Genç, “ Genel başkanımız Muharrem İnce’nin de her fırsatta vurguladığı; “Ülkemizin en büyük beka sorunu depremdir.” ve bizler depreme “kader” demeye devam ettiğimiz sürece en büyük beka sorunu olmaya devam edecektir.
Eskişehir’imizin ova üzerine kurulu bir şehir ve alüvyon zemin kısımlarının olduğunu, Tepebaşı, Odunpazarı ve İnönü ilçelerinin fay zonunda olduğunu, 1900’lü yıllardan beri 5.0 civarında bir çok deprem olduğunu, yıllık 0.3 cm kayma olduğunu ve tek seferde 90 cm’lik kayma stresi biriktirdiğini ve bu kayma stresinin 5.8 depremi tetikleyeceğini unutmamak gerekiyor.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün riskli alan ilan ettiği 8 mahalleye zemin sıvılaşması yaşanacak ve orta şiddetli depremde mal kaybı, yüksek şiddetli depremlerde can ve mal kaybı en fazla olacak mahalleler eklemek gerekirse; Ertuğrulgazi, Sümer, Şirintepe, Uluönder, Çamlıca, Eskibağlar, Yenibağlar’dır. Porsuk çayı ve kollarının geçtiği yerlerde yaklaşık 200 m çapında ki zeminlerde en iyi ihtimalle eski yapılarımız açı kaybedecektir. 1999 Gölcük depreminde yıkılan Tarhan, Uğur, Varlık ve Mutlu apartmanları bu civarda olan binalarımızdı ve maalesef 86 vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
Parti İl Yönetimimizin Eskişehir için acil çözülmesi gereken 6 maddeden biri de şehrimizin ana harterlerinde bulunan ve yapı denetim öncesi yapılan yüksek kat ve özellikle giriş kotu +4.00 m olan dükkan katlı yapıların bir an önce yıkılması ve bulunduğu yerlere yeni yerleşim alanları yapılması gerektiği yönündedir. Bu caddeler; Sakarya 1-2 , Şair Fuzuli, Cengiz Topel, Sivrihisar, Yunus Emre ve Kızılcıklı Mahmut Pehlivan caddeleridir. Bu caddede ki yapılar deprem yönetmeliğine uygun mühendislik hizmeti almadığı takdirde, bir felaket senaryosunda Eskişehir ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya kalabilir. Çünkü bu caddeler Eskişehir’mizin lojistik ana güzergahlarıdır.
Şehrimizde, yapı denetim sistemi ile beraber yapılan yapılarda vizyon ve kalite kazanmıştır. Pilot uygulama ile başlayan sistemi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü / Yapı Denetim Sorumlu Şube Müdürlüğünün sıkı denetimi ve Merkez ilçelerimiz Odunpazarı ve Tepebaşı belediyelerin inşaat kontol birimlerinin uyumlu ve bilimsel çalışması, İnşaat Mühendisleri Odasının (İMO) elini her zaman taşın altına koyuşu sorumluluk bilinci şehrimizde yapıların güvenli ve sağlıklı şekilde kullanmamıza vesile olmuştur ve olacaktır. Bu konuda Eskişehir çoğu şehirden şanslıdır. Örnek gösterilecek bir şehirdir.
Depremden önce deprem çantamızı hazırladık, eşyalarımızı sabitledik, deprem anında berillenen alana çök kapan yaptık ya sonrası? Halkımız artık bunları biliyor ve yapıyor. Halk olarak bu süreçleri yaşadıktan sonra sorumluluk kurumlarımıza düşüyor. Depremden hemen sonra sığınma alanları ve afet toplanma alanları belirlenmeli, koordinasyonlu şekilde yaralılara müdahale ve kurtarma ekibi alanlara inmeli, çadır ve konteyner yerleri belirlenmeli ve kıyafet ve yemek desteği halka hemen sunulmalıdır. Güvenlik güçlerimiz şehirde ki kaosa hazırlıklı olmalı en ufak zafiyet vermemelidir. AFAD’ın sadece bir SMS ile tatbikatının hiçbir işe yaramadığını maalesef Pazarcık ve Elbistan’daki depremlerle acı şekilde öğrenmiş olduk.
Şehir olarak yılda iki kez ( Yaz ve Kış aylarında) deprem tatbikatlarını fiilen yapmamız gerekiyor. Bu tatbikatın baş rol oyuncusu halk, figüranlar ise; AFAD, Kızılay, Belediyeler, Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve STK’lar olmalıdır.
Deprem bir kader değil, depremle yaşamayı öğreneceğiz ölmeyi değil.”