Söyleşi: Tuğba Koçal

İl Milli Eğitim Müdürü Necmi Özen ile geçtiğimiz dönemi değerlendirerek, önümüzdeki eğitim öğretim yılı ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Özen, sınavlarda alınan bireysel ve kitlesel başarılar ile yapılan sosyal faaliyetler anlamında Eskişehir’in ‘eğitim kenti’ sıfatının hakkını verdiğini söyledi.

Öncelikle sohbetimize, geçtiğimiz eğitim öğretim yılını değerlendirerek başlayalım.

Geçtiğimiz eğitim öğretim yılı bizim için ‘başarılı geçti’ diyebileceğimiz bir yıl oldu. Eğitim öğretimde başarıyı ölçmenin kriterleri var. Bunlardan birisi akademik başarılardır. Ortaokul öğrencilerinin girmiş olduğu TEOG sınavlarında her iki dönem sonuçlar bu başarıyı gösteriyor. Bu sınavlarda 120 soru sorulmaktadır. 9 bin 800 öğrencimizin yüzde 53’ü 100 soru ve üzerindeki soru sayısını doğru cevaplamıştır. Yani bizim 5 bin öğrencimiz 100 ve üzerinde soruyu doğru cevaplandırmıştır. Öğrencilerimizin yüzde 26’sı ise bu 120 sorudan, 110 ve üzerinde doğru cevap vermiştir. 1. Dönem 16 öğrencimiz Türkiye birincisi olmuşken, 2. Dönem 211 öğrencimiz soruların tümünü doğru cevaplandırarak Türkiye 1.’si olmuştur. Bunların içerisinde 10 öğrencimiz hem 1. hem de 2. sınavda tüm soruları doğru cevaplayarak önemli bir başarı ortaya koydular. LYS sınavlarının sonuçları henüz belli değil. Ama YGS’de Eskişehir’de önemli bir kitlesel başarı yakalanmış, Türkiye ortalamalarının üzerinde sonuçlar alınmıştır.

BİREYSEL BAŞARIDAN ÇOK KİTLESEL BAŞARI ÖNEMLİ

Bu sonuçlar, kitlesel bir başarıyı gösteriyor. Türkiye birincilikleri ise bireysel başarılardır. Bir okulda sadece o çocuk derece yapmışsa bu okulun ve eğitimin nitelik anlamında başarılı olduğunu göstermez. O yüzden bireysel başarıdan daha çok kitlesel başarılar eğitimin kalitesini göstermektedir. Eskişehir Türkiye ortalamasının her zaman 5-10 puan üzerinde yer almıştır. İller sıralamasında da Eskişehir ilk 10’daki yerini korumaktadır.

SADECE AKADEMİK BAŞARIYA BAKILMAMALI

Akademik açıdan başarıya baktığımızda durum bu. Ama bana sorarsanız, eğitim- öğretim yılının genel değerlendirmesini ortaya koyan en önemli ölçek çocukların yıl boyu katıldıkları sosyal, kültürel, sanatsal, sportif faaliyetlerdir, aldıkları derecelerdir.

Bizim “Eskişehir’in yıldızları parlıyor” projemiz var. Bu projede yaklaşık 200 öğrencimiz ulusal ve uluslararası yarışmalarda derece yaparak ödül aldılar. Bu 200 öğrenci Milli Eğitim Bakanlığı tarafından akredite olmuş kurum ve bakanlıkların yarışmalarında derece alan öğrenciler. Bir bu kadar da farklı vakıfların, derneklerin yapmış olduğu yarışmalarda derece alan çocuklarımız var. Onları da saydığımızda, ulusal ve uluslararası yarışmalarda yaklaşık 500 öğrencimiz derece almıştır. Bölge birinciliklerini buna katmıyorum. Onları da eklediğimizde bu sayı bin 500 öğrenciye çıkmaktadır.

Yıl sonunda alışveriş merkezlerine giden herkes her gün farklı bir okulun etkinliği ile karşılaştı. TÜBİTAK projelerine okullarımızdan büyük ilgi oldu. 100 okulumuz TÜBİTAK proje sergileri açtı. Bursa’da yapılan TÜBİTAK Liseler Arası Proje Yarışmasında 8 ilden çocukların yaptığı sergilenen 100 projeden 32 tanesi Eskişehir’e aitti. Ortaokullarda da bölge sergisine katılan 50 projeden 12 tanesi Eskişehir’dendi.

