KESK’e bağlı Eğitim Sen Eskişehir Şube Eğitim Sekreteri Yardımcı Doçent Doktor Pelin Yalçınoğlu Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle bir değerlendirme yaparak Türkiye’nin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin çekince konulan maddelerin kaldırılmasını istedi.

Türkiye’nin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden sonra en kapsamlı sözleşme olarak kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin üç maddesine çekince koyarak 1995 yılında yürürlüğe koyduğunu anımsatan Yrd.Doç.Dr. Yalçınoğlu, “Mesele çocuklar ve çocuk hakları gibi temel bir demokratik adım bile olsa Türkiye Cumhuriyeti; politik ve toplumsal çıkmazlarından kurtulamamaktadır. Çocuklar arasında yasalar önünde bile eşitliği sağlayamayan Türkiye Cumhuriyeti; istismar, tutuklamalar ve hak ihlalleri ile 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü karşılamıştır” dedi.

Türkiye, sözleşmenin üç maddesine çekince koyarak uyguladığı ayrımcılığı resmiyete kavuşturduğunu, Çocuk Hakları Sözleşmesinin 17., 29. ve 30. maddeleri kabul edilmediğini belirten Yalçınoğlu maddeleri şöyle sıraladı:

“Kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler.

“Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler:Çocuğun ana–babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;

“Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.’’

Bu maddeler kabul edilmeyerek; çocuklar arasında etnik köken, din ya da kültüre dayalı ayrımcılık yapılması meşrulaştırıldığını vurgulayan Eğitim Sen Şube Eğitim Sekreteri Pelin Yalçınoğlu şunları söyledi:

“Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edilmeye layık görülen maddelerine rağmen çocuklar tutuklanmaya devam etmektedir. Çocuk tutukluluğu başvurulabilecek en son yöntemlerden biri iken; onlarca çocuk çok basit gerekçelerle cezaevlerine gönderilmekte; haftada bir saat kapalı görüş ve on dakika telefonla iletişim kurmalarına izin verilmektedir. Daha önce TMK mağduru çocuklarla ilgili yürütülen onlarca kampanya ve yaygın eylemler sonucunda AKP hükümeti birkaç değişiklik yaparak sorunu çözdüğünü konu komşuya ilan etmişti. Lakin Pozantı, Sincan, Şakran derken cezaevlerinde çocukların maruz kaldığı kötü muamele ve işkencelere asla son verilmediği bilinmektedir. Suça bulaşmış çocuklar için dünya üzerinde uygulanan onlarca farklı yöntem varken; Türkiye Cumhuriyeti kendisine biat etmeyen çocuğu içeriye tıkmakta çözümü bulmaktadır.

Bizler; Dünya Çocuk Hakları günü olan 20 Kasım’da herkesi, öldürülen ve tutuklanan çocuklarımızı hatırlamaya, çocuklara dair politikalarıyla sınıfta kalan devlet zihniyetini bir kez daha yerinden etmeye çağırıyoruz. Eğitim ve sağlık sisteminden kadın politikalarına kadar her alanda çocukların yararını değil kendi çıkarlarını düşünen bu sistem; çocuklarımızın sahip olduğu heyecan, merak ve yaratıcılıktan korkmaktadır. O yüzden; 4+4+4 eğitim modeli ile itaatkâr nesiller yetiştirilmeye çalışılmakta, çocuk evlilikleri ve işçiliğinin önü açılmaktadır. Aile içerisine hapsedilen kadınlar ve çocuklar devlet politikaları ile sosyal yaşama katılımdan uzaklaştırılmaktadır.

Bugün devletin en tepesinde oturan, tüm imkanları ellerinde tutan AKP iktidarına seslenmek istiyoruz; Çocuk Hakları Sözleşmesi temelinde demokratik, eşit ve özgürlükçü politikalar üretilsin! Çocuk Hakları Sözleşmesine konulan çekinceli maddeler kaldırılsın. Tüm çocukların anadilinde, laik, parasız, nitelikli ve kamusal eğitim alması için gereken adımlar atılsın. Çocuk cezaevleri kapatılsın”

 

Editör: TE Bilişim