“Öncelikle, tüm ulusumuzun kurban bayramını içtenlikle kutlar ve nice bayramlara erişmek temennisini paylaşmak isterim. Bayramlar, sadece dini vecibeleri yerine getirmek için değil; toplumsal barışı, maneviyatı, birlik ve beraberliği pekiştirmek için de çok iyi birer vesiledir. Bu anlamda bayramlarımız, çok yönlü ve derin anlamlar ihtiva eder. Lakin ülkemizde, kimsenin, ne bayram coşkusu ne de yaşama ve geleceğe dair pek bir umudu kalmamıştır. Giderek artan ekonomik kriz ve toplumsal ayrışma, insanların refah ve huzurunu olumsuz yönde etkilemekte ve bu kötü gidişe dair, müspet manada adımlar atılmadığı gibi; günü birlik ve geçici çözümlerle, devlet ciddiyetinden uzak bir yönetim anlayışı sergilenmektedir. İnsanları, sürekli ötekileştiren ve yasaklarla; toplumu dizayn etme gayretleri ile alternatif bir yönetim ve yaşam tarzı dayatma sevdasından da bir türlü vazgeçilmediğini üzülerek gözlemliyoruz. Oysa! Ülkemizin dağ gibi bir ekonomik sorunu ve bununla birlikte, giderek artan toplumsal yozlaşma sorunu vardır. İnsanların alım gücü giderek azalmakta ve mevcut sistemde, üreten insanlara gerekli destek sağlanmadığı gibi üretim koşulları ve maliyetleri de giderek artmaktadır. Bu olumsuzluklar devam eder ise önümüzdeki senelerde, bayram kutlamaları tamamen anlamını yitirecektir. En içten duygularımla, Kurban Bayramımızın huzurlu ve mutlu bir şekilde geçmesini diliyor; ancak sorumluluğumuz gereği de bu uyarıları yapma ihtiyacı hissediyorum. Zira yönetim erkini bir şekilde elinde tutun kişiler ve partiler; sorunların temeline dair ciddi bir önermeden bahsetmedikleri gibi sadece günü kurtarmak adına siyasi mesajlar vermekteler. Daha güzel yarınlara ve de bayramlara erişmek için koşulsuz olarak yapılması gereken; milli ekonomik kalkınma modeli ile ayrıştırılmış değil, bütünleştirilmiş bir toplum düzenini yeniden ve ivedilikle hayata geçirmektir”