Gezi olaylarında yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz ölüm yıl dönümünde anıldı. Olay yerinde bir araya gelen KESK-DİSK – EBTO – TMMOB üyeleri Korkmaz için karanfil bıraktı. Grup adına açıklama yapan TMMOB İKK Sekreteri Neset Aykanat şunları söyledi; “27 Mayıs 2013 tarihinde iş makinalarının Gezi Parkı'na girme haberinin sosyal medyada yayılmasıyla başlayan Gezi Direnişi'nin sekizinci yılındayız.

O gece iş makinalarına karşı ağaçları, parkı ve yaşamı müdahale  savunan bir avuç insanın kararlı duruşu, ertesi gün binlerce kişinin, sonraki günlerde ise milyonlarca kişinin desteğiyle büyüyüp tüm ülkeyi kuşattı. Şehrimizde de on binlere varan katılımlarla devam etti.

Bütün bir yaz boyunca Türkiye'nin her yanında unutulmaz deneyimler yaşadığımız bu büyük halk hareketini sekizinci yılında coşkuyla selamlıyoruz.

Bugün tarih bizim haklı duruşumuzu ispatlanmıştır.  Doğaya nobranca saldıran AKP iktidarı, Marmara Denizinin ölmesini seyrediyor. Kanal İstanbul Projesi ile ranta alan açıyor. İkizdere de Cengiz Holdingin bütün itirazlara rağmen doğayı katletmesine icazet veriyor. Van da, Dersim de doğa katliamı yaşanıyor. Saros Körfezi, iğneada göz göre göre kıyama ugruyor. Trakya ölüyor..

İşte o günler o on binlerden birisi bizden biri Ali İsmail Korkmaz’da sadece geleceğini savunmak için çıktığı O direnişte işte bu sokakta insanların gözü önünde faşizan bir çetenin kirli elleriyle darp edildi.

Günlerce diren Ali dedik 38 gün direnebildi ve gezinin katledilen masum çocukları arasında yerini aldı.

Başta Ali İsmail Korkmaz olmak üzere gezide kaybettiğimiz bizlerin bizim çocuklarımız:

Etem SARISÜLÜĞÜ, Mehmet AYVALITAŞ’ı, Abdullah CÖMERT’i, Medeni YILDIRIM’ı, Ahmet ATAKAN’ı Hasan Ferit GEDİK’i, BerkinELVAN’ı  sayğıyla anıyoruz

Onlara sözümüz var onların hayal ettiği güzel günler gelene kadar mücadelemiz sürecek.  

Bizler aradan geçen sekiz yıla rağmen Gezi Direnişi'ni nasıl unutmadıysak, iktidar sahipleri de unutmamış görünüyor. 2014 yılından bu yana her yıl çeşitli vesilelerle konu bizzat iktidar tarafından gündeme getiriliyor ve hem bizim için hem de kamuoyu için direnişin anılarını tazeleniyor.

Gezi'de gözaltına alınan kişilere ilişkin ilk dava 2014 yılı Mart ayında açılmış ve 2015 yılı Şubat ayında beraatle sonuçlanmıştı.  Buna rağmen, arkadaşlarımız hakkında 2019 yılında yeniden dava açıldı.

Oysa Gezi Direnişi hem kamuoyu vicdanında, hem tarih içinde, hem de hukuk önünde masumiyetini ve haklılığını defalarca kanıtlamıştır.

Başta iktidar olmak üzere hiç kimsenin bu onurlu halk hareketine kara çalmaya hakkı yoktur. Gezi'de kaybettiğimiz gencecik arkadaşlarımız hatıralarını kirletmeye çalışmak kimsenin haddine değildir.

Gezi Direnişi bu topraklarda ağaca, doğaya ve kamusal mekânlara sahip çıkma iradesinin, geleceği kazanma mücadelesinin zirvesidir. Gezi Direnişi insanlığın ortak değerlerine, haklara ve özgürlüklere, dayanışmaya sahip çıkmanın hikâyesidir.

Gezi Direnişi toplumun her kesiminden insanın bir arada yaşamasının, paylaşmasının ve dayanışmasının en güzel örneğidir.

Gezi Direnişi katılımcılığın, yaratıcılığın ve doğrudan demokrasinin ifadesidir. Siyasi iktidarı asıl korkutan da zaten Gezi'de kolektif olarak ortaya çıkan bu değerlerdir. Çünkü iktidar da biliyor ki, Gezi bu ülkenin geleceğidir.

Gezi Bizimdir, Ali İsmail ve tüm gezi şehitleri bizimdir.”