Eskişehir Özel Ümit Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Müslüm Tarkan Tip 2 Diyabet, Obezite tedavisinde uygulanan Metabolik Cerrahi hakkında önemli bilgiler verdi.

Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen Diyabet’i tanımlayan Tarkan, “Şeker hastalığı açlık kan şeker düzeyinin açken en az 2 kez ölçümde 100 mg/dl ’nin üzerinde olması, ölçümlerde 100- 126 mg/dl ’nin arası olması prediyabet, 126 mg/dl’nin üzerinde olması ise diyabet olarak tanımlanır ” dedi.

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet farkını da açıklayan Tarkan, “Tip 1 Diyabet; doğuştan insülin hormonunun olmamasıdır, Tip 2 Diyabet ise; vücutta insülin olduğu halde, vücudun bu insülini kullanamaması, vücutta insüline karşı direnç oluşan bir tiptir” diye konuştu.

Genel cerrahide yapılan Tip 2 Diyabet ameliyatları hakkında bilgi veren Tarkan, “Kan şekerinin sürekli yüksek olması vücuttaki diğer organları zamanla olumsuz etkiliyor. Başta kalp olmak üzere damarlar üzerinde çok ciddi yan etkisi var, damar sertliğini arttırarak daralmalar meydana getirir, böbrek fonksiyonlarını bozar, böbrek yetmezliğine neden olabilir, ayaklarda ve bacaklarda uyuşmalara neden olur, göz sağlığını oldukça olumsuz etkiler” dedi.

Tip 1 Diyabet için cerrahinin söz konusu olmadığını dile getiren Tarkan, metabolik cerrahinin nasıl ortaya çıktığını da şöyle özetledi: “Şeker hastalarının ciddi bir diyet ve egzersiz yapmaları gerekiyor, ancak takiplerde görüyoruz ki; hastaların ancak yüzde 2-3’ü bu şekilde şekeri kontrol altında tutabiliyor, durum böyle olunca şeker hastalarına ameliyatla kalıcı bir çözüm bulabilir miyiz diye düşünmeye başladık. Bunun yanı sıra yüksek kilolu obez kişilerin de şekerleri düzensizdir ve insüline karşı bir direnç oluşmuştur ve şekerleri de yüksektir. Bu obez hastalarımızın da ameliyat sonrasında fazla kilolarını zamanla vererek, şeker düzeylerinin normale geldiğini ve ilaç kullanımının da ortadan kalktığını gördük. Obezite hastaları için mide küçültme ameliyatı ve Tip 2 Diyabetlilerde ise bağırsakların yönleri değiştirilerek, vücuttaki insülini kullanılabilir hale getirilmesi sağlanıyor.”

SON AŞAMADA AMELİYAT

Ameliyat olmak için hastanın 24 saat hiç insülin kullanmadan açlık ve tokluk şekerine baktıklarını aktaran Tarkan, “Kişinin vücudunda insülin olup olmadığına bakıyoruz, yeterli insülin var ancak etkili değilse, kişinin durumuna, tetkiklerinin sonucuna, kilosuna ve beslenme şekline, insülin seviyesine bakarak kişiye özel ameliyat şeklini belirliyoruz. Yüksek kilolu kişilere obezite ameliyatları yapıyoruz, tüp mide ameliyatları bunların başında geliyor, tüp mide ameliyatları sadece kilo vermek için yapılan ameliyatlar değildir, önce kişinin diyet ve sağlıklı beslenme ile kilo vermesi beklenir, en son aşamada ameliyat gündeme gelmektedir. Ameliyat ettiğimiz hastaların birçoğu medikal tedavilerden insülin tedavilerinden artık fayda görmeyen yavaş yavaş organ hasarları başlamış, böbrekleri bozulmaya başlamış kişilerdir, bu durumlarda metabolik cerrahi öneriyoruz.” ifadelerini kullandı.

AMELİYAT VE SONRASI

Ameliyat kararı verildikten sonra neler yapıldığını da anlatan Op. Dr. Müslüm Tarkan, “Karar verildikten sonra 2-3 günlük bir Check - Up süreci başlıyor, pek çok bölümde tetkikler yapılıyor. Böylece ne tür riskler var bunu değerlendirerek şekere bağlı hasarları tespit ediyoruz, 2,3 gün bu tetikler sürüyor hastaneye yatmadan kişi bu tetkikleri yaptırıyor. Ameliyatlar laparoskopi denilen kapalı bir yöntemle yapılıyor ve 3-4 saat sürüyor” şeklinde konuştu.

Ameliyattan 5 gün sonra hastayı hiçbir ilaç vermeden elindeki şeker ilaçlarını insülini alarak evine gönderdiklerini söyleyen Tarkan, sonraki süreci şöyle anlattı: “Sonrasında belli aralıklarla hastamızı takip ediyoruz. Ameliyat sonrasında kişinin yanına bir de diyet listesi veriyoruz ve hastamıza yaşamının geri kalanında beslenmesine dikkat etmesini ve spor yapmasını öneriyoruz. Bu yaklaşık 1 aylık bir diyet, sonrasında kişi istediklerini kontrol altında yiyebiliyor. Hastaların ameliyattan sonra yiyeceklere karşı ilgisi ve iştahı azalıyor ve yemelerini kontrol etmeleri daha da kolaylaşıyor şekerleri sürekli dalgalanan hastalarda olduğu gibi iştah kontrolü zorlukları yaşamıyorlar. Zaten ameliyat sonrasında kişiler fazla kilolarını da zamanla veriyorlar. Bu hastalar zaten yaşamları boyunca diyet yapmak zorunda olan hastalar biz bu hastaları öncelikle kullandığı çok sayıda ilaçtan kurtarıyoruz, bir de kişinin şekeri artık normal aralıklarda seyrettiği için şekerin diğer organlara zarar vermesinin önüne geçiyoruz, yeni bir hasar oluşmuyor.”

VÜCUT KİTLE ENDESKSİ 40’IN ÜZERİNDE OLMALI

Ameliyat için gerekli şartlar hakkında da bilgi veren Op. Dr. Müslüm Tarkan, “Vücut kitle endeksi 35 ve üzerinde olan, tansiyonu, şekeri ve başka bir takım hastalıkları varsa ameliyat yapmıyoruz, vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanlar için ameliyat uygundur diyoruz, şeker hastaları için de medikal tedavi ve insülin tedavisine rağmen şekerin düzene girmemesi ve organ hasarlarının başlamış olması ve en önemlisi de kişinin vücudunda insülin salgılanmasının yapılması gerekiyor, bunlar olmadığında Tip 2 Diyabet ameliyatı da yapmıyoruz” şeklinde konuştu.

Genel Cerrahi bölümünde mideye balon uygulaması, mide botoksu, tüm kanser ameliyatlarının da yine kapalı yöntemle yapıldığını sözlerine ekleyen Op. Dr. Tarkan, herhangi bir kesi olmadan lazerle hemoroid tedavisi yaptıklarını da söyledi.