Stil Danışmanı, Ritim Öğretmeni ve Sosyal Hizmet Uzmanı Ceren Özdemir, Manşet Gazetesi Yazarı Nilüfer Kurumehmetoğlu’nun sorularını yanıtladı.

Kendinizi biraz tanıtır mısınız?

Ben Ceren Özdemir Manisa’da doğdum, şu an 25 yaşındayım, geçen yıl Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet bölümünden mezun oldum, Sosyal Hizmet Uzmanıyım şu an Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyorum. Aynı zamanda hem freelance hem de birkaç firmaya stil danışmanlığı yapıyorum.

Stil danışmanlığı yapıyorsunuz, bizler kombin yaparken nelere dikkat etmeliyiz?

Benim çocukluğumdan beri yürüttüğüm şey; aslında annem, ablam, kuzenlerim ailede herkesin farklı vücut yapısı var, onları ben giydiriyorum genellikle ve en çok söylediğim şey vücudunuzu tanımak, herkes öncelikle neyin içerisinde iyi hissediyorsa onu giymeli. Kesinlikle şunu demiyorum; şu modeli şu vücut tipi hiç giymesin, ama tabii ki çok bariz giyilmemesi şeyler var. Sonuçta herkes istediği kıyafeti giyebilsin, mutlu olabildiği şeyleri giysin, eğer vücudunuzu tanırsanız bir sıfır önde başlarsınız.

Kombinlerde ben renk karıştırmayı seviyorum bazı akımlar mesela Eklektik Akım, Monokrom giyim yani tek renk giyinmek demek ve monokrom giyindiğimizde aslında olduğumuzdan daha uzun, daha ince görünürüz her zaman, o yüzden çok avantajlı bir giyimdir ve siz monokrom giyindiğinizde sokakta veya bulunduğunuz ortamda mutlaka dikkat çekersiniz. Bembeyaz giyinmiş bir kadın her zaman çok şık görünür ya da pudra pembesi, bu tek renk elbise de olabilir ama benim söylediğim akışkan ya tek renk ya da çok parçadan oluşan aynı renk ıskalasındaki farklı renk kombinleri, mesela pembe olabilir ama pembenin çok yakın tonları ayakkabıdan çantaya kadar akışı bozacak hiçbir hareket olmadan çok güzel görünebilirsiniz.


Monokrom giyim kraliyet ailelerinde çok fazla kullanılan bir şey, daha asaletli gösterir insanları o yüzden özel davetlere katılırken böyle bir seçim yaparsanız ve monokrom giyimde de çok fazla aksesuar kullanırsanız şapka, küpe, takı, çanta, bileklikler, fuar gibi… Bunlar şıklığınızı daha da geliştirecektir.

Ünlü sanatçıların Stil danışmanlığını yapıyor musunuz?

Aslında benim takipçilerim de biliyorlar Acun Medya bünyesinde Şeyma Subaşı’nın stil danışmanlarından biriydim, böyle bir iş yürütüyordum, şu yakın zamana kadar. Fakat şirket şu an farklı bir duruma evrildiği için sadece online olarak sürdürüyoruz uygulama üzerinden bir stil uygulaması, aynı İnstagram gibi, insanlar giydiklerini paylaşıyorlardı, biz de onlara küçük tüyolar veriyorduk, mesela çantanızın sapını biraz daha kısaltırsanız sizi olduğunuzdan daha uzun gösterir, bunu bir de şöyle bir ayakkabı ile deneyin, işte saçınızı toplarsanız, bir kemerle kıyafetinizi birleştirirseniz daha iyi görünebilirsiniz gibi… Online uygulama üzerinden böyle bir hizmet veriyorduk.

Modaya olan ilginiz nasıl başladı? Genelde kız çocukları annelerini model alır, sizin model aldığınız biri var mıydı?

Annem de özenli biridir o da dikkat eder mesela, biz ablamla çok farklıyız, ablam Avukat tam bir hukukçudur, ilgi alanlarımız farklı, onun öncelikleri de farklıdır, genelde giyim ve modayla ilgili olan kısmını bana bırakıyor ben onu giydiriyorum ama giyinmek için giyiniyor. Bense gerçekten yaşamak için giyiniyorum. Çocukluğumdan beri hep ilgim olan bir şeydi bu. Anadolu Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesinde Moda Tasarım okumak ile başladım üniversiteye hatta dereceyle girmiştim o dönem, sonra bunun okuyup mezun olmadan yapılabilen bir şey olduğunu görünce kötü hissetmiştim, sonra bir yasa çıktı üniversiteye girdiğim puanla yatay geçiş yapabiliyordun, ben de o dönem LÖSEV kampus sorumluluğunu yürütüyordum, Anadolu Üniversitesi’ne direk yatay geçişle Sosyal Hizmetler Bölümü’ne geçtim. Zaten moda bölümündeyken engelsiz pantolonlar gibi daha farklı sosyal sorumluluk içeren dezavantajlı gruplara yönelik tasarımlar da yapmıştım. Modayla ilgilenmeyi çok seviyorum ama sadece insanların giydiklerinden ibaret olmadıklarını biliyorum ve genel anlamda böyle bir algı var, modayla ilgilenen insanlarda ya da ilgilenen insanlara karşı, bence insanlar bir ortamda giydikleri kıyafetler ile artı bir puan kazanabilir önyargı oluşturulur ama giydiklerimiz sadece ilk üç saniye, ondan sonra konuştuklarınız sizin dünya görüşünüz çok daha büyük bir zenginliğiniz.

