Türkiye’deki ekonomik ve sosyal yaşam şartlarını yok sayıldığını öne süren Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Eskişehir Temsilcisi ve Eğitim İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Yurtman, AKP iktidarına seslendi.

2019 yılı, ekonomik krizin doruğa ulaştığı ve yıkıcı etkilerinin en ciddi şekilde hissedildiği yıl olarak geride kaldığını belirten Yurtman, “Ülkemizde işçi, memur ve emeklilerin yıllık zam oranları, büyük ölçüde çarpıtılan rakamlara göre belirlenmiştir.   Yaşanan ekonomik krizin neticesi olarak artan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon kamu emekçilerinin yaşamını ciddi bir şekilde etkilemiştir.

AKP iktidarı gerçeği yok sayarak rakamları küçülmekle uğraşırken eriyen maaşlar, artan borçlar, artan işsizlik ve gıda artışları emekçilerin gerçek gündemi olmuştur.

AKP iktidarının; Türkiye’yi içine soktuğu ekonomik kriz ortadır ve sebep olduğu toplumsal çürüme açıktır. Emekçiler; temel besin maddelerini dahi karşılayamaz duruma getirilmiştir” dedi.

TÜİK’in konut, gıda, içecek gibi kalemlerle derlediği ve enflasyonu hesaplamada kullandığı verilerde, manipülasyon yaptığı açık olduğunu vurgulayan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Eskişehir Temsilcisi ve Eğitim İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Yurtman şunları söyledi:

“Hükümet, enflasyon ile değil enflasyon sepetiyle mücadele ederek enflasyon rakamlarını olduğunda farklı çıkarmaktadır. Resmi olarak açıklanan enflasyon ile emekçilerin enflasyonu arasında çok ciddi bir uçurum vardır. Kamu emekçilerinin ve halkın gündemi bu rakamların üstünde seyretmektedir.

AKP iktidarı emekçilerden ve yurttaşlardan farklı yaşam sürmektedir. Krizin etkilerini görmezden gelen iktidar yetkilileri geçtiğimiz yıl içerisinde ekonomik krizin bedelini milyonlarca çalışana ve yurttaşa ödetmiştir. Ekonomide sözde büyüme ve toparlanma söylemlerine rağmen yurttaşların yaşam standartları gün geçtikçe daha da kötüye gitmiştir.

AKP iktidarının, resmi enflasyon ve işsizlik oranlarındaki düşüş iddialarına karşılık gerçekler farklıdır. Türkiye 2020 yılının ilk günlerinde çift haneli işsizlik oranları ve çift haneli enflasyon oranları ile karşılaşmıştır.

AKP iktidarının, ekonomik krize ilişkin vurdumduymaz tavrı sosyal bir sorun haline gelmiştir.

Geride bıraktığımız 2019 yılı içerisinde sadece 45 yurttaşımız ekonomik sebeplerden kaynaklı yaşamlarına son vermiştir. Yurttaşlarımızın kendi canına kast ettiren bu sürecin sorumlusu mevcut iktidar ve onun politikalarıdır.

Son bir yılda TÜİK verilerine göre gıda yüzde 20 oranında zamlandı. Ancak büyük ölçüde rakamları çarpıttığı anlaşılmaktadır. Çarşıda, pazarda, marketlerde ve alışverişin yapıldığı tüm noktalardaki fiyatları göz önüne aldığımızda 2019 yılının son ayına gelindiğinde gıda harcamaları TÜİK verilerinin aksini yüzde 42’yi göstermektedir. 

Tüm kamu çalışanlarının gerçek enflasyonu gıda da yaşanan artış oranıdır. Türkiye’de yoksulluk sınırı 9 bin TL’yi aşarken Memurların yüzde 80’i yoksulluk sınırı altında geçim savaşı vermektedir.

Hükümet 2019 yılında kamu emekçilerinin yaşam standartlarını göz önüne almayarak % 4+4 zamma mahkûm etmiş, kamu emekçilerini adil ücret hakkından yoksun bırakmıştır.

2020 yılı için TÜİK verilerini %11,84 olarak açıklamışsa da bu oran, emekçilerin ve yurttaşların nezdinde yok hükmündedir. İktidar bu süreçte yine TÜİK verilerini manipüle etmiş adeta enflasyon oranlarını düşük göstermek için elinden geleni yapmıştır. Kısacası iktidar enflasyon oranını ülkenin içerisinde bulunduğu duruma göre değil kendi isteğine göre belirlemiştir.

2020 yılı için yüzde 4 toplu sözleşme zammına ek olarak % 1,5’lik enflasyon farkının verilmesi yani memur ve memur emekli maaşlarına %5,5 oranında yapılan zam sefalet ve açlık zammından başka bir şey değildir.

En düşük memur maaşı 193 TL zam ile 3417 TL’den 3610 TL’ye yükselirken devlet en düşük memur maaşına 3,71 kg et oranında, en düşük memur emekli maaşı 137 TL zam ile 2435 TL’den 2572 TL’ye yani 2,6 kg et oranında zam yapmıştır.

Ülkede memurlar ve memur emeklileri açlık ve sefalet ile boğuşurken, sarayın bir günlük harcaması 4,5 milyon TL olmuştur. Lüks ve şatafata doymak bilmeyen iktidar yetkilileri, kendi rahatları için milyonlarca kamu emekçisini göz göre göre açlığın pençesine itmektedir.

Yine 2020 yılı için kendi alacağına % 22,5 zam yapan devlet 7 milyondan fazla asgari ücretliye yüzde 15 zammı layık görmüş üstüne dalga geçer gibi asgari ücretli yurttaşa günlük 10 TL zammı reva görmüştür.

3600 Ek gösterge bir vaat olarak kalmış, 3600 Ek gösterge bekleyen memurlar için 2019 yılı hayal kırıklığı ile geçmiştir.

2020 yılı için ön görülecek bütçe bu yıl cumhuriyet tarihinde ilk kez 1 trilyon TL’yi aşmış, bütçeden memura ve emekçinin hakkına yine yüksek zamlar ve vergiler düşmüştür.

Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı, 11 ayda 9,6 milyar lira harcarken, Diyanet’in harcaması 6 bakanlığı, birçok başkanlık ve müdürlüğü geride bırakmıştır. Diyanetin yaptığı harcama ortalama olarak ataması yapılmayan 180 bin öğretmenin maaşına denk gelmiştir.

Sonuç olarak 2019 yılında kamu emekçisinin payına; yoksulluk, açlık, sömürü ve güvencesizlik düşerken 2020’de de ne yazık ki kamu emekçilerini aynı kader beklemektedir.

Bu bakımdan biz kamu emekçilerine dayatılan sefalet ücretine karşı;

Yüksek vergilere,

Zamlara,

Güvencesizliğe ve geleceksizliğe,

Sendikal baskılara karşı,

Topyekûn mücadele edeceğimizi,

Hem emeğimize hem cumhuriyetimize sahip çıkacağımızı,

Bize dayatılan bu sefalet düzenine son vereceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.”