Köprübaşında ellerindeki dövizlerle tepkilerini dile getiren kadınlar sık sık slogan atarak ‘mücadele ve dik durmaya devam ‘ edeceklerini dile getirdiler.

Eskişehir Demokratik Kadın Platformu adına basın açıklaması yapan Ceren Köklüoğlu, 2019’un ilk 11 ayında en az 430 kadının öldürüldüğünü belirterek “39 kadın evli oldukları/eskiden evli oldukları erkekler, beraber oldukları/eskiden beraber oldukları erkekler, akrabaları, tanıdıkları, babaları, oğulları tarafından öldürüldü. Ağzımızdan bir çırpıda çıkıveren bu rakammların ardında yok olan hayatlar, şiddet, istismar, acı ve daha nicesi var” dedi.

Bu cinayetlere giden yolu ören taşları bildiklerini vurgulayan Köklüoğlu konuşmasında şunları söyledi:

“O taşlar, kadınları kamusal alandan koparıp eve mahkum etmeye çalışan, toplumu muhafazakarlaştırma adına cendereye alan iktidar anlayışı ve sistem tarafından örülüyor. Kadının kahkahasını, giyimini, sokakta gezmesini diline dolayanlardır onlar. Kadınları biçtikleri rollere hapsetmek isteyenlerdir. Kadını yedek iş gücü olarak gören emeğini ve bedenini sistematik bir şekilde sömürenlerdir.

Sanki zaman altından yargı paketiyle nafakayı kısıtlamak ve çocuk istismarına af düzenlemesi yapmak isteyenler onlar değilmiş gibi. Kadınlardı erkeklere ‘kul’ haline getirip itiraz edene ancak ‘kötek hakkı’nı layık görenler onlar değişmiş gibi. Kadınlar eşit ve özgür bir yaşam için, hayatları ve hakları için mücadele ederken önlerine yasalarıyla, OHAL’leriyle, kayyumlarıyla, adaletsiz yargı kararlarıyla çıkanlar onlar değilmiş gibi..Timsah gözyaşlarıyla başlarını ellerinin arasına alan ve ‘o kadınlar bugün aramızda olabilirdi’ diyen egemenler bilsin ki; onlara inanmıyoruz, onlara güvenmiyoruz. Tırnaklarımızla kazıya kazıya kuruncaya kadar eşitliğin ve özgürlüğün dünyasını yan yana gelip mücadele etmeye devam edeceğiz.

Biz bugün, burarda katledilen kız kardeşlerimizle yüzleşmenizi istiyoruz. Onların hayattayken duymadığınız seslerini bugün, burada duyun istiyoruz. Bir takım siyasiler ve yöneticiler 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanunu, devletlere kadını korumak adına çok önemli sorumluluklar yükleyen ve Türkiye Cumhuriyeti olarak ilk imzacılarından olduğumuz İstanbul Sözleşmesini tartışırken, o gürültüde duymadığınız sesleri bari bugün duyun istiyoruz.

Şimdi ağlamak, yalnız hissetmek, çaresizliğe düşmek zamanı değil. Ayağa kalkmak ve ayakta kalmak zamanı.

Kız kardeşlerimize sözümüzdür; Gülten Akın’ın da dediği gibi ‘Sonsuz güzelleşecek dünya biz kurduğumuz zaman.’ O dünyayı kurana kadar yitirdiklerimizi de unutmadan, onlar adına da mücadele etmeye, dik durmaya devam edeceğiz. Eğilmeden, bükülmeden, unutmadan, vazgeçmeden..”