İktidarı destekleyen bir siyasinin; Türk Tabipler Birliği'nin kapatılması ile ilgili sözlerini SP Genel Başkanı Karamaoğlu 'kahkaha'ile bunun bir despotluk olduğu şeklinde yorumlamıştı. Tabi bu kapatma istemine siyasi partiler, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, aydınlar ve yurttaşlar tepki gösterdiler.

Dikkat edersiniz iktidar ve destekçileri uzun süredir birçok meslek odasının kapatılması için söylemlerde bulunup kamuoyu oluşturmaya başlamıştı. Hatta 'Çoklu Baro' başladı.

İktidarı eleştiren, önerilerde bulan meslek odaları, siyasiler, gazeteci, bilim adamları, yazar ve sanatçılara hemen 'yandaş medya' üzerinden yargısız infazlar başlatılıyor.

Bisküvi diyemeyen zatı muhterem “proföser”, doktor ve  bilim adamlarının 'odası'na dil uzatıyor.

Coronavirüs ile mücadelede hayatlarını ortaya koyan, 80 milyon yurttaşının sağlıkları için gece gündüz çalışan, başta profesör, doktor, hemşire, laborant, teknik eleman, sağlık memurları, hasta bakıcıları, hastanelerde çalışan temizlik çalışanları ve görevlilere 'şükran ve teşekkürlerimizi' iletileceği ve 'hakları'nın ödenmesi için istemde bulunacağımız dönemde bu 'kapatma istemi' vicdanları sızlatmaz mı?

Bu ülkede 'oy verme' hakkını elde etmiş tüm yurttaşlar, artık oy verirken 'bir oy'un neler yapabileceği, neler getirip neler götüreceğinin hesabını yapıp elini vicdanına koymalıdır.

       +++++++            +++++++            +++++++         ++++++

Coronavirüs mücadelesinde artık başta doktor, hemşireler olmak üzere sağlıkçıların güçleri 'tükenmeye' başladı. Siyasi iktidarın sağlık sisteminin getirdiği sıkıntılar, virüs mücadelesindeki yöntemin başarısı olduğunu vurgulan sağlık emekçileri, virüs ile ilgili istenen 'maske, mesafe ve hijyen' koşullarını yerine getirmeyen vatandaşları da bu 'tükenme'nin nedenleri içinde sayıyorlar.

Tüm dünyaya bela olan bu virüs insanlığa bazı şeyleri de öğretti.

Örneğin; virüs önlemlerine dikkat etmeyen, duyarsız bir vatandaş, bu virüse yakalanarak en yakınının ölümüne tanık oldu. Bazen kendileri acı çekerek öldüler.

Bu virüs; aylarca sevdiğine görememek, sarılamamak, öpememek, koklayamamak gibi sonuçlar doğurdu…. Uzaktan gördüğün sevdiğini, kucaklayamadın.

Paran, pulun, araban, yazlığın olmasına rağmen evden çıkıp gönlünce gezemedin, harcayamadın.

Ama duyarsız davranarak en sevdiğin insanları virüsün kucağına atarak harcadın.

Bu virüs bir şey daha öğretti veya hala öğretmeye çalışıyor.

O da şu:

Bu virüsle tek başına mücadele etmek mümkün değil.

Birlikte, toplumla, dayanışma içinde işbirliği ile mücadele ederek bu virüsü bilimin gösterdiği yolda yok edebiliriz.

Yani bizim yıllardır söylediğimiz bir slogan vardı;

"Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz..."