Eskişehir İYİ Parti Milletvekili Dr. Arslan Kabukcuoğlu Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde “ idare mahkemelerince iptal edilen Çevre Etki Değerlendirme ( ÇED ) olumlu ve ÇED gerekli değildir kararlarına” dikkat çekti.

              1993 yılında ÇED yönetmeliğinin çıkartılmasının ardından toplamda 5.728 ÇED Olumlu Kararının 5061’inin 2002-2019 yılları arasında, yine aynı şekilde toplamda 63.112 ÇED Gerekli Değildir kararından 57.916’sının da 2002-2019 yılları arasında alındığını ifade eden Kabukcuoğlu, “ Bu kararları verme yetkisi bakanlığa aittir. Bakanlık planlanan faaliyetin gerçekleşmesi ve işletmenin açılmasıyla çevreye yapacağı etkileri ve muhtemel sonuçlarının değerlendirdiği raporları inceleyip çevre açısından sakınca görülmediğini belirten kararlar vermektedir. Ancak Bakanlığın bu kararlarına karşı idare mahkemelerinde açılan davaların akıbetine baktığımızda ortaya çok vahim durumlar çıkmaktadır. Bu davalarda verilen kararların Anayasa başta olmak üzere, çevre hukuku ve planlama ilkelerine, hukuka ve bilimsel gerçeklere ile kamu düzeni ve kamu yararına aykırılıkların olup olmadığının tespitini isteniyor. Son olarak Eskişehir ve komşu ilerimizi ilgilendiren, Türkiye’nin en büyük su kaynaklarından biri olan Murat Dağı’nda maden işletme faaliyetleri için verilen ÇED Olumlu kararı Kütahya İdare Mahkemesince iptal edildi. Kararın gerekçesine baktığımızda bu vahim durumu görebiliyoruz. Gerekçede; maden işletme faaliyetinin yaratacağı risklerin, dava konusu ÇED raporu ile alınması taahhüt edilen tedbirler ile giderilmesinin mümkün olmadığı ortaya konulmuştur. ÇED raporları adeta çevreyi korumak, iktidar o bölgede binlerce yıldır yaşayan yöre halkının taleplerini ve endişelerini karşılamak yerine, ÇED Raporlarıyla ilgili kararları oldubittiye getirip, geri dönüşü zor durumlar yaratmaktadır.” Dedi

              Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Eskişehir Kaymaz’da bulunan Koza Altın İşletmeleri’nin yapmayı planladığı 2. Maden Atık Depolama Tesisinin, çevreye bölge insanın sağlığına, tarım ve hayvancılığa, yaban hayata zarar vereceğine, bölgede süren binlerce yıllık yaşamın verilen ÇED olumlu kararıyla tehlikeye girdiğini söyleyen Kabukcuoğlu, “ geçen hafta TBMM’de yaptığım basın toplantısıyla, hemşerilerimizin hassasiyetlerini gündeme getirdim. Bu atık depolama tesisi için verilen ÇED Olumlu kararı, kamu otoritesinin beklentisini kapsamasına rağmen, yöre halkının endişelerini dışarıda bırakmaktadır. Yıllarca hakimi oldukları, korudukları, ekonomik katkı sağladıkları bu tabiat, oradaki inanların ellerinden alınmaktadır. ÇED Raporlarına verilecek karar, Anayasamızda güvence altına alınan Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ölçüt alınarak verilmelidir. Aksi takdirde hukuk işlediğinde bu karar iptal edilmektedir” dedi.

              İYİ Partili Kabukcuoğlu önergesinde, 2002 ve 2019 yıllarında ÇED Raporlarına Bakanlık tarafından verilen kararlarla ilgili olarak, Bakan Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle aşağıdaki soruları yer verdi:

  1. Bakanlığınızın 2002-2019 yılları arasında vermiş olduğu ÇED Olumlu Kararlarının kaç tanesi yetkili İdare Mahkemesine açılmış davalar sonucunda iptal edilmiştir? Danıştay İdare mahkemelerinin bu yönde vermiş olduğu kararların kaçını onamıştır?
  2. Bakanlığınızın “ÇED Gerekli Değildir" kararının verilmesi konusundaki yetkisini Valiliklere devrettiği durumlarda, Valiliklerin 2002-2019 yılları arasında vermiş olduğu “ ÇED Gerekli Değildir” kararlarının kaçı için yetkili idare mahkemelerinde dava açılmıştır?
  3. İdare Mahkemelerince iptal edilen ÇED Gerekli değildir kararı verilen projelerden kaçına karar kesinleştikten veya temyiz süresi geçtikten sonra ÇED Olumlu Kararı verilmiştir?
  4. Hukuka ve kanunlara uygun olarak hazırlanmamış ÇED raporlarına Bakanlığınızın ve Valiliklerin vermiş olduğu   “ÇED Olumlu” ve “ÇED Gerekli Değil”  kararlarının iptal edilmesinin, kamu adına çevreyi korumakla görevli olan Bakanlığınıza duyulan güveni zedelediğini düşünüyor musunuz?
  5. 2008 yılından itibaren ÇED yönetmeliğinde yapılan 27 değişikliğin, kamuoyunda “ çevrenin korunması yerine şirketlerin daha kolay sonuca gitmesi” için yapıldığı algısı oluşmuştur. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?