Kaynak: Manşet Gazetesi
Söyleşi: Esra Çevik
 Türkiye ve Eskişehir ile Balkanlar arasında bir “köprü” konumunda olan, ayrıştırma ve ötekileştirmenin karşısında dimdik duran Eskişehir Muhacir Dernekleri Federasyonu,  Başkan Zihni Çalışkan ile çalışmalarını aynı inançla sürdürüyor.
“Biz birlikte Türkiye’yiz” diyerek vatan toprakları üzerinde yer alan tüm kültürlerin bu ülkenin en birleştirici değeri olduğunun altını çizen Başkan Zihni Çalışkan, bu kez Manşet Gazetesi okuyucuları için federasyonun kapılarını açtı.
 
TÜM ÜLKEDE ÖRGÜTLENME
Öncelikle federasyonunuzun içeriği hakkında kısa bir bilgi verir misiniz?
Eskişehir Muhacır Dernekleri Federasyonu 9 dernekten oluşmaktadır. 2005 yılında kuruldu. Temel amacı gerek Eskişehir’de ve Türkiye’de yaşayan balkan ve Rumeli göçmeni hemşerilerimizin sosyal ve iktisadi hayattaki sorunlarına çözüm ulaştırmak, ayrıca Avrupa’da ve Balkanlarda yaşayan hemşerilerimizin o bölgelerdeki yaşantılarına en iyi katkıyı sağlamak ve sorunlarına çare olmak. Balkan Rumeli Konfederasyonu’na bağlı federasyonumuz. Samsun’dan Maraş’a kadar ülkemizin tamamında batı bölgelerinde örgütlü yapılarımız var.  Derneklere hedefler koyamazsanız bir zaman sonra dernekler sıradanlaşır. Biz kendimize hem sosyal hem de meraklı olan arkadaşlarımızla da siyasi hedefler koyarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Nerede hizmet veriyorsunuz?
Muhacir Dernekleri Federasyonu içerisindeki en güçlü derneklerden bir tanesi Balkan Göçmenleri Derneği. Bu derneğimiz de 1985 yılında kuruldu. Atatürk Lisesi yanında yer alan Balkan Kültür Evi, Belediye Başkanımız Burhan Sakallı döneminde bize 25 yıl süre ile tahsis edildi. Perşembe pazarının kurulduğu Malhatun Sokak’ta 5 nolu adreste yer alıyor. Federasyonumuzun ana yeri de aynı yer. Biz hemşerilerimizi mümkün olduğunca o bölgede toplayarak onların balkan kültürüne aşina olmalarını kendilerinden birer parça oraya katmalarını sağlıyoruz. Ayrıca özellikle gençlerimiz ve çocuklarımıza dönük balkan türkülerini ve folklorik yapısını öğrenmeleri önünde eğitimler de veriyoruz.
Balkan Türkleri ağırlıklı olarak Eskişehir’de nereye yerleşmiş durumda?
Osmanlı Rus harbinden sonra Eskişehir’e gelen Balkan Türkleri ağırlıklı olarak Çifteler, Sivrihisar ve şehir merkezinde bölgesel yerleşimler söz konusu. Emirdağ’da aynı şekilde. Demiryolu geçtiği için Eskişehir’e yerleşimler söz konusu olmuş. Eskişehir’in 94 köyü saf muhacir Balkan köyü. Şehir merkezinde Kızılinler, İdrisyayla, Sarıca İlyas, Kalabak, Satılmış Kanlı Pınar, İncesu ve Sultandere’deyi bunlara örnek verebiliriz.
NÜFUSUN YÜZDE 35’İ BALKAN TÜRKÜ
Balkan Türklerinin en önemli özelliği nedir?
Balkan Türklerine ait en önemli özellik şu, biz hiçbir zaman kendimizi ayrıştırarak ya da farklı bir etnik yapıya bürünerek bir çalışma ve çaba içerisinde olmadık. Kendimize özgü dilimiz ya da bir şivemiz bile yok. Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Balkan camiasından gelip anayurda destek vermiş ve kurtuluş savaşında mücadele etmiş çok sayıda askeri ve siyasi liderlerimiz mevcut. Balkanlar Osmanlı Devlet’inin yıkılma döneminde Osmanlı nüfusu yaklaşık 16 milyon iken bunun 7 milyonu Balkanlar’da yaşıyor. Özellikle Balkan savaşlarında çok ciddi bir göç yaşanıyor. Bunların 2,5 milyonu da göç sırasında yollarda öldüğü söylenir. Bugün de Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 35’inin balkan Türklerinden oluştuğu dile getiriliyor. Kendimize özel kıyafetlerimiz ve mutfağımız var. Eskişehir’in bir tatar kenti olduğu söylenir ancak Balkan Türkleri Tatarlara oranla daha fazla. Türk insanı bugün hala ciddi oradan Balkanlardaki varlıklarını koruyorlar. Ürk insanı her yerde yaşıyor. Önemli olan bunu benliğe ve birliğe sahip çıkarak yapmak. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.
