Lozan Barış Antlaşması, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın Cumhuriyet’in ilanından önceki son halkasıdır. Diğer bir deyişle, 19 Mayıs 1919’da Atatürk ve silah arkadaşlarının Samsun’a ayak basmalarıyla başlayan Kurtuluş mücadelesinin masa başında tüm dünyaya kabul ettirilmesidir.

İsmet İnönü başkanlığındaki bir heyet tarafından yürütülen görüşmeler, arada birkaç kere kesintiye uğramakla birlikte yaklaşık 9 ay sürmüş, Türkiye Heyeti, hedefleri büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Misak-ı Milli sınırları Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşmasında olduğu şekliyle belirlenmiş, Ege Adaları ve Trakya sınırı çözümlenmiştir. Lozan Antlaşması tarafların kendi ülkelerindeki Meclislerinde kabul edilmesi gerektiği için 6 Ağustos 1924 tarihinde resmen yürürlüğe girmiştir.

Lozan Barış Antlaşması ne yazık ki ülkemizde zaman zaman tartışma konusu haline getirilmekte, tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bir takım gerekçelerle değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. Oysa her olay gerçekleştiği dönem içinde ve o dönemdeki koşullar göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Türkiye o dönemde, Balkan Savaşları ile başlayan, 1. Dünya Savaşı ile süren ve Kurtuluş Savaşı ile biten uzun bir dönem yaşamıştır. Osmanlı Devleti yıkılmış, Anadolu işgal edilmiştir. Türk halkı yorgundur. İşte o koşullar sonucu kazanılan Kurtuluş Savaşı sonucunda Avrupa Devletleri artık Türkiye’yi ve TBMM Hükümetini görmezden gelmenin mümkün olmadığını anlamış ve bizzat kendileri Türkiye’yi Lozan’a davet etmişlerdir.

Bu hususlar göz önüne alındığında, Lozan Barış Antlaşmasının ne kadar değerli ve önemli olduğu anlaşılacaktır. Önemli olan Lozan Barış Antlaşmasını tartışma konusu yapmak değil, orada kazanılan hakları sonuna kadar koruyabilmek ve tartışmaya bile açmamaktır. Ancak Ege Denizindeki bazı adaların komşumuz Yunanistan tarafındanTürkiye’ye karşı bir gözdağı vermek amacıyla işgal edilmelerine ve silahlandırılmasına göz yummak Türkiye’nin çıkarlarına uygun değildir.

Bu düşünceler ışığında Lozan Barış Antlaşmasının 98. yıl dönümünü kutluyor, Atatürk ve silah arkadaşlarının huzurunda saygıyla eğiliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.