Sonbahar ve kış mevsimiyle birlikte salgın hastalıkların adeta tekrar hortladığına değinen Karasu, “Bunun sonucu olarak da hastaneler, aile sağlığı merkezleri, aciller, poliklinikler, her yer muayene olmaya çalışan yüzlerce hastayla dolup taşıyor.

Bu tablonun sorumlusu olanlar sağlıkta çığır açmalarıyla devasa hastaneler yapmalarıyla övüne dursunlar vatandaş bu hastanelerde doktor bulamamaktan dert yanıyor. Doktoru bulan ve şans eseri randevu alabilenler ise bu sefer de doktorun yazdığı ilaçları bulamıyorlar. Eczanelerden ve basından aldığımız bilgilere göre başta antibiyotikler, ağrı kesiciler ve  özel ilaçlar olmak üzere pek çok ilacı eczanelerde bulabilmek neredeyse imkansız hale geldi. Hastalar ellerinde reçete eczane eczane dolaşıyorlar ancak ilaçlara ulaşamıyorlar. Birçok hastanın tedavisi bu sebeple aksıyor ve  hatta hastalar yaşamsal risklerle karşı karşıya geliyorlar. Hastalıklar tam anlamıyla iyileşmeyince de salgınların ardı arkası bitmiyor.

Peki bu tablonun sorumlusu kim?

İktidar her alanda olduğu gibi sağlığı da tam anlamıyla piyasaya açtı. Halkın sağlığını değil, patronların karını tercih ettikleri için bu durumlarla karşı karşıyayız. Devlet hastaneleri yapmak, güçlü ve yeterli sayıda sağlık ocağı açıp buraları en geniş imkanlarla donatmak yerine, özel hastaneleri ve şehir hastanelerini desteklediler. Sağlığı ücretsiz ve tüm yurttaşlara eşit ulaştırmak yerine, her adımda para alınan ticari bir metaya çevirdiler. Kamuya ait ilaç-aşı fabrikaları açmak, artırmak yerine var olanı kapatıp sattılar. Hem ilaçta hem aşıda bizi ilaç tekellerinin insafına mahkum ettiler. Olan yine biz emekçilere oluyor. Ne doğru düzgün muayene olabiliyoruz, ne de ilaç bulabiliyoruz!

Hükümet bu durumu çözmek için ilaca  % 36,77 oranında zam yaptı. Yani bir kez daha halkın değil ilaç tekellerinin tarafını tuttu. Buna rağmen ilaçların temini konusunda sorunlar devam ediyor.

İçinde bulunduğumuz durum bir kader değildir. Yıllardır sermayeden patronlardan yana izlenen politikaların sonucudur. Sağlığı piyasalaştıran, halkın sağlık sorunlarını değil hastane zincirlerinin ve ilaç tekellerinin karlarını düşünen anlayışın geldiği noktadır. Emekçiler olarak bizler kamusal, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hakkı için mücadele etmedikçe bu böyle devam edecektir.”