Kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasının ardından ev sahiplerinin boş şekilde imzalatılan tahliye taahhütnamesini öne sürerek kira bedelini daha fazla artırmak istemelerine ilişkin değerlendirmede bulunan Av. Dr. Ali Önal, “Ev sahipleri daha yüksek kira bedelleri talep etmekte, bunu kabul etmeyen kiracıları da bu tahliye taahhütnamesiyle tehdit etmekte. İlk derece mahkemeleri tahliye taahhütnamesinin baskı altında alındığı ve kiracıyı mağdur ettiği gerekçesiyle bu taahhütnameyi geçersiz kılma eğiliminde” dedi.

Konutta kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan düzenleme 11 Haziran 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenlemenin ardından bazı ev sahipleri kira bedellerini artırmak için farklı yöntemlere başvurmaya başladı. Mevcut kiracının sözleşme yenilemek istemesi üzerine kirayı istediği oranda artıramayacak olan ev sahipleri, yeni kiracılarla anlaşmak ve eski kiracısını çıkarmak için tahliye taahhütnamelerini devreye soktu. Yeni kiracı bularak daha yüksek kira bedeli almak isteyen bazı ev sahipleri sözleşme yapılırken, kiracıya belirlenen tarihte konutu boşaltacağına dair tarihi belirsiz olan taahhütname imzalatıyor. Bazı ev sahipleri ise yüzde 25’in üzerinde kira artışı yapabilmek için tahliye taahhütnamesiyle mevcut kiracısını baskı altında tutuyor.

“İlk derece mahkemeleri baskı altında alınan ve kiracıyı mağdur eden taahhütnameyi geçersiz kılma eğiliminde”

Geçmişte imzalanan boş tahliye taahhütnamelerinin temmuz ayı sonrasında çok sayıda vatandaşı mağdur ettiğini aktaran Av. Dr. Ali Önal, “Özellikle temmuz ayında yapılan kira artışlarının ev sahipleri açısından yüzde 25 ile sınırlanması, pek çok noktada kiracıları mağdur etmekte. Ev sahipleri kira sözleşmesiyle beraber tarihi ve içeriği boş, sadece imzalanmış bir şekilde tahliye taahhütnamesi almakta. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında ‘eğer bir evrak boş olarak imzalanıp verilmişse, evrakı veren kişi bunun sonuçlarına katlanır’ denilmektedir. Dolayısıyla geçmiş dönemde kiracılar boş olarak imzaladıkları bu tahliye taahhütnamelerinde, daha sonra ev sahibiyle yaşamış olduğu sorun neticesinde; ev sahibi buna kötü niyetli şekilde bir tarih atarak doldurduğunda Yargıtay kiracıyı haksız bulmaktadır. Özellikle son dönemde yüzde 25 ile sınırlandırılması ve enflasyonun daha yüksek olmasından kaynaklı olarak ev sahipleri daha yüksek kira bedelleri talep etmekte, bunu kabul etmeyen kiracıları da bu tahliye taahhütnamesiyle tehdit etmekte. Bu noktada ilk derece mahkemesi hâkimlerinin kötü niyetli olarak yapılan bu tahliye taahhütnamelerine karşı bir yorumu var: Kira sözleşmeleri yapılırken, tahliye taahhütnamesinin baskı altında alındığı, kira artışını kabul etmeyen kiracıyı tehdit ettiği, dolayısıyla kiracıyı mağdur ettiği gerekçesiyle bu taahhütnameyi geçersiz kılma eğiliminde” diye konuştu.

“Kiracılar neye imza attıklarını çok iyi bilmeliler”

Özellikle kiracıların imzaladıkları evraklar konusunda titiz ve dikkatli olmaları gerektiğini kaydeden Önal, “Özellikle kiracılar neye imza attıklarını çok iyi bilmeliler. Boş bir şekilde bir tahliye taahhütnamesi imzalamamaları gerekir. Tahliye taahhütnamesi, ‘ben şu tarihte bu konutu boşaltacağım’ demektir. Bunu boş bırakmak gerçekten risklidir. Bunun boş verilmemesi önemlidir. Boş verildiğinde ilk derece mahkemesi hâkimlerinin, Yargıtay’ın da benzer birkaç kararı da var, bunun baskı altında alındığı dolayısıyla tarafların eşit şartlarda sözleşme yapmadığı gerekçesiyle bu taahhütnameye dayanarak yapılan tahliye taleplerinde kiracıyı haklı bulabilmektedir” dedi.

Kaynak: iha