Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Güldane Koturoğlu, propolisin virüsler üzerine etkisi ile ilgili Pavia Üniversite’sinde yapılan bilimsel çalışmayı anlattı.

İstanbul’da korono virüs ile ilgili son durumun aktarıldığı, sağlık çalışanlarına yönelik toplantı düzenlendi. Toplantıda konuşan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ateş Kara, “Güncel verilere göre koronavirüsünden enfekte olanların sayısı yaklaşık 120 bin, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 5 bin civarında, iyileşenlerin sayısı ise 65 bin civarındadır. Bu verilere göre koronavirüse bağlı bir enfeksiyondan hayatını kaybetme riski yüzde 1.7’dir. Koronavirüs enfeksiyonuna yakalanan kişiler arasından 70 yaş ve üzerindeki bireylerin hayatını kaybetme riski yüzde 10 oranındadır. Yani yaşa bağlı artan bir risk söz konusudur. Aynı şekilde kronik bir hastalığı olanların hayatını kaybetme riski daha fazladır. Bu noktada bağışıklık sisteminin önemi devreye giriyor. Çünkü bu hastalığın henüz bilinen bir tedavisi yok. Hem antiviral etkisi güçlü olan hem de bağışıklık sistemini güçlendiren besinlere yer vermemiz çok önemli. Bu besinlerin başında ise propolis, arı sütü, polen gibi arı ürünleri geliyor.Bilimsel veri tabanlarında arı sütünün antiviral özelliği ile ilgili 3 bin 700 yayın, propolisin antiviral özelliği ile ilgili 17 bin 100 yayın, ham balın antiviral etkisi ile ilgili 11,900 adet yayın bulunmaktadır. Propolis ve arı sütü yeni ürünler değildir. Uzun yıllardır tamamlayıcı tıpta kullanılan ve çeşitli hastalıklarda destekleyici olarak kullanıldığında etkisi ispatlanmış ürünlerdir” dedi.

Kara, Koronavirüs kaynaklı enfeksiyonlardan korunmak için propolisin önemini aktardı. Kara, “Doğru bir şekilde hazırlanmış en az yüzde 10 oranında saf Anadolu Propolisi içeren propolis özütünden günde en az 20 damla kullanılması ve propolisli arı sütlü ham ballı karışımlardan da günde en az 1-2 tatlı kaşığı tüketilmesi çok önemli. Propolis ve arı sütü hem bağışıklığı desteklemek hem de virüslerin vücutta çoğalarak enfeksiyona yol açmasını engellemek adına nemli gıdalardır. Eğer enfeksiyona yakalanırsanız kullandığınız damla sayısını 4 katına yani 80-100 damlaya kadar çıkarmanızda yarar var. Zira hastalık döneminde vücut daha fazla toksin ürettiği için bu toksinlerin atılımını sağlamakta da daha fazla antioksidana ihtiyaç oluyor. Propolis doğa da bilinen en güçlü antioksidanlardan biri ve düzenli tüketildiğinde vücuda detoks etkisi oluşturuyor” diye konuştu.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Güldane Koturoğlu ise Propolisin virüsler üzerine etkisi ile ilgili Pavia Üniversite’sinde yapılan bilimsel çalışmaya değinerek, “Propolisin içeriğinde doğal olarak bulunan 5 farklı flavonoidin, çeşitli virüslere karşı etkileri araştırılmıştır. Çalışmada, Koronavirus, Herpesvirus, Adenovirus ve Rotavirus örneklerinin uygun şartlarda coğalmaları sağlanmıştır. Ardından elde edilen ham propolisten Acacetin, Kamferol, Krisin, Kuersetin ve Galanjin flavonoidleri izole edimiştir. İzole edilen 5 adet flavonoidin, sırasıyla bütün virüslerle etkileşimleri gözlemlenmiştir. Çalısmanın sonucunda Acacetin, Kamferol, Krisin, Galanjin ve Kuersetin’in koronavirus dahil bütün virüslerin azalmasında etkili olduğu,Krisin ve Kamferol flavonoidlerinin de özellikle Herpes virüsünün çoğalmasını azalttığı gözlemlenmiştir. Propolis, bileşiminde bulunan fenolikler ve flavonoidler nedeniyle yüksek antioksidan, antimikrobiyal ve antienflamatuvar etki gösteriyor, bu da hastalıklara karşı korunmaya ayrıca hastalık sırasında daha çabuk toparlanmaya yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.

Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı ise, “Bilimsel veri tabanlarında Propolisin antiviral etkisi ile ilgili 17 bin 100 yayın, zencefilin antiviral etkisi ile ilgili 15 bin 800, zerdeçalın antiviral etkisi ile ilgili bin 440 yayın, sirkesinin antiviral etkisi ile ilgili 3 bin 220 yayın bulunmaktadır. Propolis güçlü antioksidan ve antiviral etkilere sahiptir. Virüs kaynaklı enfeksiyonların sıklıkla görüldüğü bu günlerde yüksek antiviral özellikteki besinleri her gün düzenli tüketmeli ve böylece bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Virüs kaynaklı enfeksiyonlardan korunmak için mutlaka Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı virüslere karşı alınabilecek önlemleri günlük hayatın içerisine entegre etmeliyiz. Bunlardan en önemlileri ise; ellerin sık sık yıkanması, öksürürken ve hapşırırken ağız ve burnun mendil veya bükülmüş dirsek ile kapatılmasıdır. Böylece enfeksiyonun yayılması engellenebilir” dedi.