Son zamanlar da şöyle bir akım başladı işi olmayan ev kadınları moda evi açıyor ve stil danışmanı oluyor, bu işi hakkıyla yapan, emek harcayan biri olarak bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bence herkes hayalinin peşinden koşsun ama bir şeyleri örnek alırken ya da bir şeylere başlarken ben bunu hep söylüyorum; iyi olduğunuz bir konu vardır, herkesin özel yetenekli olduğu bir alan vardır ve kendini keşfettiğinde aslında iyi gidiyor. Benim de mesela modada bir çizgim var artık, bana bazen arkadaşlarım mesaj atıyorlar işte Ceren bu etek tam senlik, bence sen bunu alırdın diye, bu benim o kadar hoşuma giden bir şey ki… Benim ne giyeceğimi, benim nasıl şeyler yaptığımı nelerden hoşlandığımı bilen bir kitle var. Ben mesela renk kullanmayı seviyorum (zıt renkleri) bir tane davete katılmıştım orada Eskişehir’de modayla ilgili çok cesur hareket eden kişiler yoktu, bence kıyafet seçerken çok şık olabiliyorlar, genelde siyah ve beyaz renkler kullanıyorlar, ben de rugan yeşil bir etek giymiştim, üstüne de kırmızı bir bluzla kombinlemiştim, orada benim buraya ait olmadığımı düşünüyorlar gibi hissetmiştim ama benim sevdiğim şey; zıt renkleri kombinlemek daha genç ve dinamik kombinler yapmayı seviyorum. Tek renk kombinler, şapkalı ve bol aksesuarlı kombinler seviyorum, ben şapkayı çok seviyorum, bence kullanmaktan korkmayın, konuştuğumuzda insanlar, “Herkes bana bakıyor gibi hissediyorum” diyorlar, genelde çekiniyorlar sokakta kullanırken küçüklerle başlayın sonra büyütün sonra çok seveceksiniz.

Ritim tutkusu nasıl başladı?

Ben darbuka çalıyorum, Anadolu Üniversitesi’nde vurmalı çalgılar topluluğuna başlayarak bu sürece girdim, aslında sonra gittiğim gün Selçuk Yüksel bizim şefimiz bana “Ceren bundan sonra ben nereye gidiyorsam sen de benimle geleceksin” dedi biz onunla birçok yere gittik ben haftanın üç günü bir şeyler çalıyordum. 4 yıldır çalıyorum ama ben daha bu yolun başındayım, bununla ilgili eğitim verebilmek ne haddime diye düşünürdüm, ama öğretmeyi seviyorum, ritimle müzikle ilgili bir şeyler paylaşmayı seviyorum. Ben üniversite son sınıftayken, Büyükşehir Belediyesi’nin gençlik merkezi açılmıştı, bir arkadaşım orada gönüllüydü, bana “Bir grup kurmak istiyoruz bize yardımcı olur musun” diye sordu. Orada bir grupla başladım, aslında beni hoca olarak düşünmüşler, önce ben cesaret edemedim, sonra Selçuk hoca da biraz yüreklendirince başladım, çok da sevdim öğrencilerim ile çok iyi bir enerji yakaladık. Sonra bizim konserimiz olacaktı adalarda tam konserin olacağı gün yağmur yağdı ve konser iptal oldu. O zaman Ramazan’dı bir öğrenci ertesi gün bir iftar yemeğine katılacaktı kimsesiz çocuklar adına, biz de hep birlikte gidelim sonra orada çalalım diye konuştuk, biz aslında bir anda organize olduk ve o gecede çaldık ilk orada çıkmıştık, sonra birkaç hafta sonra bizi çocuk tiyatroları festivaline çağırdılar, Yılmaz Büyükerşen o etkinliğe geldi ve beni keşfetti böylelikle Büyükşehir Belediyesi’nde ritim dersleri veriyorum, ritim gruplarım var yetişkinlere eğitim veriyorum ama iki çocuk grubum da var, ayrıca sekiz tane yetişkin grubum var.

Son olarak eklemek istediğiniz şeyler var mı?

Ben şunu eklemek istiyorum bence kadın projeleri kadın emeği çok ama çok değerli, çünkü kadınlarla ilgili herhangi bir organizasyon ya da toplumsal cinsiyet konularında mesela bununla ilgili mücadelede biz bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Eğer bir adaletsizlik varsa sadece kadınlar için değil bunu erkekler için de yapmaya hazırım, ben tüm insanların eşit, aynı hak ve özgürlüklere sahip olması tarafındayım. Büyükşehirde kadın kooperatifi var, orada sosyal medyasıyla ilgili şu an bir inisiyatif aldım onlarla çalışıyorum, çok da severek yaptığım bir şey bu, o yüzden kadının olduğu yerde ben de varım diyorum.

Editör: TE Bilişim