Eğit-Der Eskişehir Şube Sekreteri Bekir Konuk, Osmanlı dönemi 1848 yılında kurulan öğretmen okulları hakkında bilgi vererek, şunları söyledi: “Öğretmen okulları genelde şehir ve kasabalarda kısıtlı şekilde hizmet vermeye çalışıyordu. Bu okullarda yetişen öğretmenler, şehir ve kasabadan alınıyordu. Bundan dolayı köye gitmek istemiyor, gitse de uyum sağlayamıyordu, oysa nüfusun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. Köylü eğitimsiz ve kendi kaderine terk edilmişti. Padişahlık döneminde Anadolu’da okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 5, kadınlarda binde 7'ydi. Cumhuriyetle birlikte eğitimde hamle yapılmış, M. Kemal Atatürk eğitim seferberliğini başlatarak, millet mekteplerini açmış ve kara tahta başında okuma yazma çalışması yapmıştır. Bakan Mustafa Necati ve Cumhuriyetin öğretmen kadrosunda Hürrem Erman, Edip Balkır, İsmail Hakkı Tonguç, M. Rauf inan ve onlarcası ülkelerine ciddi hizmetler vermişlerdir. Ancak köy öğretmeni sorunu henüz çözülememiştir. Bunun için önce köy öğretmen kursu ilk Eskişehir’de açılmış hemen sonrasında köy enstitüleri projesi hayata geçirilmiştir. Enstitülerin baş mimarı İsmail Hakkı Tonguç ve Bakan Hasan Ali Yücel’dir. Bu Proje köye Öğretmeni köyden yetiştirme ilkesiyle hareket edilmiş ve başarı sağlanmıştır.”

21 köy enstitüsünden 10 yılda 17 bin öğretmen yetiştirilip, köylere hizmet vermeye başladığını anlatan Konuk, “Bu dönem öğretmenleri sadece okuma yazma değil, köylerin tarım ürünlerinin artırımı ve cumhuriyet kültürünün yerleşmesini sağlamıştır. Köy enstitüleri kapandıktan sonra bu okullar, öğretmen okulları olarak görevine devam etmiştir. Birçok öğretmen okulunda köy enstitülerinin eğitim anlayışı devam etmiştir.” diye konuştu. Ancak 1950’den sonraki hükümetlerin, enstitülerin karşıtı olan imam hatipler çoğalttığını ifade eden Konuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Enstitüler ulusal ve uluslararası çapta yazar, şair ve düşünür yetiştirmiştir. Bizim öğretmenlerimiz Fakir Baykurt Ali Bozkurt Hayrettin Uysal Talip Apaydın Dursun Akçam Ümit Kaftancıoğlu Mehmet Başaran Talip Öztürk Ali Başpınar ve yüzlercesidir. Bizler şunların öğretmenleri olmadık olmayacağız da; yurdum kurumlarının parasını çadıra çevirip satanların, hileli inşaat yapıp ölüme sebep olanların, deprem yardımlarını zimmetine geçirenlerin, deprem yardımlarını yağmalayanların ‘Önce para’ deyip toplum çıkarlarını hiçe sayanların, tarikatlarda çocukları taciz edenlerin, 6 yaşındaki kız çocuklarını eş edinenlerin, çocuklarımızı bilimsel eğitimden yoksun bırakanların… Bizler öğrenciye müşteri gözüyle bakan eğitim anlayışına karşıyız, laik bilimsel ve kurumsal eğitimin devamını ısrarla takip eden öğretmenleriz”