Saadet Partisi Kadın ve aile politikaları başkanı Mürşide Serap Demir 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Bu gün 8 mart…

Bu vesile ile kadınlar olarak yaşadığımız sorunları ve beraberinde çözüm yollarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bugün kadınların en büyük problemi geçim sıkıntısıdır.

Çalışmak zorunda kalan kadınımız “çalışma hayatı” içinde

büyük zorluklar yaşamaktadır.

 Evine gelir getirebilmek için,

ağır şartlarda,  

uygun olmayan zaman ve zeminde,

sosyal güvenceden mahrum statüde ve 

ucuz işgücü olarak çalışmak durumunda kalmaktadır.

Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da,

bu yasaların uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik,

özel sektör başta olmak üzere bir çok alanda büyük bir mağduriyet

oluşturmaktadır.

Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade adalet ilkesi ile düzenlemek devletin asli vazifesidir.

Özellikle düşük ücret ile çalışan kadınların, sorumlu oldukları çocuk ve

yaşlı bakım hizmetlerinin,

devlet tarafından “sosyal devlet” anlayışıyla karşılanması için, 

gerekli düzenlemelerin yapılması, atılacak önemli bir adımdır.

Bir başka önemli bir gerçek daha var.

Üreten insan mutludur. Ancak üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir.

Bu yargı, tüm hayatını,   ailesi ve çocuklarına adayan ve  bunu tercih eden

“ev hanımı” nı değersizleştirmektedir.

Kadın, yaradılışı gereği analık vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur.

Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk mürebbiyedir.

Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir.

Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların,

ev hanımlarının, “özlük haklarının verilmesi” için yapılacak

düzenlemeler bir lütuf değil, en doğal hakkın teslimidir.

Kadın intihar ve cinayetleri, şiddet ve istismar vakaları, bu memleketin en derin yaralarıdır.

Bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermek hepimizin insanlık vazifesidir.

Tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında ayağa kalkmak öncelikle inancımızın gereğidir.

Kişinin “biricik hayatı” hiç kimsenin tekelinde değildir.

…Ve fiili duruma ceza, en üst seviyeden verilmelidir.

Bu gün kadını;

 

yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir unsuru,

Şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp,

çalışan, düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, ilham veren

yanının görünmesine,

Bilimin, sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın, sevginin

 

öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının desteklenmesine

hepimizin ihtiyacı var.

Toplumun inşasındaki büyük pay sahibi olarak kadın,

Anne olarak, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer,

bilim insanı olarak,

Fabrikada işçi, tarlada köylü, pazarda esnaf,

ticaret erbabı ,iş kadını, yönetici olarak,

toplumun her alanında

çalışan ,üreten,

iradesini kimsenin etkisinde kalmadan,

her türlü mahalle baskısının dışında ,

özgür ve özgün şekilde ortaya koyarak,

daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli unsurdur.

Sahip olduğu özelliklerin farkında olarak bu potansiyelini;

İyinin, güzelin, faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanan kadın,

 

Dünyayı imar eder, medeniyeti inşa eder, toplumu ihya eder…

Değerli basın mensupları,

Son söz olarak,

Kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve fedakarlığı ile ülkemizin aşamayacağı engel yoktur.

..Ve biliyoruz ki, kadınların değer katmadığı hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum eksik kalacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken,

Katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum."