‘sessiz’ kalan, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ ya da ‘her koyun kendi bacağından asılır’ anlayışını savunan hale geldik?

O yüzden; ey halkım uyuma…

       ***             ***     ****

İnsan iletişimlerinde sık sık kullanılır. Hatta bazen ‘haddini’ bildirme anlamında da.

“Kimsin sen?”

“Nerden geldiğini bil, öğren?”

 Önce biz kimiz sorusunu yöneltmemiz gerekiyor ve sonra da yanıtlamamız. Bu soruyu yanıtlarken, ‘sınıf’ anlamında, ‘emek’ anlamında bakmak gerekiyor.

Bizim fabrikalarımız yok, topraklarımız yok,  altınlarımız, paralarımız yok. Hani ‘karın tokluğuna çalışan’lardanız… Sözlüklere baktığımızda emek şöyle tanımlanıyor: “1. Bir şeyin yaratılması ya da üretilmesi için harcanan beden ve kafa gücü. 2. Uzun ve yorucu, özenli çalışma. 3. İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çevresini hem de kendini değiştiren çalışma süreci, çaba, emek. Felsefi anlamda emek, insanın, doğayı değiştirmek için gerçekleştirdiği bilinçli ve yararlı çalışma olarak tanımlanıyor.

Demek ki bizlerim bir şeyin yaratılması ya da üretilmesi için beden ve kafa gücünü kullanan, uzun ve yorucu çalışma hayatımız var.

O yüzden biz işçiyiz, emekçiyiz..

Nazım Hikmet’in dizeleriyle selamlıyorum:

“Biz insanız çok şükür...

Çok şükür, biliriz

Umudumuza ilacımızı katmasını

Yaşamak gerek diyerek

Ayak direyip dayatmasını...”