Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, eski eşi tarafından sokak ortasında uğradığı satırlı saldırı sonucunda 44 günlük yaşam mücadelesine son veren Ayşe Tuğba Arslan için Adliye önünde bir araya geldi.
Kadınlar, Tuba’nın defalarca koruma istemesine rağmen isteğinin dikkate alınmayarak uzlaşma ile sonuçlanmasına tepki gösterdi.
Sloganlar eşliğinde kadına şiddete tepki gösteren platform üyeleri, “Ayşe Tuba Arslan, buraya, evet Eskişehir Adliyesine tam 23 kez geldi katledilmeden önce. Bu büyük kapıdan geçip, büyük unvanları olan büyük adamlara dert anlattı. Dedi ki; "bu adam beni öldürecek, bu adam beni tehdit ediyor, yüzüme kezzap atacak, ben adalet istiyorum, ölünce mi koruyacaksınız beni". Ayşe Tuba, yılmadan 23 kez gelip gitti buraya, kapısında adalet sarayı yazan bu taş binaya” diye hatırlattı.
“UZLAŞTIRMA TEPKİSİ”
Grup adına konuşan Avukat Pınar Arpacı,
“Evet, tam 23 kez hayatta kalmak için çığlık çığlığa yardım istedi, aman diledi, kendisine yaşatılan korkunun cezalandırılmasını bekledi bu sarayın kapısında. Ayşe Tuba, yaşadıkları karşısında isyan ettiği bir pazar günü dahi babasıyla geldiği bu kapının önünde savcıyla görüştü, açtırdığı kapının ardında hayatta kalabilmek için içerideki bütün kapıları zorladı. Ancak ismiyle müsemma bu adalet sarayının kapısına Ayşe Tuba'nın yürekleri dağlayan hikayesi ve cansız bedeni düştü” dedi.
Ayşe Tuba’nın, şikayet ettikçe dosyalarının savcılık tarafından Uzlaştırma Bürosuna gönderildiğini ifade eden Arpacı,
“Ayşe Tuba uzlaştırmacılar tarafından hep arandı. Kendisine sürekli olarak hakaret eden, öldürmekle tehdit eden "Yalçın Özalpay ile uzlaşmak ister misin" diye sordular. İlk başta "belki artık yapmaz" ümidiyle "tamam uzlaşırım" dedi. Ancak Ayşe Tuba şikayet ettikçe hiçbir yaptırımla karşılaşmayan Yalçın Özalpay daha da saldırganlaştı. Ayşe, her seferinde yine şikayet etti, dosya yine uzlaştırmaya gönderildi. Yine açık açık katili olacağını söylediği fail ile uzlaştırılmaya çalışıldı” diye konuştu.
Ülkenin kadın cinayetleri serisinde kolluğun, adliyenin, devletin gözü önünde taammüden işlenmiş ibretlik bir şiddet hikayesi olarak anlatılacağını vurgulayan Arpacı,
“Herkesin cinayetin işleneceğini bildiği ‘Kırmızı Pazartesi’ kitabındaki gibi yaşandı her şey. Ancak Ayşe Tuba bir kitap kahramanı değil, şiddetin her türlüsüne göğüs germeye çalışan milyonlarca kadından birisi. Kadınlar kendi Kırmızı Pazartesilerini yaşıyor bir başlarına. Bugün Türkiye, çantasından mahkemelere yazılmış "ölmek istemiyorum" dilekçeleri çıkan ölü kadınlar ülkesine dönüştü. Ayşe Tuba'yı 25 Kasım gününde "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü" omuzlarımızda taşıyıp toprağa verdik. "Yasta değil isyandayız" dedik. "Bir kişi daha eksilmeyeceğiz" diye birbirimize söz verdik. Ölmemek için 23 kez Eskişehir Adalet Sarayının kapısını çalmış canımız kız kardeşimiz Ayşe Tuba'nın inadı, 44 gün boyunca bir hastane odasında yaşama tutunmaya çalışan mücadelesi unutulmayacak” ifadelerini kullandı.
Arpacı, kadınların taleplerini şöyle sıraladı:
“Buradan hayatımız, kimliğimiz, özgürlüğümüz adına biz kadınlar bir kez daha haykırıyoruz: İstanbul Sözleşmesi tartışması sona erdirilsin, bir uluslararası sözleşme uygulansın. Adalet Bakanlığı, kadına yönelik şiddet suçlarında uzlaşma uygulamasından derhal vazgeçsin. 6284 Sayılı Kadına Yönelik Şiddet Yasasındaki uygulama sorunları çözülsün, kolluk ve yargı alanı başta olmak üzere ilgili kurum ve görevlilere yasanın önemi, sorumluluğu anlatılsın. Kadın cinayetlerinde katillerin iyi hal ve tahrik indirimi ile cezasızlık politikası son bulsun, erkek şiddetine ağırlaştırıcı hükümler uygulansın. Erkek adaleti değil gerçek adalet istiyoruz. “