Dil Bayramı nedeniyle açıklama yapan Eğitim İş Sendikası Eskişehir Başkanı Hüseyin Yurtman, dilin iletişim aracı olarak, toplumda yaşayan insanlar arasında, duygu, düşünce ve inanç birliğini oluşturan ve toplumsal yapıyı güçlendiren en güçlü ortak bağ olduğunu söyledi.
Ulusal kültürümüzün temel taşı olan Türkçemizin, ulusal birliği sağlayan en büyük zenginliği olduğunu ifade eden Yurtman, “Dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz parçası olarak gören Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de, çağdaşlaşma sürecinde dilimizin geliştirilmesinde ve yabancı sözcüklerden arındırılmasında katkıları sınırsızdır” dedi.
Atatürk’ün 26 Eylül 1932’de bizzat başkanlık ettiği ve başlangıç gününü her yıl Dil Bayramı olarak kutlanan I. Türk Dili Kurultayı ile yaşama geçirilen Dil Devrimi’nin; Türkçe'nin, yapısı, söz varlığı ve diğer dillere olan etkisiyle güçlü bir dil haline gelmesi bakımından büyük önem taşıdığını kaydeden Eğitim İş Sendikası Eskişehir Başkanı Hüseyin Yurtman şunları söyledi:
“Türkçe'nin, kendi öz değerlerine dayanan, çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayan bir eğitim, bilim, kültür ve sanat dili durumuna gelmesini amaçlayan Atatürk, dilimizin korunması ve yabancı dillerin etkisinden arındırılması amacıyla da Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile de malvarlığının büyük bir bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na bırakmıştır.
Ancak 12 Eylül’ü izleyen karanlık günlerde dil de din gibi siyasetin aracı haline getirilmiş, Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na saldırılar yoğunlaştırılmıştır. Harf ve Dil Devrimleri üstünden asıl hedef hep Atatürk’tü. Atatürk ile toplumun bağının koparılması, Atatürkçü düşüncenin engellenmesi gerekiyordu. İşte bu nedenle Atatürk’ün vasiyetnamesini çiğnenerek bu iki kurumun kapısına kilit vurulmuştur. Yarım yüzyıllık özerk kurumlar, Başbakanlık’ta oluşturulan bir devlet dairesine bağlanmıştır.
Yazık ki bugün de dilimiz üzerinde aynı oyunlar oynanmakta ve dilimize yönelik saldırılar eğitim üzerinden yoğunlaştırılmaktadır. Bir yandan tüm okullarımız imam hatipleştirilirken okullarımızda Arapça egemen dil durumuna getirilmeye çalışılmaktadır.
Eğitim-İş, Atatürk devrimlerine sahip çıkmanın gereği olarak, dil birliğinin parçalanmasının, birlik ve bütünlük içinde yaşayan ulusumuzun parçalanması anlamına geldiğini bilir.
Türkçemizin bugün karşı karşıya bulunduğu; yabancı sözcüklerin kullanımının özendirilmesi, dilin yozlaşması ve yanlış kullanımı gibi tehlikelerden arınarak geleceğe zengin bir dil olarak taşınması hepimizin duyarlılığını ve ortak çabalarını gerektirmektedir.
Eğitim-İş olarak tüm ulusumuzu, aydınlarımızı dilimize, kültürümüze sahip çıkmaya, özgün bir düşünce ortamı yaratmak için dilimizi özenli kullanmaya, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya çağırıyor, Dil Bayramımızı kutluyoruz.”