Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TCG Kınalıada’nın hizmete giriş töreninde, "Nasıl korvetlerimizi kendimiz inşa ettiysek, kendi savaş uçağımıza da kavuşacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tuzla’daki İstanbul Tersane Komutanlığı’nda MİLGEM projesinin 4’üncü gemisi olan TCG Kınalıada’nın (F-514) hizmete giriş töreni ve Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 1’inci gemi sac kesme törenine katıldı. Törene Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir de katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, "Dördüncü milli gemimiz Kınalıada korvetinin ülkemize, milletimize ve denizcilerimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Bu gemilerin ve içinde yer alan tüm sistemlerin tasarımından inşasına her aşamasında emeği geçenlere şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 27 Eylül’de kutladığımız Preveze Deniz Zaferimizin yıl dönümünü ve Deniz Kuvvetleri Günümüzü bir kez daha tebrik ederek başlamak istiyorum. Sahil Güvenliğimiz de kendi karasularımızı donanmamızla dünyanın dört bir yanında tüm insanlığın huzuru, adalet ve barışı için çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Son dönemde dünya ve özellikle Akdeniz’de yaşanan hadiseler bize her alanda olduğu gibi denizlerde de daha güçlü olmamız gerektiğini işaret ediyor. Bu sebeple karada ve havada devreye aldığımız nice savunma ve taarruz sistemlerimiz gibi MİLGEM gemilerimizi de kararlılıkla inşa ediyor denizlere uğurluyoruz. Türkiye bugün dünyada savaş gemisini milli imkanlarıyla tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülkeden biri olmuştur. Hepimiz ürettiğimiz Heybeliada’yı 2011’de, Büyükada’yı 2013’te, Burgazada’yı 2016’da denize indirmiştik. MİLGEM projesinde yıllar içerisinde edinilen tecrübe ile yerlilik oranını yüzde 70 seviyesine kadar yükselttik. Bugün de onu denize indiriyoruz. Kınalıada’nın tasarım, inşa ve entegrasyon faaliyetleri İstanbul Tersanesi Komutanlığında yürütüldü. Bu süreçte ihtiyaç duyulan tasarım, araştırma geliştirme hizmet alım işleri ve tedarik savunma sanayi başkanlığımız tarafından yerli ve milli imkanlarla gerçekleştirildi. Gemimizin platform ve dizayn sistemleri STM, silah ve sensör sistemleri ASELSAN, savaş yönetim sistemleri HAVELSAN tarafından sağlandı. Bu firmalarımızın altında 50’den fazla yerli firma alt yüklenici olarak görev yapıyor" dedi.

MİLGEM ada sınıfı korvetlerinin ilk üçünden farklı olarak Kınalıada’nın ROKETSAN tarafından milli imkanlarla geliştirilen Atmaca füzesini kullanacağını belirten Erdoğan, "HAVELSAN ve Deniz Kuvvetlerimizin birlikte geliştirdiği ADVENT adı verilen savaş yönetim sistemi de ilk kez Kınalıada gemisinde yer alıyor. Böylece geminin yerlilik oranı daha da artırılmış oldu. MİLGEM projesinin beşinci projesi ve ada sınıfı korvetlerinin devamı niteliğindeki fırkateynlerin inşasına da Savunma Sanayi Başkanlığımız ile STM arasındaki sözleşmenin imzalanmasıyla başlandı.

Korvetlerimiz bugüne kadar milli ve uluslararası birçok tatbikatta yer alarak kendilerine verilen görevleri başarıyla yerine getirdi. Deniz Kuvvetlerimizi güçlendirmeye yönelik daha pek çok projemiz var. Ülkemiz ile dost ve kardeş devletlerin ihtiyaçlarını karşılayacak dizel elektrikli denizaltı projesiyle ilgili çalışmalar da sürüyor. İzmir Tersanesi’nin Deniz Kuvvetlerimize daha iyi hizmet verebilmesi için altyapı ve yüzer havuzlarla güçlendiriyoruz. İlk yüzer havuzu önümüzdeki Kasım ayında hizmete alıyoruz. Gemi makinalarından deniz toplarına, füzelere, torpidolara, elektronik sistemlere kadar her alanda yerli ve milli imkanları en üst seviyeye çıkarmakta kararlıyız. Türkiye’nin savunma sanayi alanında son dönemde katettiği mesafe istiklaline ve istikbaline daha güvenli bakmasını sağlamıştır. Geçmişte arzu ettiğimiz gemileri, uçakları, araç gereçleri paramızla dahi alamadığımızı asla unutmadık, unutmayacağız" dedi.

"NASIL KORVETLERİMİZİ KENDİMİZ İNŞA ETTİYSEK, KENDİ SAVAŞ UÇAĞIMIZA DA KAVUŞACAĞIZ"

"Proje ortağı olduğumuz F-35 uçakları konusunda yaşananlar bizim bu alandaki kararlılığımızı daha da artırmıştır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nasıl korvetlerimizi kendimiz inşa ettiysek, Atak helikopterlerimizi kendimiz yapabildiysek, nasıl İHA’larımızı, SİHA’larımızı, uydularımızı geliştirip uçurduysak inşallah kendi savaş uçağımıza da kavuşacağız. Savunma sanayiinde dışa bağımlılığımızı yüzde 80’lerden yüzde 30’lara indirerek önemli mesafe katettik. Neredeyse yok denecek seviyede olan savunma sanayiindeki araştırma geliştirme harcamaları 1.5 milyar dolara yaklaştı. Ülkemizde 700 ayrı savunma sanayii projesi yürütülmektedir. Proje hacmi itibarıyla sektörde 60 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştık. İhale sürecindekilerle bu rakam 75 milyar dolara çıkacak. Dünyanın en büyük yüz savunma şirketi arasına giren 5 firmamız bulunuyor. İnşallah bu sayı sürekli artacaktır. Hedefimiz 2023 yılında savunma sanayiinde dışa bağımlılığımızı tamamen ortadan kaldırmaktır. Yürüttüğümüz çalışmaların sonuçlarını kendi ihtiyaçlarımızı karşılama yanında dostlarımız ve kardeşlerimizle paylaşıyoruz. Savunma ve havacılık ihracatımız geçtiğimiz yıl itibarıyla yaklaşık 2.5 milyar doları buldu. Özellikle son 6 yıldır birbiri ardına yaşadığımız sıkıntıların gerisindeki sebeplerden birisi de Türkiye’yi bu hedeflere ulaşmaktan alıkoymak olduğu açıktır. Hep söylediğim gibi başaramayacaklar, madem uyuyan devi uyandırdılar sonuçlarına da katlanacaklar. Az önce Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanını dinledik, Keşmir’den bahsetti. 8 milyon insan adeta açık hava hapishanesinde şu anda yaşamaya mahkum edildi. Her türlü işkenceye maruz bırakılıyor. Bu olayın bir diğeri Filistin’de yaşanıyor. Peki insanlık buna karşı ne yapıyor? Dünyadaki güçlü ülkelerin sesleri çıkıyor mu, hayır. Sadece biz konuştuk, Malezya konuştu. Kimse konuşmadı. Maalesef herkesin zihinlerinde başka senaryolar var ama bizim zihnimizde tek senaryo var. Biz Hakk’ın ve haklının yanında olmaya devam edeceğiz, mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Güçlünün yanında değil, çünkü bizim inancımızda güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünya var."

(İHA)