İYİ Parti Eskişehir İl Örgütü, Köprübaşı’nda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele Günü nedeniyle bir stant açarak hep broşür dağıttılar hem de basın açıklaması yaptılar.

Burada konuşan Eskişehir İYİ Parti Kadın Politikalarından sorumlu il başkan yardımcısı Özlem Güngör, Türk kadının hem tarihimiz boyunca hem de özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en zor günleri olan kurtuluş ve kuruluş yıllarında; Tük Milletinin ayağa kalkması için benzersiz bir mücadele verdiğini söyledi.

21. yüzyılın neredeyse bir çeyreğini geride bıraktığımız bu günlerde ülkemizde kadınların erkek egemen sosyal bir yapıyla mücadele etmek zorunda kaldıklarını belirten  Güngör, “Kadınlarımız hukuk nezdinde eşit haklara sahip olmasına rağmen bu gün hala temelinde eğitimsizlik yatan pek çok haksızlığın mağduriyetini yaşıyorlar. Türk kültürünün temel taşlarından olan saygı ve hoşgörünün yerini alan şiddet olayları gün geçtikçe etki alanını genişleterek her yaş ve sosyoekonomik gruptan kadınlarımızın kişilik haklarına ve bedenine yönelik; tecavüzden cinayete kadar geniş bir aralıkta artarak devam etmektedir.  Akla, vicdana, insani değerlere sığmayan bu duruma karşı durmak, kadınıyla erkeğiyle toplumun her bir ferdinin sorumluluğudur” dedi.

Günümüz gerçekliğinde eğitime erişim sağlayamadığı için ekonomik özgürlüğe sahip olamayan kadınlar kadar işsizlikle baş etmeye çalışan eğitimli kadınlara da rastlandığını ifade eden Eskişehir İYİ Parti Kadın Politikalarından sorumlu il başkan yardımcısı Özlem Güngör şunları söyledi:

“Birde tüm bu anlatılanların dışında kalan ‘şanslı’ olarak addedilen; ancak haksız rekabetle, ayrımcılıkla ve mobbing ile baş etmeye çalışan nitelikli eğitim alma imkânına erişmiş ve iş bulmayı başarmış çalışan kadınlarımız var. Elbette ki bu durum yalnızca ülkemizdeki kadınların değil, dünyanın hem her ülkesinde yaşayan birçok kadının her gün karşı karşıya kaldığı bir haksızlıktır. Bu süreci daha sağlıklı yürütebilen ülkeler olduğu gibi kadınların temel insan hak ve hürriyetlerine erişimleri açısından bir arpa boyu kadar dahi yol alamamış ülkelerde mevcuttur.

Bu noktada bizlere düşen görev,  ilk olarak kadın-erkek eşitliği konusunda hukuki düzenlemelerin sağlamlaştırılması ve en etkili biçimde uygulanmasına kadar tüm alanlarda hızla iyileştirmelere gidilmesinin sağlanması için ne yapabileceğimiz tespit etmek ve vakit kaybetmeden bu dönüşümün bir parçası olmaktır.

Kadınların etkin varlık gösterebilecekleri, kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri  bir düzende; daha iyi ailelerden, daha iyi çalışma ortamlarından, daha iyi bir adalet sisteminden, daha verimli bir ekonomiden, savaşlarla sonlanmayan sorunsuz diplomatik ilişkilerden ve daha nicelerinden bahsetmek bir hayal olmaktan çıkacaktır. Bu nedenle kız çocuklarımızın yetiştirilmesine önem ve kadınlarımıza iş imkânı yaratılmasına öncelik verilmesi şarttır. Daha güzel ve yaşanabilir bir gelecek sağlayabilmek için bu gün alınacak önlemlerden bir diğeri de kadınlarımız tarafından yetiştirilen ve yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımız a ilişkindir. Unutulmamalıdır ki, yarının kadınlarına şiddet yerine saygı gösterecek erkekler, bu günün kadınlarının oğullarından başkası değildir.”