KESK’li kadınlar adına Latife Doğan kadın cinayetleri ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
İstanbul’da Aylin Sözer…
Malatya’da Selda Taş…
Gaziantep’te Vesile Dönmez…
İzmir’de Betül Tuğluk…
Bu kadınlar aynı gün ülkenin farklı noktalarında yakılarak, vurularak, vahşice katledildiler. Eski sevgilileri tarafından, eşleri tarafından, oğulları tarafından…
Kadınlar her gün, her gün yeniden katlediliyor bu topraklarda. Faillerin isimleri değişiyor, yakınlık dereceleri değişiyor fakat sistematik olarak uygulanan, her zerremizde hissettiğimiz şiddete karşı politikasızlık değişmiyor.
İsyan ediyoruz, artık yeter diyoruz, bu son olsun diyoruz… Ama her seferinde bir öncekinden daha vahşice bir katliamla karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle pandemi döneminde evlerimizde güvende olmadığımızı ilk günlerden beri haykırıyoruz. Ev içi şiddetin, istismarın arttığını, acil önlemler alınması gerektiğini söylüyoruz. Şiddeti önlemek için politikalar üretmesini beklediğimiz iktidar anlayışı ise failleri aklayarak, serbest bırakarak adeta teşvik eden, cezasızlıkla ödüllendiren tutumundan vazgeçmiyor. Kadınların acil önlem taleplerini duymayanlar failleri azarlayarak, ahlaklı davranmaya çağırarak şiddeti münferitleştirip birkaç kötü adamın güç gösterisine indirgiyor.
Her kadın cinayetinden sonra, davaların takipçisiyiz, şiddete taviz vermiyoruz diyen bu yönetim anlayışının lafazanlıklarına karnımız tok artık. Çünkü biliyoruz, bütün iktidar aygıtlarıyla kadınlara karşı taarruza geçenlerdir onlar. Kadınları görünmez yapma, kamusal alandan çıkarma, erkek egemen zihniyeti pekiştirme çabasında olanlardır onlar… İmzaladıkları uluslararası sözleşmelere dahi uymayan, İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açanlardır onlar. Yüzlerce kadının olduğu gibi Aylin’in de, Selda’nın da, Vesile’nin de öldürülmesinden sorumludur onlar.
İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansaydı kız kardeşlerimiz aramızda olabilirdi, biliyoruz. 6284 sayılı yasa tartıştırılmasaydı, kadın cinayetlerinin önlenmesi için tüm bu yasal normlar etkin çalıştırılsaydı ve eksiklerinin giderilmesi yönünde tüm kadın örgütleri ile beraber samimi bir ortak çalışma gerçekleştirilseydi bugün her şey çok farklı olabilirdi.
Bizler bu topraklarda yakılarak, boğularak, parçalarımıza ayrılarak, her gün yeniden daha da vahşice katledilen kadınlarız, isyan ediyoruz, yeter artık diyoruz.
İstanbul Sözleşmesini, 6284 sayılı yasayı tartışmaktan vazgeçin!
Kadın cinayetlerinin, şiddettin her türünün önlenmesi için acil eylem planı hazırlayın!
Kadınların özgür olduğu, eşit yaşadığı, şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmadığı güvenli bir hayatı inşa etmek için somut politikalar üretin!
Bir kere daha haykırıyoruz; haklarımızdan da, hayatlarımızdan da, birbirimizden de vazgeçmiyoruz! Taleplerimizin takipçisiyiz ve geri durmuyoruz ne kadın dayanışmasından, ne örgütlü mücadelemizden… Şiddet her yerimizde ama çözüm birbirimizde biliyoruz. Bir tek kız kardeşimizin bile ayağına taş değmeyeceği güne kadar isyandayız, direnişteyiz, mücadeledeyiz…"