Eskişehir’de eğitim dolu dolu ve çok iyi durumda gidiyor. Eskişehir eğitim kenti sıfatının hakkını veriyor.

Bu başarının sebepleri sizce nedir?

Eskişehir’de öğretmenlerin aynı ilde çalışma yıl ortalaması 10 yıl ve üzerinde. Bir öğretmenin aynı okulda çalışma süresi ise ortalama 14 yıl. Yani aynı ilde ve aynı okulda uzun süre çalışan öğretmenlerin bir geleneği sürdürmek anlamında başarının yakalanmasında önemli bir katkısı var. Olumsuz etkileri de olabilir tabi… Bir diğer etken fiziki mekanlar anlamında Eskişehir’de hiçbir sıkıntımız yok. Liselerimizin tamamı normal yani tekli öğretim yapıyor. Üçüncü etken ise velilerimizin çok bilinçli, ilgili olmaları. Velilerimiz, çocuklarının iyi bir eğitim alması için her türlü fedakarlığı göze alıyor.

 

TEKLİ ÖĞRETİME OKULLARIN YÜZDE 90’INDA GEÇİLECEK

Eskişehir’de liselerin tekli eğitim verdiğini söylediniz. Önümüzdeki sene için tüm okulların tekli eğitime geçmesi konuşuluyor. Eskişehir buna hazır mı?

Bakanlığın 2019 stratejik hedeflerinden birisi bu. Bence en önemlisi normal öğretime geçiştir. Bu sene ikili öğretimin olumsuzluğunu çok keskin şekilde yaşayarak gördük. Benim evimin hemen yanındaki okulda sabah 7’de zil çalıyor, 7’yi 10 geçe çocuklar derse giriyor, 7’yi çeyrek geçe imam efendi sabah ezanını okuyordu. Özellikle de ilkokul 1. sınıfa, 2. sınıfa giden çocukları o saatte okula getirmek ne kadar doğru. Gecenin tanımı uykudur. Gece diye tanımlanan bir saatte çocukları okula götürüyoruz. Bunun pedagojik olmadığını kabul etmemiz lazım. Normal öğretime geçmek bu anlamda şart. Zaten adı ‘normal’ diye geçiyor. Diğerinde bir anormallik var…

Eskişehir’de normal öğretime geçmek için fiziki mekan anlamında bir sıkıntımız yok. Ama merkezde bulunan bazı okullara velilerimizin olağanüstü bir teveccüh göstermesi nedeniyle bunlarda normal öğretime geçmekte zorlanıyoruz. Buralar ikili öğretime devam ediyorlar. Bunu aşmanın bir yolu yok. Biz kontenjanı sınırlı tutarak bunu kırmaya çalışacağız. 2019’da yüzde 90 oranında normal öğretime geçeceğiz. Bu yıl 22 okulda normal öğretime geçemeyeceğiz. En kalabalık okulumuzda bile 3 yıl içinde normal öğretime geçmenin arayışı içindeyiz. Önemli olan öğrenciler. Onların sağlıklı eğitim almaları her şeyden önemli. Öğretmen sayısıdır, binadır, servis aracıdır bunlar teferruat.

55 AY VE ÜZERİ ÇOCUKLARDA ANAOKULU ZORUNLU OLDU

55 ay ve üzeri çocukların anaokuluna başlaması Türkiye genelinde pilot illerde zorunlu oldu. Eskişehir de pilot ile olarak belirlendi. Bu konuda detaylı bilgi verir misiniz?

Anaokullarında Türkiye genelinde 22 ilde 55 ay ve üzeri olan 5 yaş grubu öğrenciler zorunlu olarak bu okullara yerleştirilecekler. Bu illerden biri de Eskişehir. İlkokul 1. sınıfa giden öğrenciler gibi takip edilecekler. Bizim bir sonraki yıl ilkokula başlayacak öğrencilerin hepsini anaokuluna alacağız. Bizim Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerinde zaten yüzde 90’ın üzerinde okullaşmaya sahibiz. Bu yüzden bir sıkıntı yaşamayacağız. Fiziki mekanlar anlamında son derece iyi durumdayız. Çok güzel anaokullarımız var. Yenilerini de yapıyoruz.

