Uzmanlar, idrar yaparken ağrı, idrarda kan, mide bulantısı ya da kusma, sık idrara çıkma, ateş ve titreme gibi durumların böbrek taşı hastalığının belirtilerinden olduğuna dikkat çekerek, taşların gerçekleştirilen operasyonla yok edilebildiğini belirtiyor. Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Halil Başar, böbrek taşı oluşumu, taşın nasıl kırıldığı ve böbreklerin nasıl korunması gerektiğine ilişkin İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu.

Böbrek taşı oluşumunda iç ve dış sebepler

Böbrek taşı oluşumunun iç ve dış sebepler olarak ikiye ayrılması gerektiğini ifade eden Başar, “İç sebepler vücudun kendi yapısına ilişkin sebeplerdir. Buna genetik olayını da eklememiz lazım ama ona rağmen daha çok vücudun kendi metabolizması bu konuda rol oynuyor. Dış sebeplere gelecek olursak; daha çok sıcak iklimde yaşayanlarda vücut suyu harcaması daha fazla. Ayrıca günlük idrar miktarı belki birazcık daha azalıyor. Onlar da dakikalık idrar filtrasyon oranı düştüğü için taş oluşumlarına daha çok meyilli olabiliyor” dedi.

“İdrar kanalındaki gerilme bize ağrı şeklinde uyaran oluyor”

Böbrekteki küçük taşların kendisini şiddetli ağrı ve idrarda kanama şeklinde hissettirebildiğini kaydeden Başar, “Taş ağrısı aslında kolik tarzı diye tarif ettiğimiz bir ağrı. Ani gelir ve kıvrandırır tarzdadır. O kolik ağrı belki yaklaşık 30 dakika sürdükten sonra azalır. Bunun sebebi de o taş, idrar kanalında gerilmeye sebep oluyor. O gerilmelerde ağrı şeklinde bize bir uyaran oluyor. Bunun yanında o taş, idrar kanalı duvarını tırmaladığı için orada ufak kanamalara da sebebiyet verebiliyor. Dolayısıyla taş ağrısı çekenlerde idrarda kanamalar görebiliyoruz” diye konuştu.

“Hasta yaklaşık bir buçuk saatlik ameliyat süreci içerisinde tüm taşlarından kurtulabiliyor”

Böbrekte oluşan 2 santimetrelik büyük taşları sırt bölgesinde açılan bir santimetrelik kanallar sayesinde kırabildiklerini ve vücuttan çıkarabildiklerini vurgulayan Prof. Dr. Başar, “Hasta yaklaşık bir buçuk saatlik ameliyat süreci içerisinde tüm taşlarından kurtulabiliyor. Eğer taşlar iki santimetreden küçükse ve böbrekteyse o zaman idrar kanalına giriyoruz, oradan mesaneye ve idrarın, böbrekten mesaneye açılan kanalın ağzından içeri girip böbreğe kadar çıkabiliyoruz. Böbreğe çıktığımızda taşı görüp, o taşı yine toz haline getiriyoruz. Vücut ondan sonra o toz haline gelen taşı idrarla atıyor. Bazen de taşın 3-4 milimetrelik bir kısmı kırıntı olarak kalabiliyor. Onların da rahat düşmesi için böbrekten mesaneye kadar o drenajı sağlayacak bir kateter yerleştiriyoruz. O kateter sayesinde o küçük taşlar da böbrekten mesaneye düşebiliyor” ifadelerini kullandı.

“Güne suyla başlayın, suyla bitirin”

Başar, şöyle devam etti:

“Güne suyla başlamak ve bitirmek, böbrekleri ve vücudu susuz bırakmamak; taş oluşumuna koruyucu yaklaşımda birincil olarak aklımızda tutacağımız ve uygulayacağımız prensip diye düşünüyorum. Hastalarımın hepsine de bunu öneriyorum” diye konuştu.

Başar, taşların yapısına göre çeşitlilik gösterdiğini ancak yüzde 90’ını kalsiyum oksalat taşlarının oluşturduğunu ifade etti. Başar, taş hastalıklarının nüksetmemesi için beslenme alışkanlıklarının ağırlıklı olarak sebze ve lifli gıdalar olarak düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca Başar, bol sıvı tüketiminin ve ideal kilonun korunmasının önemli olduğunu kaydetti.

Kaynak: iha