İnmeye karşı ’’zaman beyindir’’ yaklaşımının hayat kurtardığına dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Dr. Özge A. Kadırhan, Covid-19’un beyinde damar tıkanıklığına neden olup olmadığı sorularının cevaplarını paylaştı.

Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Özge A. Kadırhan, beyin damar tıkanıklığı olarak bilinen ’inme’nin dünyada en sık gözlenen önemli özürlülük ve ölüm nedenlerinden biri olduğunu belirterek, ’’Toplumda yaygın şekilde bilinenin aksine sadece yaşlı bireylerde değil, herhangi bir bireyde beyin damar tıkanıklığı meydana gelebilir. Dikkatli olmak şart’’ dedi.

İnmenin beyin kan damarları ve beyin dokusunun gerekli besin ve oksijen taşıyan damarların bir pıhtı ile tıkanması (yüzde 80) ya da yırtılması sonucu kanama ile (yüzde 20) meydana geldiğini açıklayan Kadırhan, ’’Bu olay meydana geldiğinde beyin dokusu kan ve oksijen desteği alamaz, dakikalar içerisinde milyonlarca değerli beyin hücresi hasarlanır. Bu durumda nörologlar olarak ‘zaman beyindir’ mottosu ile inme hastasına yaklaşırız. Bu dönemde ne kadar erken inme tanısı konur, hasta yakınları ne kadar bilinçli olursa, hasta tedavisi kısa sürede başlar ve rehabilitasyon süreci daha kısa ve tam ya da tama yakın iyileşme olabilir’’ diye konuştu.

Kadırhan, beyin damar hastalıkları bulguları hakkında ise, ’’İnme belirtilerinin toplum tarafından tanınması, hastaların tedavi olanaklarına vakit kaybetmeden ulaşmasında en önemli faktördür. Hasta ve hasta yakınları özellikle ani gelişen vücudun bir tarafında olan -asimetrik- şikayetlere dikkat etmelidir. İngilizcede en sık görülen üç bulgunun baş harfleri ile ‘fast’ kelimesi oluşturulmuştur’’ diyerek bulguları şöyle sıraladı:

"Hastanın gülümsemesini isteyip, yüzünde gülümseme hareket ile ortaya çıkan asimetri, yüzde kayma var mı kontrol edilmelidir. Hastanın her iki gözünü kapatması istenerek, her iki kolunu kaldırması istenir, kollarda güçsüzlük var mı kontrol edilir. Hasta ile konuşulmalı, hastaya basit kelime tekrarı yaptırılmalı, hasta ağzında geveleyerek mi konuşuyor ya da konuşulanı anlıyor mu kontrol edilmelidir. Eğer bu bulgulardan herhangi biri varsa 112 aranmalıdır."

Diğer bulguların da önemli olduğuna işaret eden Dr. Kadırhan, ’’Yüz, kol veya bacakta ani gelişen his kaybı, uyuşukluk, aniden gelen hatırlama güçlüğü, aniden yürümede zorluk, dengesizlik ve nedeni bilinmeyen ani baş ağrısı ya da ani görme kayıpları da dikkat edilmesi gereken bulgular arasındadır. Bu durumlarda hasta veya yakını hemen 112’yi aramalı, beyin damar hastalığı yönünden bilgilendirme yapmalıdır’’ önerisinde bulundu.

TEKRAR ETME RİSKİ İKİ KAT FAZLA

Beyin damar tıkanıklığı olan bir kişinin yeniden aynı olayı yaşama ihtimalinin diğer sağlıklı bireylere göre iki kat fazla olduğuna dikkat çeken Kadırhan, ’’Yapılan çalışmalara göre inme tekrarı ilk olaydan beş yıl içinde dört inme hastasının birinde olabilmektedir’’ dedi. Kadırhan, şu tavsiyeleri paylaştı:

’’Uygun tedavilerle önlenebilir ve uygun zamanda müdahale ile sekelsiz (özürlülük olmadan) iyileşme sağlanan beyin damar hastalıkları tedavisinde üç önemli tedavi yöntemi mevcuttur. Öncelikle beyinde damar tıkanıklığını önlemek için şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, yüksek kolesterol, kalp ritim bozukluğu, obezite ve şah damarı olarak bilinen beyne kanı taşıyan karotid arter kireçlenme hastalığı risk faktörleri varsa bu risk faktörlerine yönelik olan tedaviler belirlenmelidir. Beyinde damar tıkanıklığı geliştikten sonra ilk saatlerde ise beyinden oluşan pıhtıyı eritici ilaç ‘trombolitik tedavi’ ya da oluşan pıhtıyı angiografik olarak tıkadığı damardan uzaklaştırmak ‘trombektomi’ inme tedavi yöntemleri arasındadır.”

