Ulaşım İş Genel Başkanı Cihad Koray, Tülomsaş, Tüvasaş ve Tüdemsaş'ın marka değerlerinin yok edildiğini öne sürdü.

4 Mart 2020 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla en genci yarım asrı aşmış, geçmişi olan TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ ve TÜVASAŞ, TÜRASAŞ adı altında bir araya getirildiğini hatırlatan Koray, "  Bu birleşme sonrası 3 Bağlı Ortaklığın kurumsal kimlikleri ile birlikte asırlık  marka değerleri, kurum kültürleri de yok edilmiştir. 4 Mart 2020 tarihi itibari ile bu  kurumlarda çalışanlar için de yeni bir süreç başlamıştır. Bu durumun henüz pek fazla farkına varamamış olsalar da işçi-memur ve taşeron personel için kaygı verici endişeli bir süreç başlamıştır" dedi.

Şu anda yaşanan belirsizliğin zaman geçtikçe yerini 'bize ne olacak' şüphesi ve korkusuna bırakacağını öne süren Ulaşım İş Sendikası Genel Başkanı Cihad Koray şunları söyledi:

" Bu durum elbette personelin verimliliğini, kurumla olan aidiyet bağını, görevleri ile ilgili azim, şevk ve kararlığını olumsuz yönde etkileyecektir.

Onlarca yıldır ülkenin ihtiyacı olan çeken ve çekilen demiryolu araçlarını üreten, bakım ve onarımlarını yapan,  ülkemizi  dışa bağımlı olmaktan kurtaran en önemlisi de sektördeki pazar fiyatını belirleme inisiyatifini yerli ve yabancı firmalara bırakmayan bu kurumların neden TCDD’nin Bağlı Ortaklığından çıkarılıp İDT’ye dönüştürülmesinin gerekçeleri hakkında henüz tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Yine, ben yaptım oldu anlayışı ile alınmış bir kararla karşı karşıyayız.

Bizim baktığımız noktadan bu birleştirmenin esas maksadını kamuoyuna geçtiğimiz hafta basın aracılığı ile yaptığımız açıklamalarda ifade etmiştik. Kamu İktisadi Kuruluşu (KİK) kamu hizmeti vermek için kurulmuş kurumları özelleştirmenin veya tasfiye etmenin  en kolay yolu ve yöntemi  bu kurumların tüzel kişiliğini piyasa koşullarına göre faaliyet gösteren, kâr amacı güden İktisadi Devlet Teşekkülü (İDT) haline dönüştürmek olduğunu belirterek satacak İDT kalmayınca yenileri üretiliyor demiştik.

Nihai hedef İDT’ye dönüştürülen kurumları yüksek rakamlarda yatırım ve siparişler ile süsleyip cazip hale getirip işletme devri yöntemi ile özelleştirmektir.  2.7 milyar liranın  üzerinde bir pazarı oluşturacak  236 araçtan oluşan 56 tren setinin  2020 yatırım programında yer alması ve bu araçların  Sakarya’da üretiminin yapılacağının  belirtilmesi TÜVASAŞ'ı kurulan kapanda peynir durumuna düşürdüğü bugün daha iyi anlaşılıyor. Geçtiğimiz yıl, Savunma Bakanlığı bünyesinde bulunan 27 fabrika 3 askeri tersane  ASFAT AŞ altında bir araya getirilip Tank Palet Fabrikasının işletme hakkı BMC’ye devredilmişti. Benzer kaderi TÜRASAŞ bünyesinde toplanan kurumların yaşaması kuvvetli ihtimaldir.

Bu 3 Bağlı Ortaklığı TÜRASAŞ‘a götüren süreç; 1980’lerin ortasında müesseseden Anonim Şirkete çevrilmeleriyle başlamış, 1 Mayıs 2013 tarihinde 6461 sayılı Serbestleşme (!) adı altında TCDD’nin bizce özelleştirilmesi ile ilgili kanunun yürürlüğe girmesiyle hız kazanmıştı.   Bu kanunun ilk gündeme geldiği 2008 yılında hazırlanan kanun taslağında bu 3 kurumun TCDD ile olan bağının sona erdiği ve İDT olarak doğrudan Ulaştırma Bakanlığı’na bağlanacağı yazıyordu. 2009 Kasım ayında başlayan ve 2013 yılına kadar devam eden eylemsellik sürecinde hazırlanan ilk kanun taslağında yer alan birçok maddenin değişmesi sağlanmıştı. Değişen maddelerin içinde bu 3 kurumun TCDD’nin bağlı ortaklığı olarak devam etmesi ile ilgili madde yer almıştı.  O tarihte İDT’ye dönüştürmeyi başaramayanlar  yarım kalan işi bir CB kararnamesiyle tamamlamış oldular.   Sonunda 4 Mart 2020 tarihinde bu kurumlar TCDD’nin bağlı ortaklığı olmaktan çıkarıldılar. İlk taslaktaki gibi ayrı ayrı olmasa da TÜRASAŞ adı altında bir araya toplanarak doğrudan bakanlığa bağlı İDT’ye dönüştürüldüler. 