Sıkıntı çekeceğimiz konu taşıma yaptığımız öğrencilerde olacak. İl genelinde bu sayı 100’ü bulmuyor. Onlar için de çözüm üreteceğiz. Onlar bizim için sembolik göstergeler olacak. Örneğin bir ticari taksiyle çocuğu her gün okula getirtip götürebiliriz. Ya da O çocuğa belli günlerde öğretmen göndere biliriz.

Bu yaş grubundaki çocuğunu anaokuluna göndermeyen çok az sayıda kişi var. Onlar da bir yerlere gidiyor ama Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kayıt altında olmayan, kreş tanımlamasına giren yerlere, belediyelerin sosyal tesislerine gidiyorlar. Zorunlu okul öncesi çağına gelmiş olan 55 ay ve üzeri çocukların hepsi mutlaka Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel ya da resmi okul öncesi kurumlarına kayıt yaptırmalılar.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

Bu yıl başladığımız ve önümüzdeki sene sürdürmeyi arzuladığımız çalışmalarımız var. Eğitimde Niteliği Arttırma Projesi (ENAP) isminde çatı projemiz var. Bu proje içerisinde her eğitim grubunda çalışmalarımız var. Mesleki eğitimde, ortaokulda, din eğitiminde, özel eğitimde, okul öncesinde hepsi için projeler geliştirip il genelinde sürdürüyoruz. Örneğin “Oyun Başlasın” diye Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile birlikte yaptığımız ülkenin sporcu altyapısını tespit etmeye yönelik bir projemiz var. Türkiye’ye örnek olacak bir proje. Geçtiğimiz yıl 40 bin öğrencimiz bu seçmelere katıldı ve bunlardan 10 bini sporcu kartı alarak lisans kazandı. Bu yıl bir o kadar öğrenci daha lisans almaya hak kazandı. Bu öğrenciler yetkililer tarafından izleniyor. Buradan seçtikleri çocuklar ile ileri düzey spor etkinliklerine başlıyorlar. Dünyanın her yerinde başarılı olan sporculara baktığınızda küçük yaşlarda başlamışlardır.

Çocukların kültürel birikimlerini geliştirmek için “Masal Başlasın” isminde ilkokullarda uyguladığımız projemiz var. Bu projede ise bize ait değerleri çocuklar tiyatrolaştırarak diğer çocuklara anlatıyor. Anaokullarında uyguladığımız bir projede ise her ay ülkemizin yetiştirdiği değerlerden bir isim belirleniyor. O kişi ile ilgili boyama, şarkı söyleme gibi etkinlikler yapılıyor. Liselerde koçluk uygulaması dediğimiz bir projeyi yürütüyoruz. Bu da öğrencilerin birebir takip edilmesini kapsıyor. Ortaöğretimdeki en önemli hamlemiz mesleki eğitim. Ülke genelinde mesleki eğitime değer verilmeye başlandı. Biz de Eskişehir’de sanayi odası, ticaret odası, TÜLOMSAŞ ve mesleki alandaki kümelenmeler ile öğrencilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Önümüzdeki yıl şimdiden göründüğü kadarıyla verimli bir yıl olacak. Eskişehir önümüzdeki eğitim- öğretim yılına şu anda da hazır. Eksikleri de Eylül’e kadar tamamlayacağız.

EĞİTİME 80 MİLYONLUK YATIRIM

Eskişehir’de eğitimle ilgili yatırımlar hakkında bilgi verir misiniz?

Son 10 yıl içerisinde Eskişehir’e, Cumhuriyet tarihinde yapılmış derslik sayısı kadar derslik ilave edildi. Bu sayı 2 bin 800 derslik civarında. Şu anda Eskişehir’de 6 bin derslikle eğitim veriyoruz. Devam eden de birtakım projelerimiz var. Bu yıl inşaatına başlayacağımız 2 anaokulu, 5 ilkokul, 3 ortaokul var. Bunların bir kısmı yıkıp yerine yapma şeklinde olacak. Bu yıl için 80 milyonluk bir yatırım var. Bütün yatırımları bitirdiğimizde, geride bıraktığımız dönemde ortaya konan yaklaşık 50 projenin karşılığı olarak 280 milyon civarında bir yatırım tamamlanmış olacak.

