“Hayat pahalılığı bir karabasan gibi emekçilerin üzerine çöküyor. Gün geçmiyor ki yeni bir zam haberi almayalım. Siyasi iktidarın zenginlerden yandaşlarından yana yürüttüğü ekonomik politikalar sonucu ülkemizdeki tüm emekçiler için hayat zindan oldu. Emekçiler temel tüketim maddelerine bile ulaşmakta büyük zorluk çekmeye başladı. Uzun süredir devam eden zam furyasını savaş bahanesine gizleyenler her seferinde kendi sorumluluklarını saklamaya çalışıyorlar. Daha birkaç gün içinde elektriğe, doğalgaza, benzine tekrar tekrar zam geldi.Zam oranları korkunç boyutlarda ve bazı ürünlerde yılbaşından buyana bile % 100 leri buldu. Et ürünleri, süt ürünleri, şeker, çay, ulaşım, ilaç yani emekçiler için tüm temel gereksinimlere her oldukça yüksek oranlarda zam geldi. Hayat pahalılığı olağanüstü boyutlarda arttı. Ama emekçilerin temel ücretlerinde, gelirlerinde en küçük bir iyileştirme yapılmadı. Geçtiğimiz mayıs ayında Türk İş in araştırmasına göre açlık sınırının 6017 TL, yoksulluk sınırının 19602 TL olduğu bir dönemde sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin hemen hepsi yoksulluk sınırın altında, çok büyük bir kısmı açlık sınırına yakın ücretler almaktadır. Yandaş ve işbirlikçi sendikaların katkısıyla geldiğimiz yer burasıdır. Yoksulluk ve biraz ötesi açlıktır.

Değerli Basın Emekçileri

Ülkemiz tarihinde görülmemiş ölçülerde büyük bir yıkıma doğru gidiyor. Ama ne yazık ki yöneticiler sorunları çözmek yerine görmezden gelmeye devam ediyor. Taleplerimiz karşısında kör sağır oluyor.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri de bu zam dalgasından ve hayat pahalılığından yıkıcı bir şekilde etkilenmeye devam ediyorlar. Bir taraftan ağır çalışma koşulları, angaryalar, sağlıksız çalışma ortamları ve giderek artan şiddet yetmiyormuş gibi hayat pahalılığı karşısında görülmemiş ölçülerde sıkıntı altındadırlar.

En son geçtiğimiz Ocak ayında yapılan ve gerçek enflasyonun çok altındaki maaş artışları kayıplarımızı karşılamaktan çok uzaktı. Ve her geçen gün reel kayıplarımız derinleşmekte, satın alma gücümüz düşmektedir. Sağlık ve sosyal hizmet alanında tüm mesleklerden çalışanların gelirleri yoksulluk sınırının altında seyretmektedir.

Memur ve emekli maaşları yılda iki kez ocak ve temmuz aylarında enflasyon ve toplu sözleşme farklarıyla değerlendirilmektedir. Ancak an itibariyle kayıplarımız çok artmış, çalışanlar enflasyon altında ezilmiştir. Bu sürece sessiz kalarak temmuz ayını beklemenin olanağı kalmamıştır. Her gün biraz daha yoksullaşmak; açlık sınırında yaşamak istemiyoruz. Bu duruma alışmayacağız

Temel ve Acil Taleplerimiz

1.      Geçtiğimiz yıl yandaş sendikayla yapılan toplu sözleşme çoktan hükmünü yitirmiştir. Yeniden toplu sözleşme yapılarak tüm kayıplar karşılanmalıdır

2.      Derhal maaşlarımıza gerçek enflasyon oranında artış yapılmasını,

3.      3600-7200 ek gösterge kademeli artış taleplerimizin bir an önce kabul edilmesini,

4.      Emekliliğe yansıyan temel ücret artışları yapılmasını talep ediyoruz.

5.      Hayat pahalılığı durdurulmalı, temel ihtiyaç mallarına yapılan zamlar geri alınmalı,

6.      Emekçilere temel tüketim maddelerine ulaşabilmeleri için bütçeden ek kaynaklar aktarılmalıdır.

7.      Emekli maaşları artırılmalı insanca yaşayacak düzeye çekilmelidir

Artık yeter diyoruz. Taleplerimiz bir an önce karşılanmalıdır. Üretimden gelen gücümüzü örgütlemekten vazgeçmeyeceğiz. Bütün meşru ve demokratik haklarımızı kullanarak mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. SES gerçek bir sendika olarak emekçilerin taleplerini dile getirmeye çözmek için mücadele etmeye her zamankinden daha çok hazırdır.”

Editör: Mustafa YILDIRIM