Çarpık düzene isyan eden ve gittikçe yükselen sol muhalefeti, soldan, sağdan öğrenci örgütlenmesini, işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin gelişimini engellemek için, 12 Eylül 1980’de gece yarısı genelkurmay başkanı Kenan Evren öncülüğünde kuvvet komutanları yönetime el koydu.
Siyasi partilerin liderleri tutuklandı. Altı yüz elli binden fazla yurttaşımız gözaltına alındı ve büyük bir bölümü ağır işkencelere maruz kaldı. İşkencelerde yüz yetmiş bir yurttaşımız hayatını kaybetti. Yedi bin yurttaşımız için idam kararı istendi, beş yüz on yedi yurttaşımız için idam kararı verildi. Bu süreçte elli yurttaşımız idam edilerek öldürüldü.
Kitaplar, filmler yasaklandı, sendikalar, dernekler, STK’lar kapatıldı.
Bugün, eski paşaların ve askerlerin itiraflarından da anlıyoruz ki; sağ sol çatışmalarında kardeşkanı akarken seyreden, zaman zaman olayların tırmanması için provokatif eylemlerin bizzat içinde olan karanlık darbeci kişiler, sözüm ona ülkedeki akan kardeşkanını bitirmek için yönetime el koyduklarını beyan ediyorlardı.
Yeni bir gençlik ve ılımlı islam modelini, yani siyasi islam anlayışını bu coğrafyada hakim kılmak isteyen emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçilerinin 12 Eylül’ün yasakçı, ayrıştırıcı ruhunu devam ettirdiklerini üzülerek gözlemliyoruz.
12 Eylül ruhunu bu topraklarda bitirmeye kararlıyız!
Bu ülkeye çoğulcu demokrasiyi, adaleti, eşitlik ve özgürlüğü getirmeye; insana doğaya saygılı, evrensel değerleri önceleyen anlayışı, refahı toplumun her kesimiyle paylaşma anlayışımızı ilk seçimde iktidara getirmek için gece gündüz çalışacağız.
Demokrasiyi kesintiye uğratan her türlü darbeyi, darbeciyi, darbeden çıkar uman anlayışı kınıyoruz.”