Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Hilal Aktaş, seçici konuşmamazlığın genellikle 3-7 yaşları arasında ortaya çıktığını söyledi.

 Psikolog Hilal Aktaş, Selektif Mutizm’i; çocuğun konuşma becerisi olduğu halde konuşmanın gerektiği sosyal ortamlarda (okul, oyun parkları, vs.) konuşmaması olarak tanımladı. Bunun bir çocukluk çağı kaygı bozukluğu olduğunu ifade eden Psikolog Aktaş, şunları söyledi: “Çekingenlik ve çocuğun konuşmayı tamamen reddetmesinden farklıdır. Bir iletişim bozukluğu ya da gelişimsel gecikme ile de bir ilgisi yoktur. Bu seçici konuşmamazlık (selektif mutizm) çocuğun kendisini güvende hissettiği yakın çevresinde yaşanmaz. Çocuk konuşacağı kişileri seçer (örneğin: anne-baba, çevredeki birkaç kişi) ve bunlar dışındaki kişilerle konuşmayı reddeder.” Uzman Psikolog Hilal Aktaş, genellikle 3-7 yaşları arasında ortaya çıkan selektif mutizmin, çocuklar okula başladıklarında ilk olarak öğretmenleri tarafından fark edildiğini anlattı ve konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

 NEDENLERİ NELER

 Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Hilal Aktaş Selektif mutizmin nedenlerinin kesin olarak açıklanmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Fakat bu çocukların kaygıya genetik olarak yatkın oldukları bilinmektedir. Selektif Mutizm’in ortaya çıkmasında en büyük etkenin; stresli bir ortamda bulunmak olduğu düşünülür. Genel olarak çocuk okula başladığında ortaya çıkar (kreş, anaokulu ya da ilkokul). Bu yeni ortamda hiç konuşmazlar ve okuldaki çeşitli sosyal etkinliklerin dışında kalırlar. Bu durum okula yeni başlayan çocukların adaptasyon sürecinde gösterdikleri davranışlarla karıştırılmamalıdır. Selektif Mutizm’in travma yaşamış, ebeveynini kaybetmiş çocuklarda da görülme olasılığı yüksektir.”

 ÖZELLİKLERİ NE

 Selektif Mutizmli çocukların özelliklerini de anlatan Psikolog Aktaş şunları kaydetti: “Annelerine bağımlı davranışlar sergilerler ve ayrılık kaygısı yaşarlar. Sosyal ortamlarda diğerlerine göre daha utangaç, daha çekingen, daha içe kapanık, hassas ve endişelidirler. Evde çok rahat bir şekilde konuşabilirler fakat dışarıya çıktıklarında etrafta seslerini duyabilecek birileri varsa, anne ve babalarıyla da konuşmazlar ya da kulaklarına fısıldayarak konuşurlar. Kreşte bir kenarda yalnız olmayı tercih ederler ve oyun gruplarına katılmazlar. Yalnız bir şeylerle ilgilenmeyi tercih ederler. İhtiyaçlarını kafalarını sallayarak, elleri ile işaret ederek belli ederler ya da istekleri anlaşılana kadar tepkisiz ve hareketsiz kalabilirler.”

EĞER ÇOCUĞUNUZ YA DA ÖĞRENCİNİZ…

Psikolog Aktaş ailelerin nelere dikkat etmesi gerektiğine de değindi. Aktaş şunları söyledi: “Aile içinde normal olarak konuşuyorken bunun dışındaki farklı sosyal ortamlarda (örneğin okulda ya da oyun parkında) konuşmuyorsa. Bu durum çocuğun eğitim hayatını, okul başarısını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkiliyorsa. Okulda belirli bir alışkanlık süresinden sonra (en az 1 ay) çocuk günlük aktivitelere katılmıyor ve diğer çocuklarla veya öğretmeniyle iletişime geçmiyorsa. Herhangi bir dil ve konuşma problemi (konuşulan dili bilmemesi, kekemelik, vs.) olmadığı halde bu durumu yaşıyorsa. Konuşmamanın, iletişim bozukluğuna ya da psikotik bir sürece bağlı değilse. Selektif Mutizm’den şüphelenebilirsiniz. Bu durumda en kısa sürede profesyonel bir yardım almak için bir uzmana başvurmanız önerilir.”

 NASIL DAVRANMALI

 Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Hilal Aktaş çocuklarında Selektif Multizm görülen ailelerin çocuklarına nasıl davranması gerektiğini ise şu sözlerle açıkladı: “Konuşması için çocuğu kesinlikle zorlamayın ve asla baskı uygulamayın. “Niye konuşmuyorsun?” “Ne oldu?” gibi sorular sormayın. Ödül ve ceza yöntemine asla başvurmayın.Çocuklara güven verin ve onların yanında olduğunuzu hissettirin.Çocuklarının başarılarını ve çabalarını fark edin, onları övün. Çocuklarınızı destekleyin, zorlandıkları ve engellendikleri durumlardaki duygularını anladığınızı göstermeye çalışın. Selektif mutizm hakkında kendinizi bilgilendirin. Selektif mutizmin bir uzman tarafından takip edilmesi önerilir. Uzman desteği sırasında çocukların hemen konuşmasını beklenmemelidir. Tedavide ailenin ve öğretmenin uzmanla işbirliği içinde olması önemlidir. Sürecin yavaş ve uzun olabileceğini unutmamalıdır.”

 

Editör: TE Bilişim