“Kasım ayı, biz Demokratik Sol’cular için oldukça hüzünlüdür; zira Büyük Atatürk gibi partimizin kurucusu ve kuramcısının da ebediyete intikal edilişinin burukluğunu yaşatır. Onursal Genel Başkanımız Sn Bülent Ecevit’e karşı; manevi görevlerimizi yerine getirdiğimiz gibi dünyevi sorumluluklarımızın da bilinciyle, bizlere mirası olan DSP felsefesini, yeniden iktidar yapmak için azimle çalışmakta kararlıyız.

Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu; başta ekonomi olmak üzere, her türlü yıkımın, başlıca sorumlusu olan AKP iktidarından kurtulmak için muhalefet partileri olarak, her türlü çalışmayı birlikte ve koşulsuz sürdürmeliyiz. Bu sebeple; 6’lı masanın çalışmalarını çok önemsemekle beraber, masanın, sol düşünceyi yeterince güçlü kılmadığını ve bu anlamda toplumun belli bir kısmını da dışarıda bıraktığı endişesini taşımaktayız. Son günlerde, masanın genişleme ihtimali konuşulsa dahi bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğiyle ilgili de soru işaretleri mevcuttur. Ayrıca, rutin olarak sürdürülen bu görüşmelerden hala somut bir sonuç çıkmıyor olmasının, muhalif seçmeni giderek sandığa küstürmekte ve umutlarını kırmakta olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.

Kamuoyunda ve vatandaşların zihninde oluşan; DSP’nin neden masada olmadığına yönelik soruların cevap bulması bir yana, masanın kurucu partisi, partimize karşı mesafeli duruşunu sürdürmekte ve bu yapının, mevcut haliyle kalmasından yana bir tutum sergilemektedir. Bu manada, DSP’nin eksikliğine dair soruların muhatabı da bizler değil, masa etrafında bir araya gelen liderlerdir. Sn Akşener’in, bu mutabakatı genişletme ve daha büyük kitlelere ulaşma gayretini çok kıymetli bulmakla birlikte, sonuç alabileceği konusundaki kaygılarımızı da muhafaza ediyoruz; zira Sn Kılıçdaroğlu’nun, 6 partinin halkı temsil etme konusunda yeterli olduğu yönündeki beyanatı da kamuoyunun malumudur.

Buradaki en önemli soru! Ülkemiz ve laik devlet düzenimizle ilgili ciddi kaygılar mevcut iken, ayrıca, vatandaşlarımızın alım gücü ve refah seviyesi her geçen gün düşmüş, iktidarın;  hukuk tanımazlığı, toplumdaki huzursuzluk ve suç oranları artmış ve yozlaşmanın kaygı verici boyutlara ulaştığı bir ortamda, DSP’nin tüm bu olumsuzluklara karşı seyirci kalıp kalmayacağı sorusudur.  Elbette ki, Bülent Ecevit’in idealleriyle kurulan bir partinin, memleketin meseleleri söz konusu olduğunda her türlü özveride bulunacağı ve mutlaka çözüme yönelik başka yollar açacağı da bilinmelidir.

Bugün ülkemizde, neredeyse her 10 evden 7’sinin mutfağında yangın vardır. Sefalet endeksi dahi korku verici boyutlarda artmış ve cumhuriyet tarihimizin; savaş dönemlerinden sonraki en kötü günlerinin yaşandığı tespitleri yapılırken, kaybedilecek bir gün dahi yoktur. Ya güçlü bir muhalefet bloğu olarak, ortak akılla sorunlarımızı çözmek veya DSP’nin öncülüğünde yeni bir yol çizip, her şeye yeniden başlamak zorundayız. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsundan başladığı; tıpkı Bülent Ecevit’in 1985’te, DSP ile halk ve hak için, yeniden meydanlara indiği gibi. Ülkemiz için böyle bir mücadeleyi başlatmakta birinci vazifemiz olmalıdır”

Editör: Mustafa YILDIRIM