AÜHM- Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’ne uzun yıllar hizmet veren Prof. Dr. Dursun Gökdağ’ın emeklilik töreni, 11 Şubat Çarşamba günü İletişim Bilimleri Fakültesi’nde gerçekleştirildi. Tören kapsamında düzenlenen “Akademik Emeklilik Yeniden Tanımlanmalıdır” başlıklı toplantıda ise, emekli akademisyenlerin sorunları ve beklentileri ortaya konularak çözümlerine ilişkin fikirler tartışıldı. Törende; Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil İbrahim Gürcan, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çınar Yenilmez’in yanı sıra çok sayıda emekli ve çalışan öğretim elemanı yer aldı.

 

Prof. Dr. Çınar Yenilmez, “Emeklilikte Yaşanan Psikiyatrik ve Psikolojik Sorunlar” başlıklı sunumu öncesinde, emekliliğe ilişkin görüşlerini şu şekilde aktardı: “İlk defa bir emeklilik töreni bu şekilde bir bilimsel içerikle gerçekleştiriliyor ve bundan dolayı da duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Dünyada, emeklilik sonrası çalışma hayatıyla ilgili çok farklı çabalar var. Anadolu Üniversitesi’nin de, Türkiye’de bunun öncülüğünü yapmasını umuyorum.”

 

“Emeklilik ve yaşlılık farklı kavramlardır”

 

Emeklilik ve yaşlılık kavramlarının sıklıkla birbirlerine karıştığını fakat tamamen farklı anlamlar taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Yenilmez, yaşlılıkla ilgili ön yargıların kırılmasının öneminden bahsetti. “Bizim kültürümüzde yaşlılar genellikle saygı duyulan, sözü dinlenen insanlar olarak görülür fakat aynı zamanda fiziksel ve zihinsel açıdan zayıf oldukları, çalışamayacakları vurgulanır.” diyen Yenilmez, özellikle medyanın yaşlıları bunak, huysuz, eski kafalı şeklinde karikatürize etmesinin de bu algıyı kuvvetlendirdiğini belirtti.

 

Akademik personeli asıl ilgilendiren kısmın psikolojik ve sosyal yaşlanma olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yenilmez, bununla mücadelede en kritik başlığın davranışsal uyum olduğunu vurguladı. “Yeni bir hayata ve ortama uyum geliştirmek durumundayız. Emeklilikte sosyal ilişkilerde azalma, çevrede daralma normaldir ve biz buna hazırlıklı olmalıyız.” diyen Yenilmez, çevreden dışlanmanın emeklileri en çok korkutan etkenlerden biri olduğunun altını çizdi. Emeklilerin yalnız ve izole hissettikleri için çevreden dışlandıkları algısına kapıldıklarını dile getiren Prof. Dr. Yenilmez, daha öncekinden kısıtlı bir alanda hayatı sürdürmeye çalışmanın ilişkilerin sürekliliğinde azalma yarattığını ve yalnızlaşmayı doğurduğunu söyledi. Tüm bunların yanında, rol ve statü yitiminin de çok büyük önem arz ettiğini ifade eden Prof. Dr. Çınar Yenilmez, “İsmin önündeki unvanın kalkması, odanın önündeki isimliğin sökülmesi gibi detaylar bile birey için önemli bir rol ve statü yitimidir. Bu yaşandığında geçmişle pazarlıklara girmemek, gençken bunu niye yapmadım diye hesaplaşmalara girmemek çok önemlidir.” dedi.

 

“Emekli akademisyenler yerinde yaşlanmalı”

 

“Hayatının büyük bir kısmını üniversiteye harcayan insanlar için üniversite ne yapabilir ve bu insanlar üniversite için ne yapabilir, bunu konuşacağız.” diyen Prof. Dr. Dursun Gökdağ, akademisyenlerin akademik anlamda en üretken dönemde üniversiteden ayrılmak yerine, faydalı olmaya devam etmek arzusunda olduklarını ifade etti. Bu durumun literatürde “yerinde yaşlanmak” olarak geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Gökdağ, “Aile ve arkadaşlardan oluşan sosyal destek ağı içinde yaşlanmak oldukça doğaldır ve bizler, üniversite dışında ilişki kurmakta zorlanıyoruz. Geçmişi olmayan insanlar aynı düzeyde maalesef konuşamıyor.” diyerek emekli akademisyenlerin kendi habitatlarından koparılmasının olumsuz etkilerine değindi.