TÜRKİYE’YE SAHİP ÇIKIYORUZ
Eskişehir’de yaşayan Balkan Türkleri ve muhacirlerin temel sorunları nelerdir?
Federasyonlarımıza bağlı olan tüm derneklerimizin hepsinde de ayrışımsal ya da farklılaştırma yönünde bir yaklaşımı yok. Biz Osmanlı’da akıncı Türkleri olarak savaşlarda en ön saflarda savaşan geriye dönerken de en geride kalanlarız. Yani bu vatanı savunmak adına en fazla çaba sarf eden insanlarız. Hiçbir ayrışımdan yana değiliz. Eskişehir herkesin birbirine sevgi ve hoşgörü ile yaklaştığı bir yelpaze. Bizim tek derdimiz içinde bulunduğumuz topluma nasıl destek veririz nasıl katkı sağlarız. Bu yelpazede bizim kültürel farklılıklarımız kıymet arttıran, birleştirici bir farktır. Ben aynı zamanda Balkan Rumeli Dış Türkler Konfederasyonu’nun Genel Başkan Yardımcısıyım. Oradaki söylemlerimiz de benzer. Atatürk’ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh ve verilecek tek karış toprağımız yok vecibeleri ışığında Türkiye’ye sahip çıkan bir topluluğuz. Buna her zaman da sahip çıkacağız. Çünkü Gazi Mustafa Kemal şunu söylüyor, muhacirler, kaybedilmiş Balkan topraklarımızın aziz hatıralarıdır. Balkan Türkleri farklı insanlar değil. Biz bir vatan kaybettik. Yeniden kayba hiçbir şekilde tahammülümüz yok. Herkes gibi biz de bu vatanın daha iyi kalkınması için elimizden ne geliyorsa onu yapmaya çalışıyoruz.
TEKNOLOJİ VE SANAYİ GETİRDİK
Eskişehir’e Balkan Türklerinin katkıları neler olmuştur?
Özellikle de Eskişehir ticaretinin ve ekonomisinin gelişmesinde ciddi katkılarımız var. Başta tatlı ve şekerleme ve kuruyemişte Arnavut Makedonya kökenli hemşerilerimizdir. Keza ETİ Batı Trakya kökenlidir. Bunun yanı sıra soba sanayi ve kiremit sanayinin gelişimi Balkan Türklerinin buraya gelmesiyle oluşmuştur. Balkan Türkleri buradan Batı’ya giderken hoşgörü ve medeniyeti götürüp dönüşte de gelirken Avrupa’nın teknolojisini getirmiş ve kendi iş hayatlarına da yansıtmışlardır. Eskişehir’de birçok iş adamımız da Balkanlardan getirdikleri teknolojiyi kentte işlerinde kullanmışlardır.
HOŞGÖRÜ HERŞEYİ ÇÖZER
Son olarak eklemek istediğiniz ya da iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
 Anavatan her zaman herkese, Türkmen’e, Çekez’e, Laz’a, kucak açacak bir yapıya sahip. Biz böyle bir milletiz. Biz birlikte Türkiye’yiz. Tüm dünyada da Türklüğe ve İslamiyet’e yönelik mücadeleler de sürecek. Siyasal hayatta da ve sosyal hayatta da mutlaka uzlaşı ve hoşgörünün hâkim kılınması gerekiyor.  Uzlaşı ve hoşgörünün çözemeyeceği açamayacağı hiçbir kapı yoktur. Bu güzel coğrafyaya da geçmişte olduğu gibi gelecekte de saldırılar sürecek. Bizim bunun için daha akılcı siyasal yaklaşımlar, adımlar ve anlatımlar, projeler ve çözümler üretmemiz lazım.
 
Editör: TE Bilişim