Depremin yalnızca fiziksel olarak değil psikolojik anlamda da yıkımlara neden olabileceğine dikkat çeken Özel Ümit Tıp Merkezi Psikoloğu Seda Gün Namal, deprem sonrasında özellikle çocuklara nasıl davranılması gerektiğine ilişkin bilgiler verdi..
İzmir depremin psikolojik etkilerine dikkat Psikolog Seda Gün Namal, “Ani ve beklenmedik olması sebebiyle travmatik etikleri gözlemlenebilecek bir doğal afet yaşandığını söyleyebiliriz. Depremi özellikle yaşayan, depremde yaralanan, yakınlarında yaralanmalar olan, deprem sonrası anlarda sürece bağlı yakınına ulaşamayan, yakınlarını kaybeden kişilerde bazı psikolojik tepkiler görülebileceği gibi duyan, gözlemleyen yetişkin ve çocuklarda da bazı psikolojik tepkiler ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.
Namal, depreme bizzat şahit olmasa dahi geçmiş dönemde deprem yaşantısı olan kişilerin ya da bu konuda anksiyete yaşayan bireylerin bundan etkilenme ihtimalinin daha fazla olduğunu belirtti.
KORKU, SUÇLULUK, BEDENSEL AĞRILAR
Deprem sonrası insanlarda farkı sorunlar gözlenebileceğini aktaran Psikolog Seda Gün Namal, bunları şöyle açıkladı:
“Şok, donakalma, panikleme deprem hala oluyor gibi hissetme, korku, suçluluk, olayla ilgili sıklıkla konuşmak isteme, konuşmak istememe, içe kapanma, konsantrasyon güçlükleri, bedenin çeşitli bölgelerinde fiziksel olarak ifade edilemeyen ağrılar, uyuyamama ya da uzun saatler uyuma, kabus görme, depremin olduğu saatte yaşanan huzursuzluklar, iştah artması ya da iştahta azalma, hiçbir şey yapmak istememe ya da aşırı uyanıklık hali, aklını yitiriyormuş düşüncesi, ölüm korkusu, özellikle yakınlarını kaybedenler için hayatta kaldığı için suçluluk ve utanç, olayla ilgili zihinde tekrar eden deprem görüntüleri, sesler, deprem sesini anımsatan irili ufaklı seslerden aşırı irkilme, olayı hatırlatan yer ve kişilerden kaçınma gibi bazı tepkiler gözlemlenebilir.”
ÇOCUĞUN TEPKİLERİ
Özellikle böyle doğal afetlerde çocuklarda aşırı korku, kaygı ve üzgün bir ruh hali görülebileceğini belirten Namal, “Depremi yaşamış, yakınlarının yaşadığına şahit olmuş ya da medya aracılığı ile maruz kalmış çocuklarda anne-babadan ayrılmada yoğun kaygı hali, günlük aktivitelerde azalma, fiziksel olarak açıklanamayacak bedensel ağrılar, uyku ve yeme problemleri, gelişimsel olarak önceki yaş dönemlerine gerilemesi, çabuk sinirlenme gibi belirtiler gözlemlenebilir” ifadelerini kullandı.
Bunların çocuğun normal tepkiler verdiğini gösterdiğine dikkat çeken Psikolog Namal, “Bu tepkiler ‘anormal’ bir duruma karşı verilmiş ‘normal’ ve olağan tepkilerdir. Bu psikolojik tepkilerin zamanla azalmasını bekleriz. Deprem sonrası yaşanan bu belirtilerin 1 ay süreyle azalma göstermemesi ve artması durumda profesyonel bir destek alınması uygun olur” diye konuştu.
NELER YAPILABİLİR
Bu belirtiler yaşanırken mümkün olduğunca günlük rutinlerin devam ettirilmesi gerektiğini ifade eden Namal, şu önerilerde bulundu:
“Günlük akışımızı koruyalım. Uyku ve beslenme alışkanlıklarımızı devam ettirmeye çalışalım. Yaşadıklarınızı yakın çevrenizle paylaşarak, günlük tutarak, gevşeme egzersizleri yaparak, kendinize sakinleştirici telkinlerde bulunarak başa çıkmanıza yardımcı olabilirsiniz. Çocuklarla duyguları hakkında konuşabilir, resim yapabilirsiniz. Olay yaşanmamış gibi davranmak ya da unutması için bir çaba içerisine girmek sağlıklı değildir. Çocuğun bu konuyu anlamasına uygun kısa, net bir ifade ile yardım edin. Çocuk bu süreçte sizinle uyumak isteyebilir, izin verebilirsiniz Olayı medya aracılığı ile gözlemliyorsanız günün her anı günlük akışınızı etkileyecek düzeyde izlemeyin. Sağlığınız açısından kendinize sizi rahatlatabilecek, iç huzurunuzu sağlayacak daha önce iyi gelen etkinliklerde bulunun. Çocuğun yanında deprem ile ilgili konuşurken sakin kalmaya özen gösterelim. Çocuklar ailelerini referans alırlar; eğer kaygılı ve aşırı paniklemiş halinize şahit olurlarsa çocuk yaşanan durum karşısında çaresiz hissedebilir. Sakin kalamıyorsanız bile sakin görünmeye çalışın. Bunu sağlamak sizin için güç ise bir uzmandan destek alabilirsiniz. Deprem bölgesinde iseniz travma, afet ve kriz birimi ile iletişime geçebilirsiniz.”