 

“Anadolu Üniversitesi bu alanda da bir ilki başarmalı”

 

Türkiye’nin hiçbir üniversitesinde emekli öğretim üyeleri için geliştirilmiş bir politika olmadığını kaydeden Prof. Dr. Gökdağ, “İnsanlar, emekli olduktan sonra akademisyenlere ne olacağını hiç düşünmemiş. Biz, Anadolu Üniversitesi olarak haklı bir şekilde ‘ilklerin üniversitesiyiz’ diye övünüyoruz. Acaba emekliler konusunda da bir ilke imza atabilir miyiz diye düşünüyorum.” diyerek, üniversite yönetiminden beklentilerini dile getirdi. Böyle bir adım atıldığı takdirde Rektör Prof. Dr. Naci Gündoğan’ın isminin tarihe geçeceğini dile getiren Prof. Dr. Dursun Gökdağ, "Siz bir sosyal politikacısınız, bu söylediklerimin ne anlama geldiğini en iyi siz takdir edersiniz ve sizden çok umutluyum.” diyerek konuşmasını noktaladı.

 

Tüm konuşmacı ve katılımcılarının görüş ve önerilerini dinleyip son olarak söz alan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, emekli hocaların fakültelerinde kalmaya devam etmesi noktasında rektör talimatına gerek olmadığını, bunun çözüm yolunun karşılıklı anlayıştan geçtiğini belirtti. Özellikle, Avrupa ülkelerinde biraz da emeklilik fonlarındaki sıkıntılar dolayısıyla aktif yaşlanma ile ilgili önemli politikalar geliştirildiğini ifade eden Prof. Dr. Gündoğan, “Benim babam 15 yıl önce emekli oldu. Emekli olurken yaşlı değildi ama olduğu gibi yaşlandı. Çalışma hayatını geride bıraktığı andan itibaren devamlı ağrılarından bahseden, sık hastalanan biri oldu. Öncesinde hiç böyle bir durum hatırlamıyorum.” diyerek aktif yaşlanmamanın psikolojik ve bedensel etkilerinden bahsetti.

 

“Akademisyenin emeklisi olmaz”

 

Emekliliğin hukuki bir statü değişimi olduğunu fakat kendisinin de akademisyenin emeklisi olamayacağını düşündüğüne dikkat çeken Rektör Gündoğan, “İhsan Hocam, 86 yaşında. Hala kendisinden çok şey öğrenirim. Daha geçtiğimiz günlerde yeni kitabı çıktı. Bu durum ona hayat kaynağı da oluyor.” diyerek akademik emekliliğin verimli çalışmanın önüne geçemeyeceğini aktardı.

 

Emekliler için ayrı mekân fikrine sıcak bakmadığını belirten Gündoğan, “Emeklileri tecrit edip, ayrı bir yer ayırmak bana mantıklı gelmiyor. Emeklilerimiz de diğer personeller gibi tüm tesislerimizi kullanabilirler.” diye konuştu. Kimlik kartı değişikliği ve kütüphane hizmetlerindeki sınırlamalar konusunda da gerekli düzenlemelerin yapılacağını kaydeden Prof. Dr. Naci Gündoğan, “Ben kütüphane vb. yerlerdeki memur arkadaşlarımı, emekli personelimize karşı daha hassas olmaları konusunda uyardım fakat onlar da memur zihniyetiyle bazen olaylara farklı yaklaşabiliyorlar. Bu bağlamda ilgili prosedürü tekrar gözden geçireceğim.” diyerek sorunlara yönelik çözümler getireceğini müjdeledi.

 

Tören, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan ve İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil İbrahim Gürcan’ın, Prof. Dr. Dursun Gökdağ’a teşekkür plaketini takdim etmelerinin ardından sona erdi.

 

Alper Yavaşçalı 

Editör: TE Bilişim