Dört bir yanımız deniz ama kaçımız deniz çocuğu olduk. Çoğunlumuz yıllar sonra denizi gördük, dalga ve martı seslerini duyduk.
Filmlerde izledik denizi...
Velhasıl sevdiceğim, yüzmeyi de bilmem ama denizi, dalga ve martıların sesini seninle sevdim. Denizin sonsuzluğunda yüzünü görüyorum. Hele dalgalar ve martıların çığlıkları sesinde yankılanıyor.
Herkesin üzerinde gökyüzü duruyor. Ama gökyüzünün mavisini, beyaz bulutlarını seninle hissettim.
Ne güzelmiş sevdiceğim.
Gökyüzüne baktığımda hep gülümsüyorsun.
Hele hele güneş, ne güzel de ısıtıyormuş yürekleri, seninle öğrendim...
Gecelerde; ay ve yıldızların nasıl konuştuklarını sen yüreğime düştüğümde onlarla konuşmayı öğrendim.
Doğanın beyaza dönüştüğünde yaşım başım geçsede karla oynuyorum, içimdeki çocukluğumu seninle yaşıyorum.
Yağmurlarda ıslanmak, yürümek ne güzelmiş yüreğimin nefesi. Ruhumun temizlendiğini hissediyorum, hele hele dokunan yağmur damlaları var ya; yüreğimin içine sevgi sözcükleri olarak akıyor.
Simitle güvercinleri besledik ya güvercinlerle konuşmaya başladım.
Ne güzeller, yanıbaşına gelip ayaklarının dibine konup gözümün içine baka baka konuşuyoruz.
Bahçedeki, kırdaki çiçekleri koparmıyorum artık, saçlarını okşar gibi onlara dokunuyor, seni koklar gibi kokluyorum.
İsimlerimizi siliverdik, unuttuk gittik.
Ben Okyanus sen; Dildar dedin.
Yollar başka bir güzel, cadde, sokak ve şehir tabelalarında hep senin adın yazılı..
Bir eylemin ortasında elimi sımsıkı saran avuçlarının sıcaklığını hissediyorum ya; aydınlığa giden günlere doğru koşuyorum.
Sen orada, ben burada... Olsun sevdiceğim yüreğimiz hiç yalnız kalmıyor..
Çok bunalırsam, gökyüzüne bakıyorum, gözlerimi kapatıp dalga ve martı seslerini düşünüyorum. Parkta oynayan çocukların sesini dinleyip gözlerinin içine bakıyorum.
Çocukça gülümsüyorum... 
ŞABAN BAĞCI