Türkiye’nin ilerici birikimine, Alevi halkına ve aydınlamaya yönelik bu saldırının yalnızca geçmişi değil bugünü de kararttığını ve davanın zaman aşımına uğrayarak hesabının sorulmadığını söyleyen Tanç, Madımak Katliamı’nın bir insanlık dramı olduğunu vurguladı. O dönemin iktidar organlarının katliama ilişkin açıklamalarını hatırlatan Tanç, şöyle konuştu: “Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; ‘Ağır tahrik var, olay yalnızca bir otelin yakılmasından ibarettir.’ diyerek katliamı görmezden gelmiştir. Yine dönemin Başbakanı Tansu Çiller; ‘Çok şükür otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir.’ diyerek katliama alkış tutmuştur. Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise; ‘Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.’ demiştir.” HÂLÂ 2 TEMMUZ’A SEBEP OLAN KARANLIĞIN İÇİNDEYİZ Sivas Katliamı davasının yıllar süren hukuk mücadelesinin ardından 2012 yılında zaman aşımına uğradığını ve Ocak 2020’de katliamın sorumlularını af düzenlemesi kapsamında serbest bırakıldığını belirten Tanç, Sivas Katliamı’nın ardından, bugün tarikatların, cemaatlerin ve İslamcı kadroların siyasette hala yer aldığını söyledi. Gericiliğin yalnızca tarikat oluşumları ile sınırlı kalmadığını sözlerine ekleyen Tanç, yerelde Eskişehir Valiliği’nin yasaklamalarıyla da halkın yaşam tarzına müdahale ettiğini ifade etti. NE UNUTACAĞIZ NE DE AFFEDECEĞİZ Cumhuriyetin ilerici birikimlerini hedef alan ve laikliği ortadan kaldırmak isteyen siyasal İslamcı faşist anlayışın yalnızca Sivas’la sınırlı olmadığını ifade eden Tanç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazi’de, 10 Ekim’de, Suruç’ta, Maraş’ta, Çorum’da, Roboski’de, Reyhanlı’da, 1977 1 Mayıs’ında tüm ülkeyi kana bulayan bütün katliamların arkasından aynı siyasi zihniyet çıkmaktadır. Hayatımızın her alanında ülkeyi karanlığa boğmak isteyenler insanlığa karşı işlenen katliamları unutmamızı bekliyorlar. Ancak ne unutacağız ne de affedeceğiz. Yaşadığımız katliamların hesabını özgür, demokratik ve laik bir ülke kurarak soracağız.”