Eskişehir'de üç tekerlekli bisikletiyle simit satmaya giderken arkadan bir otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybeden 65 yaşındaki Ali Kaklıkaya’nın ailesi, gelen bilirkişi raporuyla bir kez daha hayatlarının şokunu yaşadı. Aile, sürücünün serbest bırakılması sebebiyle Kaklıkaya için adalet arayışını sürdürüyor.

Her sabah evinin bulunduğu Fevzi Çakmak Mahallesinden üç tekerlekli bisikletiyle kent merkezine simit satmaya giden 65 yaşındaki Ali Kaklıkaya'ya 2 Şubat tarihinde sabah saatlerinde yine aynı şekilde bisikletiyle yoldan ilerlerken S.T. kontrolündeki 26 NP 616 plakalı otomobil arkadan çarptı. Kazanın etkisiyle birçok organında hasar oluşan yaşla adam, hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetti. Olayın ardından araç sürücüsü S.T. tutuklanırken, mahkeme heyeti 8 Nisan tarihinde görülen davada sürücüyü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Hazırlanan bilirkişi raporunda, 65 yaşındaki Ali Kaklıkaya, bisikletinde reflektör bulunmadığı için yüzde 30 oranında asli suçlu bulundu. Aile, hazırlanan rapor karşısında hayal kırıklığı yaşarken, Ali Kaklıkaya’nın oğlu Emre Kaklıkaya, babasının simit arabasında reflektör bulunduğunu iddia etti. Kaklıkaya, “Benim babam simitçi ve gariban bir adamdı. Bunun için mi böyle olduk biz? Niçin deliller doğru düzgün toplanmıyor? Niçin bilirkişi gelip doğru düzgün rapor sunmuyor?” cümleleri ile sitem etti.

“Deliller bile doğru düzgün toplanmadı”

Bilirkişi raporuna sitem eden Emre Kaklıkaya, olay yerindeki delillerin düzgün bir şekilde toplanmadığını iddia etti. Olay yerinin kamera görüntülerini bile kendilerinin topladığını dile getiren Kaklıkaya, “Babam her sabah simit satmaya giderdi. Yolun kenarından 3 tekerlekli simit arabasını ittire ittire götürürdü. Yine bir sabah evden çıktı. Simit satmaya giderken arkadan bir araba babama vuruyor. Babamı yolun öteki tarafına atıyor. Simit arabası zaten 4-5 parça olmuş. Her şey haşat olmuş. Babamın kafatasının arkası kırılmış. Alnının kenarı çatlamış. Kaburga kemikleri kırılmış ve ciğerlerine batmış. Sol ayağı tuzla buz olmuş. Çarpan sürücü ifadesinde 'ben 50 kilometre hızla gidiyordum' demiş. Bu hızla gitse böyle bir durum olur mu? En az 80 veya 90 ile gidiyordu. Biz bunları hakimlere söyledik. Deliller doğru düzgün toplanmadı. Biz kendimiz gidip lastikçiden kamera kaydı aldık geldik. Hiçbir şey doğru düzgün toplanmadı. Ben anlamış değilim. Benim babam simitçi gariban bir adamdı. Bunun için mi böyle olduk biz? Niçin deliller doğru düzgün toplanmıyor? Niçin bilirkişi gelip doğru düzgün rapor sunmuyor? Benim babama yüzde 30 hata verdiler. Adam arkadan babama vuruyor. Yolun kenarından giden adama vuruyor. Bunun neresinde yüzde 30 hata var? Çarpan adama yüzde 70 hata vermişler. Yüzde 100 arkadan vuran suçludur” şeklinde konuştu.

“Babamın kemikleri sızlıyor mezarın altında”

Babasının suçlu bulunmasına tepki gösteren Emre Kaklıkaya, adaletin yerini bulmasını talep etti. Kaklıkaya, “Zaten hastaneye kaldırdıklarında babam hayatını kaybetti. O kişiyi de tutukladılar. 1 Şubat tarihinden 8 Nisan tarihine kadar tutukluydu. 8 Nisan tarihinde serbest bırakıldı. Biz de buna isyan ettik. Ben de haklı olarak bu çaresizliğimi içime atamadım. Artık bunu herkesin bilmesini istedim. Cumhurbaşkanım size sesleniyorum. Bunun bir çaresine bakalım. Bu böyle olmaz. Benim babamın kemikleri sızlıyor mezarın altında. Bu şahıs şu anda elini kolunu sallaya sallaya geziyor” ifadelerini kullandı.

“Simit arabasının ve meyve sularının derdinde değiliz”

Sesini ilk olarak sosyal medyadan duyurmaya çalışan oğul Kaklıkaya, öte yandan çarpan aracın sürücüsünün kendilerine olan yaklaşımlarına tepki gösterdi. Emre Kaklıkaya, karşı tarafın kendilerine ‘Simit arabasının parasını verelim’, ‘Meyve sularının ve simitlerin parasını verelim’ gibi tekliflerle geldiklerini belirtirken, “Geçtiğimiz gün ben sosyal medyadan duyurmaya çalıştım. Herkesten Allah razı olsun. İnsanlar o kadar duyarlı ki o kadar iyi insanlar var ki güzelim ülkemde. Keşke bir de adalet olsa. Keşke bu mağduriyetler yaşanmasa. Çok yardım etmek isteyenler oldu. Yanınızdayız diyenler oldu. Eylül ayına tekrardan mahkeme atmışlar. Biz şikâyetçiyiz. Şikâyetimizden vazgeçmeyeceğiz. Karşı taraf bizimle iletişime geçti. ‘Üç tekerlekli simit arabasının parasını verelim’, ‘Meyve sularının ve simitlerin parasını verelim’ dediler. Simit arabasının ve meyve sularının derdinde değiliz. Bizim babamız gitti. Biz neyin derdine düşmüşüz, siz neyin derdine düşmüşsünüz dedik biz de. Sadece bu oldu” cümleleri ile açıklamalarına son verdi.

Öte yandan, Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bir sonraki duruşmasının tarihi ise 25 Eylül olarak belirlendi.

Editör: TE Bilişim