Gelinen bu aşamadan sonra yapılması gerekenler:                                                             

Kurumların yer aldığı kentlerin kamuoyu, sermayesi ve çalışanları birlikte hareket ederlerse bu birleşmenin hem çalışanlara hem de bu kurumlara olumsuz yansımaları en aza indirilebilir. Bu birliğin oluşmasında önderlik yapacak kurumlar hiç kuşkusuz kurumlarda örgütlü olan memur sendikaları olmalıdır. Bu bağlamda sendikalar ilk önce yetkili olabilmek, birkaç fazla üye kaydedebilmek için yıllardır aralarında sürdürdükleri sığ ve saçma sapan rekabeti bir kenara bırakıp, ortak akıl üreterek bir mücadele platformu etrafında bir araya gelmelidir.

Biz bu yönde kurulacak oluşuma kayıtsız şartsız katkı vermeye hazırız.  Kurumların bulunduğu şehirlerin halkı, STK’ları ve politikacıları, bu kurumların faaliyetlerini sürdürdükleri alanların ve arazilerinin rantçıların iştahını kabarttığını farkında olarak,  zaman içerisinde şehirlerinde bulunan diğer KİT’lerin önce küçülerek sonrasında da bilindik yöntemlerle tamamıyla tasfiye edildikleri bilinciyle davranmalıdır.

•İşçi ve memur sendikaları bir araya gelip ortak bir platform oluşturmalı, bu platformun aldığı kararlara çalışanların tamamı uymalı ve destek vermelidir.

•TÜRASAŞ’ın ortakları arasında mutlaka TCDD yer almalıdır.

•TCDD, EUROTEM ile kurduğu iştirak ortaklığı gibi bir TÜRASAŞ ile de arasında benzer bir ortaklık bağı kurulmalıdır.

•TÜRASAŞ yönetim kurulu içinde, mutlaka TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ’da görev yapmış birer kişi yer almalıdır.

•TCDD’nin en az 5 yıl süre ile TÜRASAŞ’a 4734 sayılı İhale  kanununa tabi olmadan çeken ve çekilen araçların üretim, bakım ve onarım işleri verilmesi sağlanmalıdır.

•Hangi pozisyonda olursa olsun personel mağdur edilmemeli, kadroları iptal edilen personel ise en az 2 yıl süre boyunca ücret kaybına uğratılmamalıdır.

•Kendi istekleri dışında bulundukları şehirlerin dışında  görevlere atamaları yapılmamalıdır.

•TÜRASAŞ'ın Genel Müdürü’nün bu kurumlarda görev yapan bir isim olması yönünde  baskı oluşturulması, bu olmazsa 5 Genel Müdür Yardımcısının en az 3'ünün bu kurumlardan görev yapan isimlerden oluşması için mücadele edilmelidir.

•Bu kurumların işletme  faaliyetlerini sürdürdükleri açık-kapalı alanlar, sosyal tesisler ve konutların TÜRASAŞ'a devredilmesi ile ilgili husus CB Kararnamesinde net bir şekilde yer almıyor. Bu taşınmazların ve alanların tamamının TÜRASAŞ'a devredilmesinin sağlanması.

Özelleştirilme karşıtı sendika olarak bu kurumların İDT’ye dönüştürülerek  tek çatı altında bir araya getirilmesinin ne çalışanların ne de kurumların lehine olacağını düşünmüyoruz. Hatta bu kararı bir tasfiye sürecinin başlangıcı olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu karara karşı duruş sergilemeye devam edeceğiz. Kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla; basınla paylaştığımız yazılara yapılan yorumları okuduğumuzda bu birleşmeden memnuniyetini ifade eden kişilerin çokluğu elbette bizi üzüyor. Belli ki yeteri kadar bilgi sahibi değiller ve biz bunu sendikaların kusuru olarak görüyoruz. Bir de kişisel hazımsızlıklarını ifade etme fırsatı gören,  gerçekleri anlatmamızdan rahatsız olanlarda var. Sığ ve maksatlı yapılan, kamuoyunda ve çalışanların nazarında hiç bir karşılığı olmayan bu yorumları yapanları evi yanarken saçını tarayan bizim mahallenin delileri olarak görüyoruz.”