Eskişehir Hava İkmal önünde, Kartal Kavşağı’nda düzenlenen oturma eylemi, Eskişehir Harb-İş   üyelerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Saat 08:05'te yapılan basın açıklamasında, katılımcılar taleplerini dile getirirken, birlik ve beraberlik mesajları verildi. 1 saat işe geç giren üyeler basın açıklamasının ardından, toplu halde yürüyerek işyerlerine giriş yaptılar.

Eyleme katılan üyeler, haklarını savunma adına böyle bir etkinliğin önemli olduğunu belirtirken, ulaşım sorunu yaşayan arkadaşlarına sağlanan destekle birlikte eyleme katılımın yüksek olduğu gözlemlendi.  

Basın açıklaması yapan şube Başkanı Hasan Atak, "Bugün yine bir aradayız. Sıkıntılarımız artarak devam ediyor.

•             Hayat pahalılığı,

•             Satın alma gücümüzdeki gerileme, 

•             Adaletsiz vergi sistemi,

•             Kamu işyerlerinde ücret dengesizliği,

•             İşsizlik,

•             Güvencesiz çalıştırma ve

•             Kayıtdışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlar,

Yunus Emre Devlet Hastanesi'nin başarısı Yunus Emre Devlet Hastanesi'nin başarısı

Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir.

Yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek için önce geçtiğimiz ay 81 ilde basın açıklaması yaptık. Ardından 26 Ağustos’ta Tekirdağ/Çerkezköy’de, 3 Eylül’de ise Zonguldak’ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptık.

Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık.

Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. 

Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz.

Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz.

Değerli Arkadaşlar,

Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk.

Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı.

Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar “çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz” diyor.

Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor.

Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor.

Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu.

İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır.

Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz.

Değerli Arkadaşlar,

Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı. 

Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir.

Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor.

Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor.

Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.

Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır.

İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır.

Değerli Arkadaşlar,

Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. 

Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. .

İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var.

Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır.

Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir.

Değerli Arkadaşlar,

Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz. 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır.

Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır.

Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır.

Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir.

Acilen, ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık. 

Yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olanlarla, 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır.

Değerli Arkadaşlar,

Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir.

Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. 

Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir.

Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır.

Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir.

Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir.

Değerli Arkadaşlar,

Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır.

İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi.

Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda “kızımın çeyizi oğlumun düğün parası” dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk.

TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık.

Ancak kıdem tazminatı da zaman içinde eridi. 

Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün arttırdı.

Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.

Değerli Arkadaşlar,

TÜRK-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir.

Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıtdışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. 

KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz.

Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır.

Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz.

Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz.

Yaşasın TÜRK-İŞ,

Yaşasın Ekmek, Barış ve Özgürlük Mücadelemiz…

Savunma sanayisinde gücü olmayan hiçbir devlet ekonomik bağımsızlığını sürdüremez. Savunma sanayisinde elde edilebilecek güç, bağımsızlığın en büyük ve önemli adımıdır. Bu da tamamen kendini yetiştirmiş tecrübeli ve kalifiyeli personellere bağlıdır. Askeri harcamaların Türkiye'de her geçen gün artmasına rağmen bu harcamaların tecrübeli ve kalifiye çalışanlara yansımaması başlı başına bir sorundur. Savunma sanayiinde özlük haklarımızda iyileştirmeler ve düzenlemeler yapılmadıkça bu sorun büyümekte gücümüzü ve bağımsızlığımız kaybettiğimiz teknik personeller nedeni ile riske girmektedir. 

Bugün savunma sanayii işçilerinin yaşamış olduğu sorunun tüm emekçiler tarafından yaşandığının farkındayız. IMF reçetelerinden de beter bir programla bir kez daha ezilenlerin, yoksulların ceplerine göz dikildiğinin farkındayız. Torba yasalarla vergi yükü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıkılıyor. Farkındayız.

Türk Harb İş Sendikası Eskişehir Şubesi olarak savunma sanayi işçileri olarak; zamlardan, yoksullaştıran ekonomik politikalardan rahatsız olan, “Bu böyle gitmez” diyen herkese sesleniyoruz:Bizlere her geçen gün daha fazla yoksulluk, sefalet, güvencesizlik dayatılan bu sistemi kabul etmeyelim. Daha fazla bedel ödemek istemiyorsanız; sendikalı sendikasız, çalışan-emekli, gelin hep birlikte haklarımız için omuz omuza verelim. Üretimden gelen gücümüzle haklarımıza sahip çıkalım.
 

Buradan Türk İş ve Türk Harb İş Genel merkezimize defalarca yaptığımız çağrımızı taleplerimizi bir kez daha yeniliyoruz;“Tüm siyasi kaygı ve siyasi konjonktürden bağımsız bir şekilde emeğin ve emekçinin yanında yer alarak sesimizi duyurmak adına tüm mücadele yollarını kullanarak eylemlilik süreçleri sonuç alınıncaya kadar devam etmelidir.

Buradan Hükümete çağrımız;“İvedilikle gerçek enflasyon rakamlarının dikkate alındığı, kabul edilebilir bir oransal refah payı ve seyyanen artışı yapmalarıdır. Geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafisi için ek zam reel gelir artışı sağlanabilmesi için maaşlara refah payı eklenmesi ve vergi düzenlemesi yapılması şart olmuştur. Artık bu sorun yalnızca bir mali sorun değil ülkemizin milli sorunudur. Bunu görmeniz de şart olmuştur.”

Özetle Taleplerimiz şunlardır;

  • Maaşlarımızda 4-5 puan artışlar yapılarak önümüze 24,73 oranının bir iyileştirme gibi getirilmesini istemiyoruz.Gerçek bir refah payı artışı gerçek bir zam oranı artışı istiyoruz.
  • Evet vergide adalet sağlanmalı, az kazanandan az, çok kazandan çok verginin alındığı, artan oranlı servet vergisinin uygulandığı bir vergi düzeni getirilmelidir. Ancak bu düzenleme tek başına asla yeterli değildir. Vergi düzenlemesi ile birlikte tüm gelirlerimize yüzde yüzün altında kalmayacak şekilde ücret artışları için gereğini yapılmalıdır.
  • Temel ücretlerin tamamını yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır.
  • Yüksek enflasyon döneminde ücretlerimiz her ay en fazla yılda üç ayda bir belirlenmelidir.
  • Yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir.
  • Emekli maaş hesaplama sistemi işçinin lehine acilen düzenlenmelidir.
  • Ve bu ülkenin milli bekası, geleceği düşünülüyorsa savunma sanayiinde düşmana karşı caydırıcı güç olmaya devam etmesi isteniyorsa savunma sanayiinin asıl unsurları emekçilerine ayrı bir parantez açılarak bugüne kadar kaybedilen hakları ile birlikte savunma sanayii primi verilmelidir.

Bu nedenle bizler kurullarımızla üyelerimizle birlikte üyelerimizi rahatlatacak insan onuruna ve mesleki etiklerine uygun ücret politikaları tavizsiz hayata geçirilinceye kadar hukuki sınırlar içerisinde üretimden gelen gücümüzü kullanacağımızı, işçiye reva görülen bu hayatın kabul edilmezliğini ifade etmeye devam edeceğimize bunun sorumlularının peşini bırakmayacağımızı Türk Harb İş Sendikası Eskişehir Şubesi olarak üyelerimizin beklentilerini karşılamaya yönelik eylemlerimize ve taleplerimize devam edeceğimizi bir kez daha kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz."