Haber: Erdoğan Kara

Eskişehir Demokratik Kadın Platformu Eskişehir’deki diğer kadın platformlarının katılımıyla İstanbul Sözleşmesi için ortak basın açıklaması yaptı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü önünde yapılan eylemde kadınlar adına açıklama yapan Mizgin Teymu, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi.

Teymu şunları söyledi: “Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin boyutları çok artmış, biçimleri daha da vahşileşmişken, her gün kadınlar katledilirken geçtiğimiz günlerde bir gece yarısı kararnamesiyle; Türkiye’nin, kadınları koruyan yasaların da dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği ilan edildi. Bir adamın tek imzasıyla ulusal, uluslararası tüm hukuk kuralları yok edilerek hem de… Hukuk ve hukuk güvenliği, meclis iradesi, çok vurguladıkları millet iradesi yok sayıldı bir çırpıda. Tek adamın gerici, ırkçı, tarikatçı güçlerin taleplerini karşılamak suretiyle kendi iktidarının bekasını sağlama çabasına peşkeş çekildi.”

ÖNLEME, KORUMA, KOVUŞTURMA VE DESTEK

Bu topraklarda en son ihtiyacımız olan şeyin kadınları yasal korumalardan mahrum bırakmak olduğunu belirten Teymu, şöyle konuştu: “Şiddet her yanımızı sarmışken, üstelik şiddettin boyutlarının ya da çeşitlerinin herhangi bir kaydı, incelemesi, araştırması yokken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, kadınların eşit ve özgür bir yaşam hakkını tanımamanın ilanından başka bir şey değildir. İstanbul Sözleşmesi önemlidir çünkü taraf devletlere kadına karşı şiddeti önleme, şiddet kurbanlarını koruma, failleri kovuşturma ve şiddeti önleyici tedbirleri alacak iyileştirmeler yapma sorumluluğunu yükler. İstanbul Sözleşmesi uluslararası hukukta, şiddetin kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunu vurgulayan ilk sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi'nin gerekleri zaten çekilmeden önce de etkin uygulanmadığı için pek çok kadın ellerinde uzaklaştırma kararlarıyla karakol kapılarında öldürülüyordu, boşanmak istediği için katlediliyordu, suç duyurusu olmasına rağmen korunmuyordu, ölümle yaşam arasında kaldığı noktada kendini kurtarıp şiddet faili erkeği öldürdüğü için müebbet hapis cezalarıyla yargılanıyordu. İstanbul Sözleşmesi’nin ‘Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Destek Politikalarından’ oluşan dört temel yaklaşımı yerine getirilmediği için kadına yönelik şiddet hızla tırmanırken böylesi bir süreçte bu sözleşmeden çekilmek, devletin kadınları koruma yükümlülüğünden kaçması anlamına gelir. Kadın cinayetlerine karşı, kadına yönelik şiddeti önlemek için sorumluluk almayı reddettiği anlamına gelir.”

BAKANLIĞIN ADINDA “KADIN” YOK

İstanbul Sözleşmesi’nin kimsenin iki dudağının arasında olmadığını belirten Teymu, “Milyonlarca kadının hayatı ve hakları tek bir adamın kararına sığamaz, milyonlarca kadının canı tek adamın bekasına kurban edilemez. Kadınlar vazgeçmedikçe, arkasından çekilmedikçe İstanbul Sözleşmesinden çıkmak o kadar da kolay olmayacaktır. Kadınların da ne vazgeçmeye ne de biat etmeye hiç de niyeti yoktur” şeklinde konuştu. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü önünde toplanmalarının amacının ise; isminde dahi “kadın” olmadığı halde kadını korumayı amaçladığını iddia eden bakanlığa tepi göstermek olduğun ifade eden Teymu, “Tıpkı bir gece yarısı çıkan kararnameniz gibi siz de kadınlar için yoksunuz. Kadınların ve çocukların her türlü şiddete maruz kaldığı toplum ve aile düzeninin savunuculuğuyla ne kadınları koruma iddianızı yerine getirebilirsiniz ne de kadınların nezdinde inandırıcılığınız kalır” diye konuştu.

HAKLARIMIZDAN VE HAYATLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ

24 Mart tarihinde 12 saatte 6 kadının katledildiği haberlerini aldıklarını aktaran Teymu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün, İstanbul Sözleşmesi yerine daha iyisini yaparız söylemlerinize inanmıyoruz. Kazanılmış haklarımıza yapılan tüm saldırılardan siz sorumlusunuz. Sizin temsilcisi olduğunuz iktidar anlayışı bugün salgın koşulları sanki sadece işçiler ve emekçiler için varmışçasına lebalep kongreler gerçekleştirdi. Ve tek adam milyonların gözlerinin içine baka baka İstanbul Sözleşmesi’ni bir kağıt parçası olarak ima edip kadınları kağıtlarda değil vicdanlarda koruyacaklarını söyledi. Ekledi bir de; zaten geniş aileden çekirdek aileye geçilmiş, evlilik yaşı yükselmiş, çocuk sayısı düşmüş… Bizler, yani İstanbul Sözleşmesi’nin en temel yaşam hakkımızın dayanağı olduğunu bilip asla vazgeçilemeyeceğini haykıran kadınlar, diyoruz ki; haklarımızı ve hayatlarımızı sizin vicdanınıza teslim etmeyeceğiz! Direnerek sokaklarda elde ettiğimiz hiçbir hakkımızın peşini bırakmayacağız! Ne zaman evleneceğimizi, kaç çocuk doğuracağımızı size sormayacağız. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz! Haklarımızdan, hayatlarımızdan ve birbirimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Mutlaka kazanacağız. İstanbul Sözleşmesi bizimdir, biz bitti demeden bitmez! Sadece İstanbul Sözleşmesi için değil, 6284 sayılı Şiddeti Önleme Yasası’nın etkin uygulanması için, Nafaka hakkı, kürtaj hakkı, LGBT+’lerin hakları için de sokakları terk etmeyeceğiz.”