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

Geçtiğimiz eğitim- öğretim yılında okullarda taciz iddiaları gündemde yer aldı. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Türkiye’ye örnek olan, ‘Eskişehir modeli’ olarak adlandırılan çocuğa yönelik ihmal ve istismarı önleme çalışmamız var. Bu çalışmayı 4 yıldır sürdürüyoruz. Bununla ilgili 4 ana çalıştay yaptık. Tüm ilgili kurumlar bu çalıştaylara katıldı. Küçük ilçelere giderek de 6 çalıştay yaptık. Bunlar toplumsal farkındalığın oluşmasını sağlıyor. Özellikle eğitim sahasında çalışan insanların, öğretmenlerimizin böyle bir olayla karşılaştığında ne yağacağını bilmesi çok önemli. Biz bir işlem haritası oluşturduk. Belediyeler, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, güvenlik ve sağlık birimlerinin olduğu 22 kurumun işbirliği ile bir yol haritası belirledik. Herkes böyle bir olayla karşılaşıldığında ne yapacağını biliyor.

Aslında Eskişehir’de 10 yıl önce yaşanan taciz olayları ile bu yıl yaşanan arasında bir fark olduğunu sanmıyorum. Neden bu kadar gündeme geliyor? Artık tespit ediyoruz. Artık çocuklar ne ufak bir şeyde rahatlıkla rehber öğretmenine anlatabilecek cesarete sahip. Öğretmenler böyle bir şeyi fark ettiklerinde hemen ne yapacaklarını biliyor. İhmal ve istismarı önleme konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hem bilimsel anlamda yapılması gerekenler üzerinde de çalışıyoruz. Şu ana kadar 12 ulusal ve ulusalar arası kongrede bildiri sunduk. Bu modeli uygulamak isteyen üniversiteler ve iller de oldu.. Bu çalışmalar devam edecek. Bunların yaşanmaması için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak bizim görevimiz.

ESKİŞEHİR’DE 270 ÖĞRETMEN İHRAÇ EDİLDİ

Eskişehir’de kaç öğretmen ihraç edildi, kaç öğretmen açığa alındı?

OHAL kapsamında kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilen öğretmen sayımız 270. Açığa alınan ve sonuç bekleyen yaklaşık 50 öğretmenimiz var. Bunlarla ilgili süreç devam ediyor. Öğretmenlerin açığa alınması, ihraç edilmesi öğretmen eksikliği yaşamamız sonucunu yaşatmadı. Zaten çok sayıda öğretmen fazlamız var. Bu anlamda bir olumsuzluk yaşamadık.

15 Temmuz 2016’da ülkemizin yaşadığı bu kabul edilemez hareketten sonra yıl boyunca klasik müfredat eğitimlerinin yanında milli birlik ve beraberlik konularında her zamankinden daha duyarlı şekilde yetiştirme gayreti içerisinde olduk.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Eskişehir gerçekten bir eğitim kenti. Eğitim kenti olmasının sürdürülebilirliği için kurumsal anlamda yapmamız gereken işleri yapıyoruz, almamız gereken önlemleri alıyoruz. Şu gerçeği hiç unutmamamız lazım. Bir çocuğun ilk öğretmeni anne ve babasıdır. Daha sonra ise sosyal çevresidir. Üçüncü sırada ise öğretmenler gelir. Sosyal çevrede çocukların ahlaki açıdan olumsuz yetişmemeleri için gerekli çabayı ailelerin göstermesi ve çocuklarını sürekli izlemeleri, kontrol etmeleri gerekiyor. Eğitim üçlü sacayağı ile yürütülebilecek bir süreç. Bu üçlü ayaktan hangisi çıkartırsanız çıkartın ayakta duramaz.

https://ssl.gstatic.com/ui/v1/icons/mail/images/cleardot.gif

Editör: TE Bilişim