İnsanların yüzde 7’si her gün yemek borusunda bir yanma hissi yaşıyor. Bu belirtileri gece yaşayanların sayısının oldukça yüksek olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel “İnsanların yüzde 36’sı geceleri reflü belirtilerini yaşıyor. Reflü komplikasyonları kadınlara göre erkeklerde daha fazla gözlenirken, yaşam tarzı reflünün en önemli sebeplerinden biri” açıklamasında bulundu.

Reflü ile bağlantılı sorun yaşayan hastaların büyük bir bölümü göğüste yanma ve mide asidinin boğazlarına – ağızlarına gelmesinden şikâyetçi. Olguların yüzde 10-15’inde göğüs ağrısı ya da daha geniş bir ifade ile kalp hastalığı­nı düşündürebilecek belirtilerin görülebildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Reflü semptomları 50 yaş üze­rindeki bireylerde daha sık görülürken, reflü semptomlarının başlama yaşı, kadınlarda erkeklerden biraz daha geç oluyor. Ayrıca hastalığa ait komplikasyonlar erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla gözleniyor” dedi. Hastalığın oluşumunda tek bir nedenden ya da her hastada etkili olabilecek ortak nedenlerden söz edebilmenin zor olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Melih Özel, en fazla incelenen ve etkili olduğu bulunan sebepleri şöyle sıraladı:

Yaş

İleri yaş, yalnızca adale gücündeki kayıp nedeni ile değil, hem başka nedenlerle daha fazla ilaç kullanma riskinin artması hem de ilaçlara karşı daha erken yaşlarda sahip olunan toleransın da kaybolması dolayısı ile de reflü açısından bir risk oluşturuyor.

Obezite                                                                                    

Kilo fazlalığı ve obezite gastroö­zofageal reflü hastalığı riskini artıran en önemli nedenlerden biri. Midenin aşırı dolmasının yarattığı basıncın, dolaylı olarak alt özofagus sfinkteri üzerinde bir etki yaratabileceği ya da aşırı yağlı ve kalorili gıdaların yemek borusu alt ucundaki adalenin gevşemesine neden olabileceği belirtiliyor. Gastroözofageal reflünün vücut kitle indeksi, bel çevresi ve kilo alımı gibi ölçülebilir, objektif bazı ölçütlerle doğrudan ilişkili olduğu kesin bir şekilde ortaya konuluyor.

Diyafram fıtıkları

Halk arasında “mide fıtığı” olarak adlandırılan bu durum, midenin bir bö­lümünün yemek borusunun diyafram adalesinin içinden geçtiği açıklıktan yukarıya doğru kayması ve göğüs içerisine doğru fıtıklaşmasıdır. Sonuçta mide içeriğinin yukarıya, yemek borusuna kaymasına engel olamayacağından reflü ortaya çıkar. Burada akılda tutulması gerekli olan önemli bir konu fıtık – reflü iliş­kisinin her reflü hastasında mutlaka olması gereken bir ilişki olmadığı. Her reflü hastasında diyafram fıtığı görülmediği gibi, her diyafram fıtığı olan hastada da reflü oluşması şart değil.

Gebelik

Gebeliğinin ilk üç ayı içerisinde reflüye ait belirti ve bulguların görülme sıklığı aynı dönemde gözlenen bulantı yakınmasının sıklığına neredeyse eşittir. Hamile kadınların yüzde 50 ile yüzde 80 kada­rında, gebelik sırasında yeni başlayan reflü semptomları ya da eskiden var olan reflü belirti ve bulgularının şiddetlendiği görülüyor. Gebelerde reflü hastalığının oluşumu, gebeliğe ait hormonların, yemek borusu duvarının hareket fonksiyonları üzerine, yemek borusu alt ucunda bulunan adale yapılarının kasılma gücü üzerine ve midenin bo­şalma işlevleri üzerine olan etkileri ile yakından ilişkilidir.

Sigara

Sigara içenler üzerinde yapılmış araştırmalara göre, sigara içen­lerde gastroözofageal reflü sıklığının içmeyenlerden daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Bunlardan biri, sigara içenlerde tükürük salgısının azalmış olmasıdır. Tükürük salgısı doğal anti-reflü mekanizmaların en önemlilerindendir ve fizyolojik olarak oluşan asit reflüsü sırasında yemek borusuna geri kaçan asitin nötralize edilebilmesinde çok önemli rol oynar. Bir başka mekanizma da sigara dumanı içerisinde bulunan toksik madde­lerin yemek borusu mukozası üzerinde doğrudan yarattıkları hasar yapıcı etkidir. Sigara içilmesi sırasında yutulan duman ve toksik gazların zararlı etkileri hem yemek borusu hem mide mukozasında gösteriliyor.

Yaşam tarzı

Fiziksel koşullar ve tıbbi neden­ler ve ilaçlar dışında bazı alışkanlıklar ve davranış tarzları da reflü riskini artırıp hastalığın oluşumuna neden olabiliyor. Yağ içeriği yüksek olan gıdaların tüketilmesi, yemekten hemen sonra ya da yemekten sonraki iki saat içerisinde yatılması, uzanılması, kafein içeren ya da gazlı içeceklerin tüketilmesi bu davranış biçimleri arasında en başta gelen örneklerdir. Ayrıca yemek borusu alt ucundaki adalelerin gevşemesine neden olan nane, çikolata, domates içeren gıdalar, soğan, sarımsak ve her türlü baharatın tüketilmesi de yemek sonrası dönemin eziyetli bir hal al­masına kolaylıkla neden olabilir. Büyük hacimli öğünler de ref­lü riskinin artmasına neden olan unsurlardandır.

Özetle:

* Az yiyin, öğün atlamayın, ara öğünleri ihmal etmeyin.

* Beslenme içeriğinizdeki yağ miktarını azaltın.

* Süt ve süt ürünlerini test edin.

* Şeker, tatlı, çikolata, nane ve tarçından uzak durun.

* Baharatlara dikkat edin. Acı yemek güzeldir ama gece kâbusunuz olabilir.

* Sitrik asit içeren, kafein içeren, gazlı içecekler belirtilerinizi artırabilir.

* Sebzeler gaz yapabilir ancak reflüyü azdırmaz. Hemen yaf­tayı yapıştırıp, kategorize etmeyin.

* Dışarıda yemek yerken, tatilde, seyahatte, nerede olursanız olun diye­tinizin kontrolünü elden bırakmayın.