“DOĞRU HASTA SEÇİMİ İLE İYİ KLİNİK SONUÇLAR ALINABİLİR”

Trombolitik tedavinin yani pıhtı eritici tedavi özellikle hastanın şikayetleri başlamasından sonraki ilk dört buçuk saatte uygulanabileceğine dikkat çeken Kadırhan, “Beyni besleyen orta ve büyük boy bir damar tıkanıklığına bağlı olarak meydana gelen ağır felç durumlarında bu pıhtı eritici tedavi tek başına damarın açılmasında yeterli olamamaktadır. Kasık yoluyla yapılan anjiyografi yönteminde (endovasküler rekanalizasyon (trombektomi-tromboaspirasyon) tıpkı kalp damarında olduğu gibi katater ile tıkalı damara ulaşılarak, tıkalı bölgedeki pıhtı, pıhtı eritici ilaç veya stent, balon, pıhtının emilmesi, parçalanması yöntemi ile özellikle inmenin ilk 6 saati, yeni yayınlanan inme kılavuzu ile 6-24 saat içerisinde de beyin görüntülemeleri desteği ve doğru hasta seçimi ile iyi klinik sonuçlar alınabilmektedir” dedi.

Hastalarda özürlülük meydana gelmiş ise fizik tedavi ile rehabilite edilmesinin üçüncü tedavi aşaması olduğunu söyleyen Dr. Kadırhan, “İnme sadece beyin dokusu ile ilişkili bir hastalık değildir, kişinin tüm vücudu ile ilgili sistemik bir durumdur. Düşünsel zorluk, çevreye olan farkındalığın azalması, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, karar vermede zorluk, hafıza problemleri ve sıklıkla ruhsal problemlerde de sürece eklenir. Hastanın inme sonrasında da ek şikayetleri dikkatlice ele alınmalı tedavileri değerlendirilmelidir’’ ifadelerini kullandı.

Kadırhan, inmenin önlenebilmesi için bireylerin günlük yaşantısındaki pek çok alanda dikkatli olması gerektiğini belirterek, ’’Sağlıklı beslenme, boy-kilo ve bel-kalça oranının ideal ölçülerde olması, stres düzenlemesi, düzenli fiziksel aktivite, sigara içmemek önemli tedbirlerdir. Bu sayede, damarsal risk faktörü olarak adlandırdığımız şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol seviyelerinin tedavi ve kontrol edilmesi ile beyin damar hastalıklarında birincil korunma sağlanabilir’’ dedi.

COVİD-19 BEYİNDE DAMAR TIKANIKLIĞINA NEDEN OLUR MU

Son günlerde Covid-19 virüsünün beyin-sinir tutulumuna neden olup olmadığına ilişkin soruların gündemde olduğunu söyleyen Kadırhan, ’’Böyle bir şey var mı, bulgular nasıl oluyor gibi sorular gündeme geldi. Pandemi ile birlikte yayınlanan ilk güncel çalışmalarda virüsün vücuda girdikten sonra akciğer tutulumu sonrası akciğerlerin de çalışmasında görev alan sinirler yolu ile beyne ulaşıp beyinde solunum merkezinde iltihaplanma yaparak (ensefalit tablosu) akciğer solunum kapasitesini etkileyebildiği, ikincil olarak pıhtı oluşumunu arttırıcı faktörleri kanda arttırarak, pıhtı oluşumuna yatkınlık sağlayabilir ve beyin damar tıkanıklıkları meydana gelebilir şeklinde bilgiler verildi. Özellikle hiçbir risk faktörü olmayan genç ya da yaşlı bireylerde yaş fark etmeksizin ortaya çıkan beyin damar tıkanıklıklarında Covid-19 hastalığı olabileceği belirtildi. Son dönemde yayınlanan çalışmalarda ise koku sinirinde zedeleme sonucu aniden gelişen hiç koku alamama ve başı sıkıştırıcı tarzda olabilen, başın hem önünde (frontal) hem de arkasında (oksipital) olan baş ağrısı şeklinde de şikayetlerin olabileceği vurgulandı’’ açıklamasında bulundu.

(İHA)