Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Tepebaşı Belediyesi, Eskişehir Odunpazarı Belediyesi , Eskişehir Kent Konseyi, Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi, Odunpazarı Kent Konseyi, Eskişehir Barosu, TMMOB’lu kadınlar , “25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'’ nedeniyle basın açıklaması yaptılar.
Porsuk Konuk Evi bahçesinde, canlı mankenlerin’ Vivaldi şarkısı ile bir gösterinin sonunda konuşan Avukat Betül Duman, “Bugün, kadına yönelen şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıldönümü, ama aynı zamanda dayanışmanın ve şiddete karşı mücadelenin de yıldönümü. 2019 yılında şu ana kadar 379 kadın, başta kocaları, babaları, sevgilileri olmak üzere erkekler tarafından öldürüldü. Son on yılda toplam 2812 kadın, erkek şiddeti sonucunda hayatlarını kaybetti. Kadınlar, her an, hayatın her alanında, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddete – erkek şiddetine- maruz kalmaya devam ediyorken, kadın hakları aleyhine bir politika, kadınların canı pahasına yürütülmektedir” dedi.
-6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi aleyhine yürütülen kara propaganda,
-Yoksulluk nafakasının kaldırılması için yapılmaya çalışılan yasal düzenlemeler,
-İstanbul Sözleşmesi’nin açık hükmüne rağmen şiddet mağduru kadınların “uzlaşma” adı altında potansiyel katilleri ile aynı masaya oturmaya zorlanması,
-Yine İstanbul Sözleşmesi’nin açık hükmüne rağmen aile hukukunda arabuluculuk kurumunun getirilmeye çalışılması,
-Çocuk istismarcılarına evlilik affı getirmeye yönelik yasa çalışmaları,
-Kadın katillerine, tecavüzcülerine uygulanan haksız tahrik ve iyi hal indirimleri, bu aleyhte politikanın bir ürünüdür. Kadını aile içerisine hapseden ve birey olarak yaşam hakkı tanımayan bu kötücül politika kadına yönelen şiddet eylemlerini arttırmaktadır” diyen Duman şunları söyledi:
“Türkiye’nin tarafı olduğu CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi) ve İstanbul Sözleşmesi (Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, kadını ekonomik, sosyal ve siyasi olarak güçlendirmek, kadına yönelik şiddet eylemlerinin önüne geçmek, suçun faillerini cezalandırmak ve her şeyden önemlisi yeni şiddet eylemlerinin ortaya çıkmasını önlemek için çalışmalar yürütmeyi ve her türlü önlemi almayı taahhüt etmiştir. Yapılmaya çalışılan kadın aleyhine yasal düzenlemeler, İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin açık ihlalidir.
Kadına şiddet dosyalarında, faillerin defalarca tehdit, darp ve hakaret eylemlerinde bulunduğunu, mağdur kadınların defalarca adli makamlara kolluk birimlerine başvuruda bulunduklarını ancak gerekli ve yeterli korumanın hızlı bir şekilde sağlanamadığını görmekteyiz. Adli makamlarca, kadına yönelik şiddet vakalarında yeterli özen ve dikkat gösterilmediği, yargılama süreçleri hızlandırılmadığı, failler ağır ve tutarlı şekilde cezalandırılmadığı için kadınlar hayatlarını kaybediyorlar. Şiddet eylemleri sonucu hayatlarını kaybeden tüm kız kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz.
Geçtiğimiz ay içerisinde, Eskişehir’in en işlek caddelerinden birinde, boşandığı erkeğin satırlı saldırısına uğrayan ve ne yazık ki 40 günlük yaşam mücadelesi sonunda dün hayatını kaybeden Ayşe Tuğba ARSLAN bunun en yakın örneklerinden biridir. Yasalar gereği gibi uygulanmadığı, fail tutarlı ve hızlı bir şekilde cezalandırılmadığı için Ayşe Tuğba bugün hayatta değil. Üzgünüz ama sadece üzgün değiliz aynı zamanda çok öfkeliyiz.
Biliyoruz ki kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet eylemleri önlenebilir. İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin gereği gibi uygulanması ve bütüncül bir mücadele ile şiddet ve şiddetin kaynağı olan cinsiyet temelli eşitsizlik sonlandırılabilir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve şiddet sarmalının sonlandırılması, tüm kamu kurumlarının, tüm özel kurumların ve birey olarak her birimizin sorumluluğu altındadır.
Eskişehir Kadın Dayanışması olarak; ülkemizde yaşanan kadın hakları ihlallerine karşı, kız kardeşlerimizle birlik ve dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. Kadınların haklarını gasp etmeye yönelik tüm girişimlere, kadını eve ve aile içine hapseden, siyasetten, iş hayatından, sosyal hayattan uzak tutmaya çalışan eylem ve söylemlere, kadın katillerine ve tecavüzcülerine uygulanan ‘iyi hal’ ve ‘haksız tahrik’ indirimlerine, çocuk istismarcılarının affedilmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz .”