Ünlü karikatürcü Sempe, Fransa’da bir kasabanın turizm için tanıtımını anlatır. Adamlar toplanmışlar, kasabamızı tanıtalım. Gelip geçen biraz durup, bir şeyler yiyip içsinler. Hatta kasabanın adını öyle tanıtalım ki merak edip görmeye bile gelsinler, demişler. Günlerce bir şey bulamamışlar. Derken biri bir gün, buradan Brigitte Bardot geçmişti, deyince. Tamam demişler ve büyük tabelalar yapıp kasabanın girişine “Brigitte Bardot’un geçtiği kasabamıza hoş geldiniz”, çıkışını da “Brigitte Bardot’un geçtiği kasabamızdan güle güle” tabelaları dikmişler. Bu Fransızların ünlü Match dergisinde yer aldı.
Eskişehir’den bir yerlere gidip gelirken yol kenarında büyük tabelalar görürüz; “Yunus diyarına hoş geldiniz”, “Yunus diyarından güle güle”diye.
1970’li yıllardan beri Yunus Emre haftası yaklaşırken yapılan, gerçi bizi dinlemeyen “Neler yapılmalı?”diye düzenlenen toplantılarına katılıyorum. Her yıl bu toplantılarda, o tabelaları görmeyen ya da unutanlar ilk söyledikleri, kararı da alınan “Yunus diyarına hoş geldiniz” tabelaları yapılması olur.
Yakınlarda Ankara’ya giderken Sivrihisar-Polatlı arasında Mihalıççık’a ayrılan yolun başında “Yunus diyarı” diye bir tabela gördüm. Bir benzeri de İstanbul ve Kütahya taraflarında da var. Göz açıp kapayıncaya kadar önünden geçip gittim. Herkes de böyle geçiyordur. O tabela işe yarıyor mu? diye düşündüm. Durayım da şuradan girip Yunus’u ziyaret edeyim, diyen olmuş mudur? Ya da Yunus Emre ile ilgilenmesine ne kadar etkilemiştir?
Yoldan geçenleri bıraktım. Eskişehir’de yaşayanların kaçı Yunus Emre’yi ziyarete gitmiştir. Ziyareti de bırakın kaç kişi Yunus Emre’yi merak edip bir Yunus Emre kitabı alıp okumuştur. Dahası Yunus Emre’yi tanıtan , herkese seslenen Yunus Emre kitabı var mıdır? Eskişehir’de yaşan kaç kişi Yunus’tan bir şiirini biliyorum, diyebilir?
Bu soruları başka ülkelerde, şehirlerini marka yapmış, büyük değerleri olan şairleri için sorarsanız hepsi bizi şaşırtan yanıtlar verir.
Bundan 10 yıl falan önce, yine bir toplantıyı anımsıyorum: “Yunus Emre’de ikram edilen “Yunus Aşı”nda Yunus’a yakışır acı soğan yerine tatlı soğanın kullanılması” isteği. O toplantıda ben İtalya’da Dante, Almanya’da Goethe, Rusya’da Puşkin, Fransa’da, İngiltere’de diye dünya şair ve düşünürlerine neler yapıyor, onları anlatmak istemiştim. Sonraki bir toplantıda anlatmamı isteyip, bir sonraki toplantıya da çağırmamışlardı…
İşte biz Yunus Emre için bu kadarız, 75 yıldır yaptıklarımız da ortada.
Biz, önce Yunus Emre’nin kim olduğunu bile bilmiyoruz. Her önüne gelen Yunus Emre’nin mezarı bizde deyip ilçesinin adını “Yunus Emre” diye değiştiriyor. Hatta Yunus Emre’nin evini bulup kitaplar yazanlarından, Yunus Emre buralı diye tescil ettirenler bile var…
Yunus Emre’nin insanımıza çağdaş, herkesin anlayacağı dilde ve yorumda anlatılmadıkça ve de dünyanın yaptığı gibi çalışmalar yapmadıktan sonra her şey boş…